Osman Ateşli
Osman Ateşli
HABER7 YAZARI

Kanlı darbenin cüce şakşakçıları!

GİRİŞ 16.08.2013 GÜNCELLEME 16.08.2013 YAZARLAR

- Sivillere yönelik şiddet hiç bir şekilde kabul edilmez...

- Cuntacıların demokrasi dışı yollarla zorbaca el koyduğu iradelerini geri almak için hiç bir şiddet unsuruna başvurmaksızın meydanda nöbette olan sivilller katletmek dünyanın neresinde olursa olsun suçtur.

- Demokrasilere vurulacak darbelerin planlananı da uygulananı da savunulamaz.

Bu tüm dünyanın bildiği evrensel hakikatlere rağmen küresel güçler, dökülen Müslüman kanı karşısında bir kez daha üç maymunu oynadı.

Görmedik, duymadık, bilmedik...

Geçmişte bize yaşattıklarını görünce bu tepkisizliğe hiç şaşırmadık... Ne de olsa Müslüman'ın kanı ucuzdu. Ne de olsa Müslümanların kanını üç kuruşluk menfaat uğruna Batı'ya satan 'Müslüman lider'lerin de varlığı ile yoklukları birdi.

'Dilsiz şeytanlar' konuşamazdı!

Mazlumlar her zaman olduğu gibi mahzundu.

Sineye çektik.

Asıl şaşırdığımız, Gezi'deki polis şiddetinden yakınanların böyle insanlık tarihine utanç olarak geçecek tüm dünyanın canlı canlı izlediği kanlı katliamı savunabilmeleri oldu.

Aklını Gezi'ntiye çıkarmışların böyle bir utançta buluşması karşısında insanlık namına ezildik.

Sonra uçurumun kıyısından döndüğümüz için binlerce şükrettik...

Mısır'da yaşanan darbeci vahşeti gördükçe ülkemizin ne büyük badireler atlattığını kuşkusuz daha iyi anladık.

Rabbim ne büyük bir belaya karşı korumuş milletimizi... Bizim Sisi adaylarımızın yapmayı planladığı ama başaramadığı liste liste planlar geldi aklımıza;

Ayışığı, Yakamoz, Eldiven, Kafes, Sarıkız, Çarşaf, Oraj, Balyoz... 28 Şubat'ı Ergenekon'u... Moderni, postmoderni...

Mısır bize son ders gibi;

Kendi kalıplarıyla sınırladıkları sözde 'demokrasi'lerini işlerine geldiği zaman cebinden çıkaran özde darbecilerin ülkeyi ne hale sokabildiklerini görmek isteyenler Mısır'daki ibretlik bir manzaraya iyi baksınlar.

Türkiye'de onca kanlı eylemlerine rağmen 28 Şubat sonrası sadece plan aşamasında kalan arzuladıkları kanlı kargaşalı darbe ortamını bir türlü sağlayamayanların organize etmek istedikleri de bunlardan farklı değildi.

Mahkemenin darbecilerle ilgili mahkumiyetlere dayanak olarak kabul ettiği deliller bunların en açık kanıtı olarak bir bir çıkıyor karşımıza...

Fil hakika bir konuda merakımı gizleyemiyorum;

Bugün Türkiye'de halkın demokratik seçimlerle başa getirdiği iktidarı illegal yollarla yıkmaya çalışanlara verilen cezaları fazla bulanlar Mısır'da olanlarla ilgili ne düşünüyorlar acaba!?

Olanlara şahit olduktan sonra alkışladıkları, cezaevlerinden kurtulmaları için eylem üzerine eylemler yaptıkları bu darbe planlayıcılarının arkalarında durmaktan vazgeçerler mi dersiniz?

Ne mümkün...

Zihinlerine hatta genlerine kadar yerleştirdikleri geçmişin alışılagelmiş darbecilik vaziferini yapmaya devam ediyorlar. Onlar müzmin darbe destekçisi, mazlumlar ise her durumda darbe ve darbecilerin karşıtı pozisyonunda...

Daha dün sahnede rol kesmeyi kendine vazife bilmişler örnek olarak kendini yine gösterdi.

Gezi'dekilerle bugün artık Mısırlı şehitlerin ruhlarının gezindiği Rabiatül Adeviyye Meydanı'nda 2 bin kadar masumun canlı katliamını kıyaslamaya kalkışmak nasıl bir gerçeklikle bağdaşıyor acaba...

İşleri darbecileri alkışlamak olanlar hiç değişmiyor demek ki...

Mursi'yi 'diktatörleşmekle' suçlayarak alaşağı edenlerin ve onları alkışlayanların bizdeki versiyonları çok mu farklı dersiniz Allah aşkına... Onlar da siyasi iktidara 'diktatör' yalanlarıyla diklenmediler mi daha dün... Allah'ım milletimizi daha beterlerinden korusun. 

Gelin tüm çekincelerimizin sınırlarını zorlayarak bir varsayımda bulunalım;

Velev ki Türkiye'de de Mısır'daki gibi kirli ve kanlı bir darbe gerçekleşsin... Rabia Meydanı'ndan Rahmet-i Rahman'a uğurladıklarımız kadar diri olur muydu acaba tavrımız. Darbeci cunta iktidarına kollarımızı makas gibi açarak "hoop orda durun bakayım" diyerek tavır koyabilir miydik?

Bugünkü gibi demokrasiye sahip çıkmaya yemin eden milyonlar, bu illegal iktidar sahiplerine karşı ölümüne direnir miydi?

...

Bugün Mısır'da Sisi ve darbeci ordusunu haklı gören içimizdeki darbe şakşakçıları, mutluluktan dört köşe olur, darbe yaparak iktidara konan paşaların postallarını yalamak için sıraya dizilirlerdi.

Askeri vesayete karşı durmak bir erdemdir. Mısır'da meydanları dolduranlar da bu erdemlilerdir. Halkına karşı Firavun'laşanları lânetlememek için önce vicdan taşımıyor olmak lazım.

Bugün Mısır, dünyadaki tüm Müslümanlar için gerçek bir samimiyet testidir. Bu testi geçmek de her babayiğidin harcı değil, hele hele darbe şakşakçılarının hiç değildir.

Bunu analamayanlara diyebileceğimiz tek şey; "Aklınız varsa ve birazcık da vicdan taşıyorsanız durduğunuz yeri bir kez daha gözden geçirin"

Anlamak istemeyenlere ise son kez özetleyelim: Mısır'da yaşananlar bir iktidar mücadelesi değil bir halkın canı pahasına iradesine sahip çıkma mücadelesidir. O meydanda Ahmet, Mahmud, Ali, Cemal, Esma değil; bir milletin iradesi katledilmiştir.

Öyle ya kimse kimseyi demokrasilere hariçten müdahale etmenin bir hak olduğu yalanıyla aldatmasın... Hele de demokrasiden nasibini almamamış 'Gezi'ci darbeci şakşakçıları, millete akıl vermeye hiç kalkmasın.

Bugün insanlık namına farkımızı ortaya koyma günüdür:

"Firavun'a karşı olmak yetmez Musa'nın yanında olmak gerekir"

Osman Ateşli - Haber 7

osman.atesli@haber7.com

Twitter: @oatesli

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL