Nuray Kayacan
Nuray Kayacan
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Deniz manzaralı yayla, ne ala, ne ala!

GİRİŞ 25.09.2011 GÜNCELLEME 25.09.2011 YAZARLAR

(Dünden devam)

Dünyada Bir Numara…

Dünyada en çok akarsuyu denize dökülen yer Karadeniz. En çok denize akarsu döken şehir de Giresun. Çınar Park’a gidiyoruz. Gürül gürül akan derenin kenarında kurulmuş mekânın simgesi devasa çınar ağacı. Ağacın ortasında merdivenle çıkılan ağaç ev seyir noktası gibi. Zeytinburnu Belediye Başkanı tarafından tasarımı yapılmış. Ağaç evden manzara keyfi eşliğinde çaylarınızı yudumlayabilir veya garsonu yormayayım diyerek benim gibi çay faslını daha yere yakın bir zeminde halledebilirsiniz.

Çınar ağacının yanına yapılmış semender Karadeniz’in tipik yapılanmalarından. Farelerden mısır gibi ürünleri korumak amaçlı her köy evinin olmazsa olmazı bu yapının özelliği direklere oturtulması ve sadece içine girilmek istendiğinde merdiven dayanarak çıkılabilmesi... İşletme semenderin içerisine köy evlerinin olmazsa olmaz ve artık kullanılmayan envanterlerinden mini bir müze-nostalji bölümü de kurmuş. İp inceltmeye yarayan aletler, bakır kap-kacak, yayık ve işlevini çözemediğim diğer malzemeler.

Fıkra Gibi Karadeniz İnsanı…

Ağacın altında demlenen ahali ile konuşuyorum, elimde not defteri. “Bu akan suyun adı ne?” diyorum. “Dere.” diyorlar. “Nereden gelmekte?” diyorum. Al sana cevap: “Ormandan.” “Nereye akar?” diyorum ısrarla, bir yanıt alacağım ya hesapta. Amcamlar gayet rahat: “Denize.” diyorlar. Gülüyorum.

Ömür biter yol bitmez!

Kovanlık ilçesine gidiyor ve Kovanlık Belediye Başkanı Mehmet Küçük’ü de kafilemize dâhil edip yolumuza devam ediyoruz. Pazarsuyu Deresi, İnceüvez Deresi, Anırlı Deresi ve kayalıkların arasından yolunun izini süren nice derenin yanından virajı bol Giresun yollarında ilerliyoruz.  Sarıalan yaylası, Paşakonağı yaylasına varıyor araç. Burası köy şenliklerinin düzenlendiği bir tepe. Paşakonağı şenlik alanı diye geçiyor bölge. On binler her yıl buraya bir günlük vuslat uğruna koşmakta. Buraya dönük projelerini anlatıyor başkan. Buraya konacak sabit tuvalet, masalar, çeşmeler, barbekü envanterleri ile sürekli kullanılabilir bir merkez oluşturulması amaçlanmakta. Şenlik alanına kamelya konacak, etrafı çevrilecek. Hayvanlar giremeyecek. Kır gazinosu, tuvaleti çeşmesi var. ‘Kendin pişir kendin ye’ düsturunu  şiar edinenlere…

Deniz manzaralı yayla, ne ala ne ala…

Günü birlik yayla turizmi Paşa Konağı yaylasında düşünülüyor. 12 ay açık olabilecek deniz manzaralı yayla. Başkan tarafından buraya bungalov tarzında otel düşünülüyor. Binalar keyfe keder irili ufaklı sıvasız bakımsız, görsel açıdan rahatsız edici. Giresun ormanlarının %65’i Bulancak’ta.

Terbiyesiz Pirzola Ve Paşakonağı Köftesi

Yaylada yerleşim merkezine gidiyoruz. Yeşil tepelerin sırtına kurulmuş yayla evleri portreyi tamamlıyor. Keşke diyorum, keşke görsel açıdan uyum da yakalansa. İnsanımız ucuz-işlev kombinasyonu eşliğinde kurdukları yuvalarında ekolojik görünümü de baz alan görsel yuvalar oluştursa. İş daha kullanışlı olduğu için yapılan beton yığınlarına ağaç giydirmeye bakar. Bu kadar mı zor? Yaylaların iskânı konusunda yasal bir boşluk var sanırım. Biz de boşluklardan istifa etmeyi uyanıklık sayan bir kültürel mirasın varisleriyiz neticede.

