Pirzola, imam ve manda kaymağı
(Dünden devam...)
Ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim ola…
Eski değirmen, çeşme, buz gibi akan dere, kendi ekmeklerini pişirdikleri fırın, köyün tepesine konuşlanmış türbe, şehitlik, türbenin yanına yapılmış ziyaretçilerin namaz kılabilecekleri mescit, köy meydanındaki ahşap cami, güler yüzlü köy ahalisi daha ne olsun.
Gezimizde bizlere rehberlik eden köy imamı genç yaşına rağmen bilgi birikim ve asil duruşuyla hayranlık uyandırıyor. Camide imamlığını, dış meclislerde hatipliğini konuşturuyor. Bilgi verirken yazım diliyle konuşmasını takdir ediyorum. Tane tane konuşmak, jest mimik entegrasyonunu oluşturmak, steril, bol virgüllü cümleler kurmak beceremediğim, taktir ettiğim hitabet unsurları. Köylü de imamın değerini biliyor, sözünün üzerine söz kondurmuyor.
Vakıf arazisi olan Boyluca Köyü…
İnşaat halinde olan Kuran kursu ve külliyeyi ziyaret ediyoruz. Ortasındaki avlusu ve bölmeleriyle Topkapı Sarayı’nda ki Enderun Mektebinin minik bir versiyonu. Hocam anlatıyor: Otlukbeli savaşına giderken Fatih Sultan Mehmet bu köye geliyor. Mahmut Çağırgan Veli Hazretleri onlara iki binek yükü erzak veriyor. Padişah bu kime yeter diye düşünüyor, lakin yol boyu o azık tükenmeyince onun veli olduğunu anlıyor ve yaşadığı bölgeyi ona vakfediyor. O nedenle köyde kimsenin tapusu yok. Vakıf arazisi olarak görünüyor.
Köy her türlü projeye açık ve müsait. İlkbaharda buraya çok su toplanıyor. Baraj yapılabilir, alabalık tesisi kurulabilir. 8 ay kışı olan Sığlala yaylası kış sporları merkezi yapılabilir. Köyde rakım 1800, Sığlala’da ise 2458. Palandöken kar duası yaparken, buralarda kardan adamlar okeye dördüncü arıyor.
Ormanlık alandaki çamlar hiç solmuyor. Kışın sararan kavak ağaçları yemyeşil çam ağaçlarıyla birlikte müthiş güzel bir görüntü veriyor. Tepeden Şebinkarahisar’da görünüyor. Alt bölüm çam ormanları... Rüzgâr alanı çok fazla. Burada yapılacak barajla, rüzgârın da sayesinde elektrik üretimi daha ekonomik olabilir.
Giresun’da et yemeyen etoburum demesin!
Giresun hayvancılığı bir numaralı iş kolu haline getirmiş. Elbet bu da tarımı beraberinde getiriyor. Geniş yeşil arazilerde otlayan hayvanların tadı damağınızda kalıyor. Burada pirzola yemeyen kendini etobur görmesin. Hayvanlar için ekilen arazide alın teri döküyor köylüler. Allah eli ekmek tutanların yardımcısı olsun. Şükrümüzü, bereketimizi artırsın.
Israrların tütsüsüne kapılıp, ikram faslına geçiyoruz. Yöresel yemeklerin akabinde köylünün el emeği akıllara ziyan köy ekmeği, manda kaymağı ve yoğurdu, tereyağı, özel mahsul balı çayımıza katık edip, mide çeperimizi ziyadesiyle tarumar ederek yolcu yolunda gerek formatımıza intikal ediyoruz.
Gezimizde bizi bir an olsun yalnız bırakmayan Giresun İl Kültür Ve Turizm Müdürü Emin Yılmaz günde üç vakit Yasin tilavetiyle yolculuğumuza huşu ve bereket katıyor. “Turizm müdürü ile mi, müftüyle mi geziyoruz, bilemedim hocam!” diyorum. Densizliğime veriyor. Yazının devamı elbet ve Allah’ın izniyle var.
Kelama Emin Bey’in sıklıkla patlattığı manilerden biriyle son verelim.
Burası yedi meşe
İnsanları dört köşe
Ben de şaştım bu işe
Sen aklınla çok yaşa
Nuray Kayacan - Haber 7
nuraykayacan78@hotmail.com