Nuray Kayacan
Nuray Kayacan
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Akçakoca Dadalı Köyü ile turizme açıldı

GİRİŞ 02.07.2011 GÜNCELLEME 02.07.2011 YAZARLAR

Zengin bir evin küçük oğlunun arkadaşının her yıl yaz tatillerinde köyüne gitmesine özenip “baba bizim neden köyümüz yok, bize köy alsana!” dediğini duyduğumda üzülmüştüm. Bazı değerler satın alınamaz ama iyi insanlarla işbirliği yaparak unutulan değerler canlı ve taze tutulabilir kanaatindeyim.

Düşüncelerime tercüman olan Düzce İli, Akçakoca İlçesi’ne bağlı Dadalı Köyü’ne gidiyorum. Dünya turizminin en önemli gelir kaynaklarından biri olan Kırsal Turizm alanında model köy olma yolunda Dadalı. Bozulmamış doğası ve hali hazırda profesyonelce yapılan organik tarım aktiviteleri ile son yıllarda birçok alanda adından sıkça söz ettirmeye başladı. Köy şimdi de dünya turizm pazarında büyük bir ekonomik paya sahip olan Kırsal Turizm ve Eko Turizm alanlarında Türkiye çapında bir Model Köy olabilmek için kolları sıvadı. 

Köy halkı yaşlısından gencine büyük bir heyecan ile turizm alanında gelecek yerli ve yabancı turistlere en güzel tatillerini nasıl geçirtebileceklerinin çalışmalarını yapıyor. Köy gençleri ve halkı geleneksel orta oyunlarını hazırlarken, kadınlar da kına gecesi, çeyiz serme ve yöreye has geleneksel yemekleri hazırlıyorlar. Burada köy halkı sizi evlerinde ağırlarken, muhtarından ahalisine kadar herkes size misafirperverliklerini öyle bir gösteriyor ki kendinizi bu köyün bir ferdi gibi hissediyorsunuz.

Dadalı köyü…

Köy ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı. Geçim kaynağı genel olarak fındıkçılık, ayrıca mısır ekimi de yapılmakta. Köyde kümesçilik sektör haline gelmiş, o nedenle organik yumurta ve tavuk en önde gelen ikram materyalleri. Köy halkına manav deniyor. Civar köyler ise genel olarak Karadeniz ahalisinden mütevellit. Manav göç yoluyla yerleşmemiş, buranın yerel halkına verilen isim.Kadınlar bu projenin itici gücü. Bir yandan yöresel yemekleri canla başla hazırlarken, diğer yanda kına gecesi, çeyiz serme, kız isteme gibi adetleri ortaoyunu şeklinde gelen misafirlere sunmaktalar.

İlçe pazarında kurulan tezgahlarda köyün kadınları yetiştirdikleri meyve ve sebzelerin yanı sıra yöresel köy ürünlerini de satarak ekonomiye can veriyorlar. Zaten kadınlarımız olmasa erkeklerimiz aç ve açıkta kalır kanaatindeyim. Bir köye gitsem, ev işi kadının dışarı işi erkeğin mandalitesini görsem gözüm açık gitmeyecek. Nankörlük de etmeyeyim gerçi. Kaldığımız evde çay yapma, servis dahil birçok işte amcam teyzemden yer yer baskın bile çıkıyordu.

Proje kapsamında köylü kadınlara turizm seminerleri, genel kaidelere dair eğitimler verilmekte. Peçete katlama, çatal bıçak dizimi gibi basit konularda bile kafası karışmış teyzeler komik görünse de işin ciddiyetinin farkındalar ve öğrenmeye son derece açlar. İstabul Tüyap Turizm Fuarına giden köylüler, ayrıca civar il ve ilçelerde de köylerinin tanıtımını yapıyor. Köye yurt dışından dahi oldukça talep var.

Muhtar da yesin!

Arkeolog turist kafilesiyle akşam yemeğindeyiz. Misafirler iştahla masadaki onlarca yöresel yemeği tadıyor. Üzerine köy kaymağı katık edilen el açması baklavayı da silip süpürünce, karnı doyunca göz perdesi aralanan misafirlerden biri muhtarı soruyor. Tabi ya o nerede, o da yesin diye ısrar ediyorlar. Misafirlerin misafirperverlikleri manidar geliyor zatıma. “Muhtar organik yemekten bıkmış, içerde hamburger yiyor.” diyorum.

Ne yeriz, ne içeriz…

İşte bizi yurt dışı gezilerinden ayıran en önemli özellik bu! Orada aç kalırken güzel ülkemizde ne yiyeceğini şaşırıyor insan. Bir de böyle güzel doğayı, deniz-kum ve güneşi, tertemiz havayı da bulunca (suyundan da koy) daha ne ister ki insan. Menü tam anlamıyla kusursuz, eksiksiz… Yemek menüsünden birkaç örnek verecek olursak: Köy ekmeği, tarhana çorbası, et dolması, köy tatlısı, kabaklı böreği, keşkek, kalbirik turşusu, mısır ekmeği, mamırsa, töngelli yağlar, yağlı gözleme, fındıklı pide, cizleme, sütlü gözleme, un helvası, tortol çorbası, mancar dolması, keşli köy makarnası, kuskus makarna, beyaz lahana salatası, ezme lahana yemeği, ısırgan otu, höşmeni tatlısı, çükündür turşusu, İçecekler: Üzüm suyu, erik suyu, kiraz suyu, vişne suyu, böğürtlen suyu hepsi tamamen organik.

Stand-upçı teyzem

Evinde misafir olduğumuz Şükran teyzeye soruyorum: Başka ne gibi yemekleriniz var? Sütlü memelike diyor, mısır unundan yapılan şibit diyor ki tecrübeyle sabittir mükemmelle enfes arası birşey…

Neden yemekleriniz Karadenizlilerle benzer diyorum. Teyzem umarsız: “Neden? Farklı mı olması gerekiyordu!”

Akçakoca’da kadınlar plajı var...

Düzce iline bağlı Akçakoca ilçesi çok sayıda turist çekiyor. Özellikle en yakın denize sahip olduğundan Ankara’dan çok sayıda misafir ağırlıyor. Üstelik bizim gibi örtülülerin rahatça denize girebileceği kadınlar plajı da var. Deniz kenarındaki pansiyonlarda sıcaktan bunalmak yerine, denize araçla beş dakika mesafedeki bu köylerde doğa  ve doğal yaşam içersinde tatil geçirmek oldukça mantıklı. Sıcaktan bunalmak yok. Yemyeşil meyve ağaçlarının gölgesinde huzur bulmak, taze meyve ve sebzelerle beslenmek çok daha mantıklı. Köyden ayrılırken misafirleri hakiki armut pekmezleri, bahçe sebzeleri, hormonsuz meyveler ile uğurluyorlar ki bu bir haftalık Pazar alışverişi cepte demek. Hem de hormonsuz organik sebzeler… E daha ne olsun!

(Devam edecek)

Nuray Kayacan - Haber 7
nuraykayacan@hotmail.com

Not: Yazının yayına girdiği an itibariyle Amerika’da bulunmaktayım. Temmuz ayı icersinde vatandaşlarımızla görüşmek fikir teatisinde bulunmak isterim. Burada bulunan gurbetçilerimizle haberleşebiliriz inş..

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL