Kürt teslimiyeti ve seçimler
Oslo’da masa devrilmiş, Oslo sürecinden sonra PKK’nın ‘devrimci halk savaşı’ adı altında gerçekleştirdiği terörist saldırılar, yüzlerce insanın hayatına mal olmuştu. Başta Taraf gazetesi olmak üzere, medya bu savaşa çanak tuttu. PKK, kendi tarihinin en toleranslı dönemini, bu medya sayesinde yaşadı. Bugünkü muhalefet cephesinin o zamanki umudu PKK’nın silahlı mücadelesiydi. Bu mücadele gelişecek ve AK Parti devrilecekti. Kimsenin aklına, HDP’yi parti kimliğiyle seçime sokup, AK Parti’nin meclisteki çoğunluğunu düşürmek gibi bir fikir gelmiyordu. Sandığa bu kadar büyük bir misyon yüklenmiyor, silahlı mücadeleyi geliştirmek fikri, daha cazip bir fikir gibi duruyordu.
Selahattin Demirtaş, Türkiye’de kurtarılmış bölgeler olduğunu, belli bir toprak parçasına artık güvenlik güçlerinin giremediğini ilan ediyor, Taraf bu açıklamaları manşete taşıyordu.
Ama devletin kararlı tutumu, Kürtler’in yeni bir savaşı desteklemeye yanaşmaması, Devrimci halk savaşı adıyla başlayan çatışmaların, hüsranla sonuçlanmasına yol açtı.
PKK’nın silahlı mücadelesini büyütmek üstüne kurulu strateji çökünce, bu defa HDP’nin seçimlere parti kimliğiyle girmesinde karar kılındı.
PKK şiddetine tanınan tolerans, bugün bu defa da, aynı hareketin siyasetine tanınıyor ve HDP’nin barajı aşmasını istemek neredeyse demokratlığın ölçüsü olarak sunuluyor.
Oysa 90’lı yıllarda Kürt siyasetinin parlamentoda olmasını talep etmek, o günün koşullarında demokrat olmanın bir ölçüsüydü ve bu doğruydu aslında. Silahlı mücadele her gün onlarca can alıyordu. Kürtler meclise girerse, sivil Kürt siyasetinin inisiyatifini arttıracağını, ve Kandil’de alınan siyasi kararların, artık legal partinin Parti Meclisi ve yetkili diğer organlarında alınacağı düşünülüyordu. Böylece sivil alan güçlenecek, silahlı alan zayıflayacaktı.
2007 yılında bu umut vardı halk arasında. Ama iki dönemlik parlamento deneyi bize gösteriyor ki, tam tersi oldu. Kandil’in, inisiyatifi ve egemenliği, bırakalım HDP’yi, İmralı’yı bile bugün artık zorluyor. Ve eğer HDP barajı aşarsa, kazanacak olan İmralı, hatta HDP değil Kandil olacak. Oyunu başından beri Kandil kuruyor ve eğer bu oyun başarılı olursa kazanacak olan da Kandil’dir.
Peki Kandil’in elini daha da güçlendirecek, ama HDP’yi de, Öcalan’ı da zayıflatacak bir stratejiyi desteklemek, neden demokratlık olsun, veya temsilde adaleti savunmak olsun?
HDP bugün silahlara esir olmuş bir hareket. Bu esaretten kendini kurtaramıyor, ama kurtaramadığı gibi b u esarete, seçmeni de, ortak etmeyi amaçlıyor.
PKK’nın silahlı mücadeleyi bırakacağına dair en ufak bir ihtimal yok. Bu ihtimal doksanlı yıllarda, ve Oslo sürecinde bile daha güçlüydü. PKK, meclisi Türkiyelileşmek için değil, silahlı mücadele sürdürülemediği için duraklama dönemine giren, kendi büyüme sürecini daha meşru bir zemine taşımak için istiyor.
Devamı için tıklayın >>>
-
kerem bey 10 yıl önce Şikayet Etazıcık vicdanın varsa musa anterden utan....Beğen