Ömer Vehbi Hatipoğlu
Ömer Vehbi Hatipoğlu
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Çözüm süreci ve bozulan ezberler

GİRİŞ 18.04.2013 GÜNCELLEME 18.04.2013 YAZARLAR

Öncelikle resmi devlet söylemi ve algısında meydana gelen değişim ve dönüşüm önemlidir. Resmi ideolojinin dayattığı   inkarcı,militarist,zorba tez ve tutumun yerine; gerçekleri görmeye ve kabule hazır bir duruş sergilenmektedir. Devletin milleti tezi üzerine inşa edilen Ulusçu ve tahakkümcü algının yerine ‘milletin devleti' yaklaşımının sergilediği barışçı,özgürlükçü,gerçekçi yaklaşım elbette sevindiricidir.

Doğrusu, Kürtlerin varlığını bile kabule yanaşmayan,anadilini yasaklayan,farklılığı tehdit gibi gören kart-kurt edebiyatından bugünlere geliş çok sancılı oldu.Aslında ‘sancılı' sözcüğü olup bitenler göz önüne alındığında çok masum bir niteleme olur.Yeryüzünde annesinin evde kullandığı dili okulda konuştuğu için dayak yiyen çocukların yaşadığı tek ülke. On binlerce can,milyarlarca dolar milli servet ve kan,göz yaşı… Bunların da çok ötesinde toplumsal şizofreniye dönme tehlikesi taşıyan kin,nefret ve düşmanlık tohumları…

Kuşkusuz, ezber bozan sadece resmi yaklaşım ve tezler değil. PKK ve Öcalan'ın da kendi ezberini bozduğuna tanıklık ediyoruz.Samimiyet konusundaki endişeleri not ettikten sonra diyebiliriz ki;Öcalan'ın kamuoyuna yansıyan mektup ve açıklamaları aslında PKK'nın ideolojik iflasının ilanıdır.

Öcalan daha önceleri PKK'yı ‘ Bilimsel sosyalizme inanan,Marksist- Leninist Silahlı Örgüt'  olarak tanımlamış ve hedefinin ‘Bağımsız Kürdistan ‘ olduğunu ilan etmişti. Şimdi aynı Öcalan ;İslamın birleştirici çağrısına atıfta bulunuyor, Peygamberlerin davetine vurgu yapıyor,hadislerden dem vuruyor,Misak-i Milli ve birlikte yaşama iradesinden söz ediyor  ve kurucusu olduğu örgütü silah bırakmaya davet ediyor.

Bu davet; PKK'nın hem dayandığı  ideolojiden,hem silaha dayalı mücadele metodundan ve hem de hedefinden (samimi veya gayri samimi) vazgeçtiğinin ilanıdır.

Popülasyonu itibari ile hala bir imparatorluk olduğumuz gerçeği hiçbir komplekse kapılmadan kabul edilmelidir. Popülasyonu imparatorluk olan bir ülkede ‘etnik milliyetçi paradigma' çözücüdür ve kanserojendir.

Buraya kadar ifade ettiğimiz tespitler  doğru okunabilirse hiç kuşkusuz kazanan Türkiye olacaktır.Enerjisini  içte tüketmek zorunda bırakılan, uluslar arası terör siyasetinin dayatmaları ile karşı karşıya gelen,kendi vatandaşı ile ‘davalı' bir ülke olma konumundan  çıkabilen Türkiye bu  çalkantılı coğrafyada  bir huzur adası,bir sevgi yurduna dönüşür. Özgürlüklerin alabildiğine genişlediği, demokrasinin ayıplardan arındırıldığı,millet egemenliğinin içselleştirildiği,adalet,eşitlik ve hakça paylaşımın gerçekleştirildiği,kalkınmış ve müreffeh bir ülkede ne ‘bölünme paranoyası' ve ne de korkulu rüyalara yer kalmaz.

Kuşkusuz bu sürecin PKK'lıların Türkiye dışına çekilmeleri ile neticeye ulaşacağını ve her şeyin sihirli bir değnekle halledileceğini zannetme kolaycılığı içine girmemek gerekir. Asıl büyük sorun ve görev bunun hemen ardından başlayacaktır.

Şurası hiç unutulmamalıdır ki; PKK ve Öcalan'a ezber bozduran asıl faktör; Kürtlerin Müslümanlığıdır. Otuz yıllık silahlı mücadele ve ideolojik zorbalığa rağmen Kürtlerdeki İslam sevgisi ve Peygamber bağlılığı bütün hesapları alt-üst etmeye yetmiştir.

Ömer Vehbi Hatipoğlu - Haber 7

ovehbihatipoglu@gmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL