Ömer Vehbi Hatipoğlu
Ömer Vehbi Hatipoğlu
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Türkiye'ye Diz Çöktürmek veya Şahmat !

GİRİŞ 03.01.2014 GÜNCELLEME 03.01.2014 YAZARLAR

Eveleyip gevelemeye hiç gerek yok.

Türkiye çok zor bir dönemeçten geçiyor. Emperyalizm Ortadoğu'da sahneye koyduğu adına birçok aklı evvelin Arap Baharı dediği oyunun bir benzerini Türkiye'de sahnelemek kararındadır. Askeri vesayeti geride bırakma mücadelesi veren, dünyanın en büyük yatırım projelerini hayata geçiren, uluslar arası yarışta ben de varım demeye başlayan, mazlum ve sahipsiz halkların umudu olma yolunda olan Türkiye'ye çelme takma  ve olduğu yerde dizleri üzerine çökertip üstüne çullanma hayali ile yanıp tutuşan Küresel vahşetin taşeronları  bilinçli bir saldırı hazırlığı içindedirler.

Emperyalizm oyun kurucudur. Oyunu kurar ve rol dağıtır. Bu rolü üstlenen çoğu zaman senaryonun tamamından haberdar değildir. Ona yalnızca rol aldığı sahnedeki  görevi  söylenir. Aldığı rol çok küçük bile olsa, bu oyundaki performansın gelecekte bir çok kapalı kapıyı aralayacak bir referans niteliğinde olduğu fısıldanır. Oyuncular senaristin kuklalarıdırlar ve çok sınırlı bir alanda özgür olabilirler.

Emperyalizm  adım adım hedefe yürür. Bu yürüyüşte çoğu kez kendisine karşı cephede yer alan kesimlerden müttefikler edinir. Bu müttefikler ‘keyman'dir.  Yani anahtar adamlar. Bulundukları siyasi partilerde,STK'larda, cemaat ve sosyal gruplarda uzun süre ‘uyuyan adamı' oynarlar. Bunlar bulundukları yapı içinde saygın ve güvenilir insanlar haline getirilirler. Öyle ki bu keymanler bazen onlarca yıl hiçbir aktif görev üstlenmeden yerleştirildikleri grup içinde muhafaza edilirler.Günü geldiğinde de  verilen görevi yerine getirmek için harekete geçerler.

Emperyalizmin kutsalı yoktur. Kurguladıkları senaryonun hiçbir ahlaki veya insani yanı olmaz. Hedefe ulaşmak için başvurulacak her yol ve yöntem mubahtır. Yalan,iftira, karalama, itibarsızlaştırma ve linç kampanyaları  acımasızca ve ahlaksızca kullanılır.

Dünya Siyonizmi'nin, emperyalizmin  güdümündeki  savaş ve kaos lobisinin insanlığa maliyetine bakıldığında ne menem bir vahşet ile karşı karşıya olduğumuz rahatlıkla görülebilir.

Soğuk savaştan bu yana İslam coğrafyasında kan gözyaşı ve acı dolu bir süreç yaşandı.  Tabiri yerinde ise Küresel Sistem, tek kutuplu dünyanın keyfini çıkardı. Silahlı barış adı altında ülkeler işgal edildi. Vahşi bir iştiha ile tarumar ettiler mazlum halkların yaşadıkları ülkeleri. Milyonlarca Müslüman hayatını kaybetti bu adı konulmamış Haçlı seferlerinde. On milyona yakın insan mülteci konumuna düşürüldü. Bu coğrafyada en iyimser rakamla on beş milyon yetim yaşıyor. Açlık ve hastalıklarla pençeleşen  milyonların yaşadığı dram ise insanı insanlıktan tiksindirecek boyutta.

 Üstelik de çoğu zaman bizi bize kırdırdılar.

Diktatörden kurtaracağız diye yollara döktükleri masum ve mazlum halk kitlelerini vahşi işbirlikçilerin kucağına ittiler. Yolsuzluğa karşı çıkıyoruz diye yola çıkıp ülkelerin bütün zenginlik kaynaklarını tarumar ettiler,borç bataklığına sürüklediler ve  siyon önderlerine peşkeş çektiler.

Bu tablo içinde yerinden kımıldayan, efelenen bir Türkiye. İsrail'e ‘artık yeter' diyen bir Türkiye. Hiç değilse Mısır'daki zalimlere, Suriye'deki  iğrenç katliamlara karşı sesini  yükselten Türkiye. Dünya siyasetinde özgül ağırlığı , saygınlığı günden güne artan bir Türkiye.

