Sandık ve hafıza
Öcalan, daha o zamanlarda, akil insanlardan söz ediyordu. Rahmetli İnal Batu'nun da adını akil diye düşündüğü insanların arasında saymıştı. Tam da o günlerde bir gazeteci, İnal Batu'yla bir söyleşi yapmıştı. Batu o söyleşide, Diyarbakır belediye başkanlığını BDP'nin kazanmaması gerektiğini söylüyor ve Diyarbakır'da yaşasaydı AK Parti'ye oy vereceğini ifade ediyordu.
Rahmetli İnal Batu, Diyarbakır'da değil, bildiğim kadarıyla ya Ankara'da, ya da İstanbul'da yaşıyordu. Ve ne İstanbul'da ne Ankara'da AK Parti'ye, siyasi tercihleri itibariyle, oy verecek bir kişi değildi. Söyleşiyi okuyunca, bu tutumunu eleştirdim. ‘Diyarbakır'da yaşasaydım, şu şu gerekçelerle ben de, BDP'ye oy verirdim' diye bir yazı yazdım.
***
‘Kürt anasını görmesin' misali, belki de hayatında gitmediği ve yaşamayacağı bir kentte BDP'nin seçim kazanmasını istemeyen, kuşkusuz sadece İnal Batu değildi.
Kürt Partilerinin ötekileştirilmesi veya daha uygun bir deyimle ‘şeytanlaştırılması' genel bir konseptti ve hemen her çevrede kabul görüyor, destekleniyordu. Bu egemen, ve belki de oryantalist yaklaşım gerilerde kaldı; BDP bugün Türkiye'nin en saygın ve meşru partilerinden biridir. Ama bu aşamaya gelmek hiç kolay olmadı. BDP ve bu gelenekten gelen partilere karşı, adeta milli cephe anlayışıyla hareket ediliyordu.
Benzer bir milli cephe mantığı şimdi de AK parti ve Erdoğan'a karşı oluşturulmuş durumda. Bir iktidar partisi olan AK partiye muhalefet etmek elbette demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ama bu muhalefetin, demokratik ve meşru sınırlarda kaldığını iddia etmek o kadar da kolay değil.
Başbakan'ın dinleme ve istihbaratla ilgili NTV'ye yaptığı şu açıklama bile, gerçekten insanın kanını donduracak kadar vahimdir: ‘Milli istihbaratımızı hallaç pamuğu gibi atmışlar, şimdi yeniden bir milli istihbarat oluşturmaya çalışıyoruz.'
Etnik bir hınç ve öfkeyle değil, ama bu defa da, sınıf temelli bir hınç ve öfkeyle, Erdoğan'a ve partisinin taşıyıcısı olduğu değişime duydukları nefret nedeniyle CHP'ye oy vereceğini, oyların bölünmemesi adına ilan edenler var. Hatta AK Parti hariç, seçime giren bütün partilere oy verebilirsiniz diyenler de var.
‘Milli cephe' siyaseti inşa ediliyor ve bu inşa seçimlerden sonra da devam edecek gibi görünüyor.
Milli cephecilerin hedefindeki lider ise Erdoğan.
Liderler, Doğulu toplumlarda, Batı'ya nazaran siyasette çok daha önemli ve çok daha fazla belirleyici bir role sahiptir.
Bu yüzden siyasi mücadelede, ölümüne ve kıran kıranadır her şey, hiçbir şey Batı'daki süreçlere benzemez.
Yazının devamı için tıklayın >>>
-
Nermin İnce 11 yıl önce Şikayet Et.... bende eskiden bazı şeylere anlam veremezdim, dönen oyunları anlayamazdım, ama şimdi hayatımın ve değerlerimin tam ortasında ak parti var.Beğen
-
ali çanak 11 yıl önce Şikayet Etmillet unutmaz. istedikleri kadar kirli ittifak kursunlar seçim sonrası vaad edecekleri birşeyleri yok ortada o yüzden kazanamayacaklar kağıttan gemileri batacakBeğen