Otu İnek Yesin, İneği de Ben!

‘Gezmek bahane, yemek şahane’ diyerek alıyoruz soluğu enfes etlerin cızbız marifetiyle sunulduğu mekânda. Çok az lezzete sertifika veririm. Ama bu etin lezzeti insanı baştan çıkartacak cinsten onu da söyleyeyim. Öyle ki nasıl bir sosla terbiye edildiğini merak ediyoruz. Sos ve baharat yok diyorlar. Bu etin kendi lezzeti... “Buranın koyunları özel.” diyor belediye başkanı. Normalde koyun eti üçüncü sınıf et grubuna girerken buranın eti birinci sınıf et kabul ediliyor. Koyunun yağı kuyruğunda toplanırken bu cinste yağ eşit şekilde her yere yayılıyor. Nefis kekiklerle beslenen et, baharat istemez elbet. Sonuç olarak, doyumsuz et lezzeti, sizlere afiyet eşliğinde sunuluyor. İsimsiz de bu lezzet, hemen adını koyuyorum: Terbiyesiz pirzola, Paşakonağı köftesi eşliğinde.

Hani Giresunlular Paso Ot Yerdi?

İsyan ediyorum, bizi kandıran kim? Ne kadar tanıdığım Giresunlu varsa bizim otlarımız meşhurdur diyerek envai çeşit otlarını tattırdılar ve hatta etoburluktan otoburluğa tayinim Giresun’lu bir arkadaşımladır vesselam. Lakin geldiğimden beri, Kümbet kasapları, Piraziz Köftesi, Paşakonağı koyunlarının lezzeti derken ‘nerede bu otlar’ diyorum. Paso et, hem de alasını yiyor Giresunlular. Hiç bize ot reklamı yapmasınlar, bildiğin kırmızı eti bütün götürüyorlar.

Hedefimiz Karagöl…

Karagöl, Karagöl yaylalarının kar kaplı zirvesinde yer alan bir krater gölü. Etrafında altı tane daha göl var. Bunlardan en bilineni Aygır Gölü... Buradaki kar buzul kabul ediliyor. O kadar eski ki karlarda kurtlanmalar var. Hedefe ulaşmak hiç de kolay değil. Uzun mu uzun bir yol var önümüzde. Bir ara Ordu sınırlarına giriyor, bir yaylada durup çay molası veriyoruz. Köyün en renkli siması kahveci! Üzerindeki takılarla ayaklı gümüşlük adeta… İddia ediyorum bu çaycının marka değeri var. Gelip onunla resim çekilmek isteyen çok olur eminim.

Yaz ayındayız ve köy oldukça hareketli. Çarşıda envai çeşit peynir, pestil ve Sivas’tan bildiğim sarıçiçekler var. Bu çiçeklerin özelliği yıl boyunca solmadan koyduğunuz yeri süslüyor olması.

Türkiye Yeşerdikçe Budanan, Kurudukça Sulanan Bir Ülke

Ordu sınırındaki yaylalarda ilerliyoruz. Tepelerin ilerisinde Sivas gözükmekte. Memleketime selam çakıp ilerliyorum. Giresun oldukça farklı iklimleri, endemik bitki örtüsünü aynı anda içerisinde barındıran bir ilimiz. Karadeniz’in sık ağaçlı, koyu yeşil görünümlü, nemli ve sıcak havası burada yerini ağacı seyrek, nemi az, havası soğuk bir iklime bırakıyor. Görüntünün yazarak ancak şu şekilde anlatabilirim. Çocukken çizdiğimiz resimler gibi bir manzara var. Ağaçsız pastel tonlarındaki tepelerin arasından menderes akmakta. Hayal edemeyenler, görmek isteyenler için Fotogaleriden sağlamasını yapmak da mümkün elbet.

Nuray Kayacan - Haber 7
nuraykayacan78@hotmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL