Çok uzun bir süre olmuştu böyle hiç nefes almaksızın kıran kırana bir mücadeleyi izlemeyeli... Nefeslerimizi tuttuk gerçek bir futbol gecesine şahit olduk. Müthiş keyifliydi. Her iki takımda iyi futbol oynamak için sahadaydı. Tempo bir an bile düşmedi. Top bir o kalede bir bu kaledeydi. İlk yarıda rakibine pozisyon vermeyen Beşiktaş, ikinci yarıda yorulan rakibi karşısında fiziki üstünlüğünü sahaya yansıtan Fenerbahçe vardı. 10 kişilik rakibi karşısında adeta ezilen Beşiktaş, sonradan oyuna dahil olan Necip atılınca yeniden dengelenen oyunla kendine gelebildi. İki devreyi değerlendirirsek takımlar dengeliydi. Bu futbol güzelliklerini yaşatan iki takımı da tebrik ediyorum.

Gücü dengeli kullanamamanın ve kontrolü elde tutamamanın sonucu nasıl etkilediğini çok net bir şekilde gördük dün gece... Ele geçirilen avantajı koruyabilmenin futbolda ne kadar önemli olduğuna şahit olduk.

Fenerbahçe'nin fiziki üstünlüğü ikinci yarı ortaya çıktı. Maçın tamamına bakınca oyun kontrolünü sarı-lacivertliler daha çok elinde tuttu. İkinci yarının hemen başından itibaren oyunun sahasına yıkılmasına göz yuman Beşiktaş, rakibe pek çok pozisyon verdi. 30 dakika ağır bir kuşatma altında çaresizdi... Kapandı, hep geride kaldı, hep geriye oynadı. Geriye bu kadar yaslanınca da kendi sahasından çıkamadı.

Defans oyuncuları, arkasına çok adam kaçırdı. Kalesinde yediği 3 gole rağmen devleşen Tolga Zengin belkide skora en çok etki eden isim oldu. Beşiktaş orta alanın önünde, Fenerbahçe forvette iyiydi.

Maçta iki kırılma anı vardı. Birincisi maçta 3-2'lik skor üstünlüğü varken Sloven Bilic'in zorunlu değişiklik sırasında yanlış tercihi... İkincisi ise hakem Cüneyt Çakır'ın Caner ile karşılıklı çekişen Necip'i oyundan atması... Mustafa Pektemek'in ceza sahası içinde eliyle topu bloke etmesi penaltıydı ama ona kadar yapılan hatalar oyunun zaten seyrini değiştirmişti.

Fenerbahçe'nin ikinci yarının hemen başından itibaren oyunu karşı yarı sahada oynamasının en büyük müsebbibi yanlış hamle yapan Sloven Bilic'ti. Atiba'yı solda oynatmakta ısrar etmeseydi rakip bu kadar kolay çıkamayacaktı. Veli'nin sakatlığı sonrasında yapacağı bir hamle belki de herşeyi değiştirebilirdi. Mevkisini yadırgadığı rakibin her tehlikeli atağında gözle görülen Atiba'yı ortaya çekip Ramon Motta'yı sola alsa rakip bu kadar rahat olmayacaktı. Hoca, tercihini sakatlıktan yeni çıkan Necip'ten yana kullandı. İlk yapılacak hamle Necip'in kırmızı kart görmesinden sonraya kalınca da iş işten geçmiş oldu. Oysa yanlış hamle yapılmamış olsa ve takım üst üste gelen Fenerbahçe ataklarına maruz kalmasaydı fizik olarak da bu kadar düşmeyecekti. Direncini kaybetmeyen takım da çok daha rahat atağa kalkabilecek ve karşı yarı sahaya geçebilecekti. O sıkıntılı yarım saat olmasaydı Beşiktaş'ın 3 puanla dönmesi içten bile değildi.

Heyecanın zirveden inmediği mücadelede her şey vardı. Kıran kırana mücadele, ardı ardına goller, kırmızı kartlar, sarı kartlar, pozisyonlar, hatalar...

Tadı damağımızda kalan futbol gecesinden son bir not daha;

Beşiktaş 2013'ün son derbi maçında oyun kontrolünü elinde tutacak gerçek bir lider oyuncunun eksikliğini bir kez daha hissetti. Büyük maçlarda büyük yıldızlar her zaman öne çıkar. Bu tez sadece Beşiktaş'ın reisi için istisna... Bütün derbilerde olduğu gibi Fernandes tek kelimeyle kayıptı.

Bakalım Kartal derbileri de çevirecek lider oyuncusunu bulabilecek mi?

Osman Ateşli - Haber 7
osman.atesli@haber7.com
@oatesli