Avrupa çan çalmadıkça, bu trajedi bitmez!
‘Köy sakinlerinin kimi evindeydi, kimi tarlasında çalışıyordu, her biri kendi işine dalmıştı ki birden kilisenin çanı duyuldu.
‘O dindarlık günlerinde çanlar gün içinde birkaç kez çalardı, dolayısıyla bunda şaşıracak bir yan yoktu. Ama çalan yas çanıydı üzgün üzgün ve evet, bu şaşırtıcıydı, çünkü bildikleri kadarıyla kimse ölüm döşeğinde değildi. Bunun üzerine kadınlar sokağa döküldüler, çocuklar toplaştılar, adamlar tarlalarını ya da işlerini yüzüstü bıraktılar; bir süre sonra hepsi kilisenin avlusunda toplanmıştı.
Kimin için ağlayacaklarının kendilerine söylenmesini bekliyorlardı. Çan birkaç dakika daha çaldıktan sonra sonunda sustu.
‘Daha sonra bir kapı açıldı ve eşikte bir köylü belirdi. Bu adam her zamanki çan çalma görevlisi olmadığına göre, bu durumda köy sakinlerinin ona zangocun nerede olduğu, kimin öldüğünü sormaları anlaşılır bir şeydi.
‘Zangoç burada yok, çanı çalan benim’ dedi köylü.
Köy sakinlerinin ‘Peki ama ölen de mi yok’ diye sormaları üzerine, köylü şöyle dedi:
‘Hayır ismi olan, insan görünümündeki biri için değil, adalet için çaldım yas çanını, çünkü ölen adalet!.
‘Ne olmuştu? Yörenin açgözlü derebeyi topraklarının sınırlarını değiştiriyor ve köylünün küçücük toprak parçasının içinde ilerleyerek her defasında bir kısmını daha kendi topraklarına katıyordu. Mağdur köylü önce itiraz edip haksızlığa karşı çıktı, sonra yalvarıp yakardı ve sonunda resmi makamlara şikayette bulunup adaletin himayesini talep etmeye karar verdi. Bütün bunlar işe yaramadı ve soygun sürdü.
‘Bunun üzerine köylü, umudunu yitirip adaletin öldüğünü ( hep orada yaşamış biri için köyü dünya kadar büyüktür.) duyurmaya karar verdi.’
Filistin halkının bugün yaşadığı trajediyi, dört yüz yıl önce ve Floransa’da yaşanan bu hikaye çok iyi anlatıyor.
İsrailliler, bir gün çıkıp geldiler ve Filistin topraklarını işgal ettiler. Bu topraklarda adım adım ilerlemelerine dünya bir şey demedi. Filistinliler’ in adalet haykırışını, kimseler duymadı.
Avrupa Filistin’de adaleti kaybolduğunu duyurmak için çan çalmadı!
Filistin topraklarında adalet yavaş yavaş öldü, sonda da sıra kadınları, çocukları öldürmeye geldi.
Gazze bir ilk değil. Dünya susmaya devam ettikçe bir son da olmayacaktır.
Dünyanın suskunluğu, kimsenin çan çalmaya talip olmaması sürüp gider mi dersiniz?
Kişisel kanaatim sürüp gideceği edeceği yönünde.
19. Yüzyılda ‘Yahudi Sorununu’ müzakere etmek için Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde toplanan ‘bilimsel’ kongreler, Yahudiler’in Avrupa’nın kadersizliği olduğunun altını çiziyor ve bu kadersizlikten kurtulmanın çarelerini arıyordu.
Ant-semitizmin temelleri o kongrelerde atıldı.
Yahudi sorununa nihai çözüm, ise, ikinci, dünya savaşında bulundu!!
Dünya toplama kampları vahşetiyle tanıştığında, Yahudi sorunu, Ortadoğu’ya taşınmış ve hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı bir döneme girilmişti.
Yahudiler, Avrupa’da yaşadıkları soykırımdan sonra gelip Filistin topraklarına yerleştiler. Sonrasında olup bitenler, Yahudi halkın toplama kamplarında yaşadıklarını hiç aratmadı.
Avrupalılar gelişmelerden memnundu.
Yazının tamamı için tıklayınız
Orhan Miroğlu - Star Gazetesi