Orhan Miroğlu
Orhan Miroğlu
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Bu zulüm sizin, hep sizin yüzünüzden

GİRİŞ 06.09.2015 GÜNCELLEME 06.09.2015 YAZARLAR

PKK militanları, okul inşaatına gidiyorlar önce ve işçilere eşyalarını toplamalarını, çekip gitmelerini istiyorlar. İşçiler isteklerine uyuyor ve inşaat alanından ayrılıp gidiyorlar. Güvenlik güçlerine, haber vermeden tabi. Başlarının belaya girmesinden korktukları için muhtemelen, PKK’lıların gece şantiyeye geldiklerini karakola bildirmiyorlar. PKK’lılar okulu yakmak için sabahı bekliyorlar ve sabah erken saatlerde okulu yakıyorlar. Sonra da okulun yakıldığı haberi geliyor. Bunun üzerine okuldaki yangını söndürmek için üç polis komiserleriyle birlikte sabah 7 civarında yola çıkıyorlar. O sırada, PKK’lılar yola döşedikleri mayını, patlatıyorlar ve dört polis feci şekilde can veriyor.

Katliamın gerçekleştiği o gün, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’la beraber cenaze törenine katılmak için Meclis’ten ayrılıp Mardin’e gittik.

Halk meydanı doldurmuştu. Şehit polislerin aileleri, mesai arkadaşları, travma yaşayan, ayakta zor duran analar, kadınlar ve çocuklar bir aradaydılar.. Yaşasalardı, o gün mesai bitiminde evlerine gelecek, bir akşam yemeğinde sofraya eşleri ve çocuklarıyla beraber oturacak, çocuklarını sarıp sarmalayacak, öpüp koklayacaklardı. Ama olmadı. Hain bir pusuda can verdiler. Yürek yakan ağıtların, feryatların eşliğinde memleketlerine gönderildiler. Urfa, Diyarbakır, Konya ve Osmaniye’ye yollandı o tabutlar.

***

Cenaze merasiminden sonra, Mardin havaalanına bir kargo uçağı yanaştı. Askerlerin omuzlarında taşınan şehidin cenazesi o kargo uçağına konuldu. Sonra bir anne bir eş ve iki çocuk daha bindi o uçağa. Uçağın arka kısmı dipsiz bir kuyuya, ışık sızmayan bir tünele benziyordu. Tabutu yerleştirdikten sonra, uçağın alt kapağını, kapattılar. Sonra üsttekini. Derken uçağın sağ pervanesini çalıştıran motorun sesi duyuldu.. Bir kargo uçağının içinde bir tabut vardı.. O tabutun içinde gencecik bir insan cesedi. Bir kahır anıydı yaşanan. Bir hayatın bittiği andı, o an. Yeni bir acı yeni bir yas başlıyordu işte..

Uçak havalandığında aklım dört gencin arkasında bıraktığı acılı insanlarda ve cesedi kıyıya vuran üç yaşındaki Alyan Kurdi’deydi..

Alyan’ın babası, eli kanlı bir diktatörün sırf iktidarını korumak ve Kürt halkını Suriye’de yaşanan devrimden uzaklaştırmak  için kurulmasına izin verdiği Kanton’ların birinde yaşamayı istemedi.. Suriye’de kendisi ve ailesi için bir gelecek kalmadığını düşündü ve iki çocuğunu alıp yollara düştü. Türkiye’ye geldi. Türkiye onun da anavatanıydı aslında, ama gördü ki bu anavatanda da kan akıyor, bombalar, yollara döşenen mayınlar patlıyor ve her gün insanlar ölüyordu. Akrabaları Kanada’da yaşıyordu. Kanada’ya gitmek için hayal kurup durdu. Sonra bir gün o hayali gerçekleştirmek için, derme çatma bir botun içinde denize açıldı. Denizin içinde başlayan bu ölüm yolculuğu kısa sürdü. Baba Kurdi, karısını ve iki çocuğunu o ölüm yolculuğunda kaybetti.

Devamı için tıklayın >>>

YORUMLAR 2
  • abdullah 10 yıl önce Şikayet Et
    çok harika bir yazı...timsah gözyaşı dökenlerde edep, haya olmaz tabi...bunlar tam bir sahtekar..o bebeğin ölümünden hem sorumlular hem de ağlıyorlar(ağlıyor görünüyorlar).aaaah ah...biz o tipleri çok iyi biliriz..
    Cevapla
  • La havle 10 yıl önce Şikayet Et
    Sayın miroğlu bu yazdıklarınızın doğruluğuna inanmak için insan beyninin bir şekliyle sıfırlanması gerekir o zaman belki
    Cevapla