Bu ülkede ‘bize yaşam tarzı dayatmayın'  dediği için İskilipli Atıf Hoca idam edilmedi mi ? Sırf bu yüzden Bediuzzaman Said-i Nursi Hazretlerinin mezarı çağdaş nebbaşlar tarafından talan edilmedi mi?

 Alkollü içecekler ile ilgili yasa değişik toplum kesimlerinde tartışılmaya devam ediyor. İçki reklamını yasaklayan, içki satışına alan ve zaman sınırı getiren bu yasayı, iktidarın bir yaşam tarzı diretmesi olarak değerlendiren çevreler hayali tehdit algılamaları ile kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar.

Doğrusu bu çevrelerin özgürlük adına kısıtlamalara karşı çıktığı şeklinde bir iyi niyet beslemeyi çok isterdim. Ama hayalimi ve yakın dönem siyasi hayata ilişkin bilgilerimi yokladığımda bu iyi niyetin izine rastlamam mümkün olmuyor. Yaşam alanlarının sınırlandırılması, bir yaşam biçiminin empoze edilmesi  şeklinde özetlenebilecek itiraz , jakoben  seküler çevrelere hiç de yakışır  ve haklı bir gerekçe olamaz.

Tek Partici dikta dönemlerinden bugüne bu çevrelerin masum halk kitlelerine dipçik zoru ile ne dayatmalar içine girdiğini unutmuş değiliz.

Eğer Batılı bir yaşam biçimini bu halka kabul ettirebilmek için şeytanın bile akıl edemiyeceği zulum,işkence ve baskıları ‘ilericilik' ve ‘laiklik' adına dayatan zorbaları tanımıyor olsaydık ,

Eğer, devlet memurlarını , hatta müftü ve imamları eşleri ile birlikte ‘Cumhuriyet Balolarına ‘ katılmaya ve dans etmeye zorlayan,katılmayanları sürgünlere yollayan tek parti diktasından haberdar olmasaydık,

Eğer bu ülkede başına şapka geçirmedi diye idama yollanan mazlumlardan, masumlardan haberdar olmasaydık,

Eğer  eşlerinin başı örtülüdür diye adeta bir mücrim gibi işine son verilen, çalıştıkları kurumla ilişkileri kesilen , aç ve açıkta bırakılan asker ve sivil bürokratlardan haberdar olmasaydık,

Eğer, başörtüsü taktı diye okullardan uzaklaştırılan, ikna odalarına alınan, hakarete maruz bırakılan gencecik evlatlarımızın çilesini ve gözyaşlarını görmemiş olsaydık,

Eğer dini veya dince kutsal kabul edilen bir talep ortaya konulduğunda kırmızı görmüş boğa gibi saldırıya geçen tetikçilerden  haberdar olmasaydık, içki ile ilgili düzenlemelere karşı çıkışın  özgürlük alanlarını daraltılması gerekçesi ne dayandırılmasını pek ala anlayışla karşılardık.

Bu milleti tepeden inmeci bir mantıkla  tektipleştrimeye çalışan, bütün projelerini  batılı yaşam tarzını dayatma üzerine kuran, halkın neye nasıl inanması gerektiğinden tutun da nasıl yaşayacağına kadar her alana bağnazca müdahale eden devletçi  zihniyetin devletlu ağaları  özgürlük adına direniyor öyle mi?

 Erbakan Hoca'nın tabiri ile sizi gidi sizi… hadi oradan !

Bu ülkede ‘bize yaşam tarzı dayatmayın'  dediği için İskilipli Atıf Hoca idam edilmedi mi ? Sırf bu yüzden Bediuzzaman Said-i Nursi Hazretlerinin mezarı çağdaş nebbaşlar tarafından talan edilmedi mi?

TBMM'nin çıkardığı bu yasa ile, özel yaşam alanına müdahale ettiğini ve belli bir yaşam tarzı dayattığını iddia edenlerin önce kısa örnekler verdiğimiz bu kirli sicili hatırlayıp bundan dolayı bir öz eleştiri  yapmaları  gerekmez mi?

Türkiye Müslümanlarının son yüzyıllık serüveni  bir çok bakımdan insanlık alemi için önemli ders ve mesajlar çıkarılabilecek bir sabır ve direniş destanıdır. Bu milletin dar ağaçlarına,sürgünlere ,zorbalığa dipçiğe, zindanlara, açlığa, mahrumiyetlere rağmen sürdürdüğü yaşam biçimi ve engin hoşgörüsü  umarım herkese örnek teşkil eder.

Bu ülkenin makul çoğunluğu , azınlıkta da olsa hiç kimseye bir ‘yaşam tarzı' dayatmaz, dayatılmasına karşı çıkar. Herkesin özgürlüğünü savunmayı bir vicdani sorumluluk olarak görür. Devletin anayasal görevi olan küçükleri zararlı alışkanlıklardan korumak , uyuşturucu ve alkollü içeceklerin tüketilmesini özendirmemek bağlamında alınan yasal önlemleri bir yaşam tarzı diretmek olarak algılamak bu nedenlerle masum bir yaklaşım değildir.

ovehbihatipoglu@gmail.com