Küresel efendiler buna tahammül edemez. Türkiye'ye bir ders vermek , burnunu sürtmek, enerjisini  iç karışıklıklarla tüketmek , kendi sıkıntıları ile cebelleşen bir ülke konumuna düşürmek , kaos ve kargaşa ile köşeye sıkıştırmak için her fırsatı değerlendirmek  isterler.

Herkes  aklını başına toplasın. Mesele ne dershane, ne yolsuzluk ve rüşvet ve ne de yerel seçimler değildir. Mesele ne cemaat ve ne de sadece  Ak Parti'yi hırpalamak değildir. Bugün karşı karşıya bulunduğumuz  asıl sorun apayrı bir küresel  senaryodur.

Bu senaryo yurtiçi ve yurtdışı bir çok gücü, bilinçli veya bilinçsiz işin içine çekerek paydaş kılma  stratejisi üzerine inşa edilmiştir. Bu senaryo ideolojik kimliğine, dünya görüşüne, gelecek tasavvuruna, yöneldiği hedefe bakmaksızın her oluşumu ve imkanı ahlaksızca kullanmayı ön görmektedir.

Bu senaryoda muhafazakara da ateiste de,milliyetçiye de sosyaliste de ,liberale de militariste de, demokrata da darbeciye de yeterince rol ve görev düşmektedir. Biri birinden kopuk gibi görünen sahneler birleştirildiğinde ancak oyunun  mantıklı bir kurgu olduğu anlaşılır.

Önce ülkede siyasi istikrar bozulacak, kargaşa ve kaos ortamında siyaset kurumu itibarsızlaştırılacak, muhafazakar çoğunluk gruplaştırılarak biri biri ile çatışır hale getirilecek,parlamento aritmetiği değiştirilecek, zayıf ve çok parçalı bir koalisyon hükümeti kurulacak, ardından da uluslar arası camia harekete geçirilerek Türkiye terbiye edilecek.

Küresel efendiler Türkiye'ye  diz çöktürmek istemektedirler.

Küresel efendiler laf dinlemez Anadolu delikanlısının  kellesini istemektedir.

Bu senaryo doğrudan doğruya satranç tahtasında ŞAHMAT hamlesidir.

Satranç oyununda iki defa  ‘imkansız hamle ‘ yapan oyuncu  hükmün mağlup sayılır ve diskalifiye edilir. Gezi olayında ‘Şahmat' dediler ama o imkansız hamle idi. Şimdi yeniden ve ikinci bir kez ‘Şahmat'  çekiyorlar. Oysa bu da  ‘imkansız hamledir'. Çünkü Şah, hem Kale hem de At tarafından korunuyor.

Yazıyı  bir soru ile bitirelim. Sizce  Şah'ı  koruyan ve Şah çekilmesini engelleyen  Kale ve At  neyi  temsil etmektedir ? Yorum  serbest ….

ovehbihatipoglu@gmail.com

YORUMLAR 9 TÜMÜ
  • hasan sezai 11 yıl önce Şikayet Et
    İMAN = CESARET= MUVAFAKİYET. KALE = İMANdır. imanı olmayanın inancı olmaz.. inançsızın dayanağı olmaz ve gücü bulunmaz. CESARETİ ve ÜMİDİ olmaz. AT = ŞEVKtir, AZİMdir, KARARLILIKtır, CESARETtir. en büyük güç ise bu ÜMMETİN kalbindeki imandır.
    Cevapla
  • nizam-ı cedit 11 yıl önce Şikayet Et
    halk Erdoğan 'ın etrafında maddi ve manevi duvar ördü.... işte milletin taktiği; tek şah, sonsuz hamle!!! 2023 e kadar bu ülkede şahmat yapacağız. inlerine girmediğimiz, düzene koymadığımız kimse kalmayacak. Allah cc. bu milletin arasına nifak sokulmasına izin vermedikçe! aslında bu biraz da bizlerin ferasetli oluşumuzla ilgilidir.
    Cevapla
  • haydar tekin 11 yıl önce Şikayet Et
    kale ve at, millet ve firaset. kale sağlamlığı ifade eder, bu zaviyeden asıl hakim ve dayanak olan milleti temsil ediyor bence. at ise savunma ve cengaverliği simgeler. bu noktadan, bu ülkenin firasetli ve aklıselim sahibi vatandaşları temsil ediyor...
    Cevapla
  • nedim göven 11 yıl önce Şikayet Et
    KALE=MİLLET, at=akparti. Başbakan da atın mıhıdır.
    Cevapla
  • - mert - 11 yıl önce Şikayet Et
    kale ve at. iman ve bilgi
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle