Kobanê’nin akla getirdiği aforizmalar
Otel odasının penceresinden gördüğü manzaraya şaşıp kalmış ve kafasına üşüşen hiçbir soruya makul bir cevap bulamamıştı. Şehrin üstünden dumanlar yükseliyor, Amed alevler içinde yanıyordu..Amed’i kim neden yakıyordu acaba? Birer peşmerge olan dedesi, ve babasını otelde mahsur kaldığı o iki gece boyunca yeniden hatırladı. Babasının ve dedesinin anlattığına göre, çok eskilerden beri, Saddam’a karşı verilen mücadelede peşmerge güçleri zaman zaman işgal altındaki şehirlere iniyor, ama kimse şehirleri yakmıyordu. Peşmergeler, Saddam’ın işgali altındaki şehirleri kendi şehirleri biliyor ve zarar vermekten kaçınıyordu. Oysa Amed’de ne işgal vardı ne bir şey. Üstelik bildiği kadarıyla Amed’i Kürtler yönetiyordu. Çok düşündü ve Kobanê dahil, bütün ihtimalleri bir bir gözden geçirdi. Yine de, insanın kendisinin yönettiği bir şehri yakıp yıkması için ne ulusal ne sınıfsal makul bir sebep bulamadı. ‘
2. ‘Kobanê’de yaşanan trajediye üzülse de, doğruyu söylemek gerekirse, şu anda Diyarbakır’da olsun, Batı’da Türk halkıyla aynı mahallede, aynı sokakta yaşayanı olsun, yegane amacı barış içinde yaşamak olan her Kürd’ün aklından geçen tek şey, bu korku ve tahakküm ortamından kaçıp kurtulmaktır. Ama nereye ve nasıl? İşte bu soruya kimsenin verecek net bir cevabı yok. Nedenine gelince: Doğu’da yaşayan Kürtler, artık 1990’lı yıllarda olduğu gibi, Türk halkının Batı’da onları bağrına basacağına pek inanmıyor ve Batı’da yaşayan Kürtler’in arasında, tersine göçün eli kulağında diye düşünenlerin sayısı her gün biraz daha artıyor. O halde Doğu’dan , Batı’ya kaçıp gitmek yeteri kadar güvenceli değil ve Kürt liderlerin zaman zaman yapmakta olduğu çağrıya uyup tersine göçün yollarına koyulmak ta çare değil artık. İran, Irak ve Suriye’ye gitmek? Bu, bir Allahın kulunun aklının köşesinden bile geçmiyor. Zor bilmecelerin şairi Ece Ayhan’ın bile, yaşsaydı cevap veremeyeceği tarihin en zor bilmecelerinden biri bu.