Taraftara rağmen kalabilir mi?
Lime lime dökülen bir takımı seyre koyulmadan Beşiktaşlı taraftarların Antalyaspor'un başarılı hocası Beşiktaş'ın efsane yıldızlarından olan Mehmet Özdilek'i ayakta alkışlaması, Samet Aybaba'nın isminin anons edilmesiyle birlikte hoşnutsuzluk sesleri yükselmesi bangır bangır bir mesaj gibiydi.
Başkan Fikret Orman ve yönetim her ne kadar arkasında dursa da Beşiktaş taraftarı Aybaba'yı kafasında bitirmiş görünüyor. Bu saatten sonra taraftarın bu tavrından geri adım atacağını pek tahmin etmiyorum.
Tribünler ayağa kalkmış sizi çılgınca alkışlıyorsa bu o alkışı hakettiğiniz içindir. Kalabalıklar tam tersi size tepkiliyse geride buna sebep olacak bir şey bıraktığınız içindir.
Hemen yanıbaşımdaki Malili eski futbolcu Fernand Coulibaly bile onca geçen yıllara rağmen Mehmet Özdilek'i unutmamışsa ve onun için 'harika bir futbolcuydu' diyorsa, bu alkışların sebebini sorgulamamak gerek.
Yine de alkışlardan mutluluk duyulduğu gibi karşı tavırları da olgunlukla karşılamalı...
Maça gelince;
Beşiktaş maça resmen kendini salmış, lig bitmeden tüm hesapları bitirmiş havasında başladı. İlk yarı boyunca takım resmen döküldü. Her alanda ciddi hatalar yaptı. Gözler takımda başı çekecek, top ayağına geldiğinde güven duyacak oyuncu aradı sahada... Herkesin gözünün üzerinde olduğu Fernandes Reis silik ve hırssızdı. Sanki oyuna tavırlı ve isteksiz bir hali vardı. Rakip karşısında fizik olarak düşük kaldığı gibi tüm topları ezdi. Neredeyse hiç bir topu doğru değerlendiremedi Manuel...
Aslında Fernades'e orta alanda partner seçilen isimlerdi Beşiktaş'ı bu kadar sıkıntıya sokan... Samet Hoca bunu geçte olsa farketi de Oğuzhan'ı aldı oyuna... Oğuzhan girince sıkıntı önemli ölçüde, orta alana rakip karşısında üstünlük geldi.
Samet Hoca'nın Oğuzhan ile ilgili tercihi yine sorgulanırken, sonradan oyuna dahil olan Oğuzhan bu görüşleri destekler bir performans ortaya koydu ve farkını hissettirdi. Öyle ki attığı ara paslar rakibi terletmeye yetti. Bunlardan birinde de zaten gol geldi.
Dün gece defansta Ersan'ın rakibin organize ataklarına karşı direnç göstermesi, Olcay'ın kazanmak için hırs yapması, Oğuzhan'ın girer girmez sazı eline alması tek gollü maçı kazandıran en önemli sebepler oldu.
Konuk ekip Antalyaspor'un, her ne kadar derli toplu görünse de kazanmak için çok fazla bir şey yaptığı söylenemez.
Dün gecenin en kötülerinden biri de tartışmasız maçın hakemiydi. Hakem resmen futbolcuları oynatmamak ve oyunu soğutmak için direndi. Bu kadar mı oyun kesilir! Üstelik eften püften bir sürü tartışmalı ve hatalı kararla... 'Bu sahada benim düdüğüm öter' otoritesini kurmak için için resmen maçı hiç etti. Bir de bir kaç pozisyonda tartışmasız çıkması gereken kartını soyunma odasında unutması yok mu, resmen tribünleri kendine güldürdü.
Atlanmaması gereken bir tespitim daha var;
Heyecanını ve inancını kaybetmiş, hedefsiz görünen bir Beşiktaş'ı izlemek keyif vermiyor. Zirve ile açılan puan farkı ve soğuk havaya rağmen boş kalmayan tribünler, hiç olmazsa keyifli bir futbol ortaya koyan bir Beşiktaş izlemek isterdi. Keşke bu vefalı taraftara herşeyi kafasında bitirmiş bir takım görüntü verilmeseydi. En azından Avrupa kupaları için bu heyecan hissettirilmeliydi.
Nedense takımda sanki Avrupa kupalarına katılıp katılmamak önemli bir eşik değilmiş gibi bir algı var. Bu da teknik ekibin takımı motive edememesi ile ilgili bir sorun sanırım... Avrupa'da yoksan takımdaki yıldızlarını nasıl elde tutacaksın ya da iyi futbolcuları nasıl takıma kazandıracaksın.
110 yıllık şanlı tarihiyle övünen Beşiktaş'a, her sezon başında şampiyonluk ve kupa parolasıyla çıkılan yolda hedefsiz bir görüntü çizmek yakışmaz.
Israrla yineliyorum; Bu görüntü kalan maçlarda verilmemeli... Kara Kartal'a mücadeleci ve kaliteli futboluyla övünmek de yakışır!
Osman Ateşli - Haber 7
Twitter: @oatesli