Nuray Kayacan
Nuray Kayacan
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Hasta olan biziz aslında. Ölüm merhaba!

GİRİŞ 28.08.2011 GÜNCELLEME 28.08.2011 YAZARLAR

(Dünden devam)

Somali’ye para gönderin, burayı da ziyaret edin…

Ben hemcinsim bir insanı bu halde görmeye dayanamıyorum evet. Kurani bir sorumluluktur hasta ve mezar ziyareti. Ki ölümü hatırlarız ve denk alırız, gazdan çeker frenin üzerinde tutarız ayağımızı. Afrika’ya, Hindistan’a gidip kendi refah içindeki hayatına şükretme gayretinde olanları anlamıyorum. Ben zayıfım evet, insanları bu durumlarda görmeye dayanamıyorum.

Oruç nasıl bize aç kalarak açın halinden anlamayı nasip ettiyse, ölümle cebelleşen insanları görmek de kendi ölümümüzü hatırlatıyor. Hastanelerde ölüm korkusunu, ilaç kokusuna eklemiş, ameliyatlar sonrası çektiği acıları gözyaşlarına katık etmiş, inleme seslerine dayanamayan refakatçisi, yüzüne zoraki ‘hepsi geçecek teselli gülücüğü’nü nasıl yerleştirmiş, görmek lazım. Bunları görmek lazım.

Neden, neden, neden ben???

Tıkış tıkış asansöre yönelirken dönme fiilini gerçekleştirme gayretiyle, kanser hastaları neden ben der ya, neden ben değil de o diye sordum kendime. Sanki Rabbim vademizi yazmamış gibi üzülürken, kapıdan çıktığım anda acı bir fren sesi eşliğinde, bir aracın altında can vermeyeceğimi bile bilmeden, neden diyebilme cehaletini gösterdim Ya Rabbim, affına mahsuben.

Kontağı kapayalım, motorumuz soğusun!

O zaman iki kuruş için dört çarpı dört takla atan erkeklerimiz, ‘eltim bana bunu nasıl der’ derdiyle günlerce uykusuz kalan huzursuz kadınlarımız, çocukların okul aktivasyonlarını hayat gayesi haline getirmiş ev hanımlarımız, sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılamayan insan olma gayretindeki yeni jenarasyon gençlerimiz ve elbet kendini her daim genç hisseden amcalarımız, teyzelerimiz, futbola, ırkına, saç rengine, endamına, sağlığına, aşına, işine, eşine tapan bilumum vatandaşlarımız durur ve istop eder. Tefekkür ile ahvalini tahlil eder.

Hasta ve mezar ziyareti edin… Ki ölümü hatırlarsınız…

Yazmak zorunda kalmak yordu ama çekyatlarına yayılmış, sere serpe serpilen,  ahkâm kesen okuyuculara bu yazımı ithaf ederim. Derdim mi ne? Bilmem. Belki de meramımı anlamayan amasız kronik negatiflik sendromu mensubu yığınlara söylenmekten başka çareler olduğunu göstermektir niyetim.

Ben bile kendimi bilemem, neden bazıları açken ben tokum? Neden hastalıkla cebelleşen diğeri? Bir ambulans sesi duyduğumda o araçta olmadığım için kendimi Rezzak’a şükreder bulurum. Cevap sorunun dâhilindedir ve oldukça basittir aslında: Sabretmek kadar şükretmek de bir erdemdir. Veren el alan elden üstündür tokluğunu imkân dâhilinde kara dönüştürmeyi becerebilene.

Buyurun çıkış koridorun sonunda…

Haydi şimdi bırakalım kumandalarınızla saklambaç oynamayı, sıkışıp kaldıkları koltuk boşluklarında zaman katili, o gereksiz aletleri nadasa terk edelim. Çıkalım evlerimizden… Bir hastayı, bir yetimi, bir tatlı huzur müptedisi yaşlı bir büyüğümüzü ziyaret edelim, nefes alandan haz etmiyorsak, ecdada saygı babından ve akıbetimizi görerek hayatımızı tekrar ve tekrar rayına sokma cihetiyle bir mezarı ziyaret edelim. Çıkalım evlerimizden… Köşeli koltuklarımızda varis tedavimize bir süre ara verelim.

Hz. Sevban radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdularki: "Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten dönünceye kadar cennet meyveleri arasındadır."

Müslim, Birr 40, (2568); Tirmizi, Cenaiz 2, (967)

Ölümü hatırlayın, unutmayın, bu gün kalan ömrünüzün ilk günündesiniz. Zayi etmeyin…

Nuray Kayacan - Haber 7
nuraykayacan78@hotmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL