Acı üzerinde tepinen eyyamcılar!
Kömür karası bir ateş daha düştü yüreklere... Düştüğü yeri yaktı.
Kor oldu içimizde.
Tüm vatan sathını dolaştı, milleti acıda kenetledi.
Acılar ortak oldu, acılar büyük...
Yangın yerine dönen yüreğimiz içimize sığmadı.
Soma madeninde son nefesini verenler gibi nefesimiz yetmedi bedenlerimize...
Bir kez daha acıları omuzlandık hep beraber...
Paylaştıkça azalsın diye...
Gözyaşlarımızı içli içli akıttık içimize...
Yiğitler yine içimizi acıta acıta gittiler...
Bir dolunay gecesinde...
Genzimizi yaka yaka...
Felaket bir kez daha sinsi sinsi geldi...
Uzun sessizliklerin ardından...
17 Ağustos gecesi gibi... Sessizce geldi.
Ansızın...
Koparıverdi hayattan babaları, eşleri, kardeşleri, amcaları, dayıları...
Ah keşke o babalar, gül kokulu evlatları için dönebilseydiler son vardiyalarından evlerine...
Eşler son helalleşmesi gibi sarılabilseydi son bir kez kocalarına...
'Mehmeeet' diye ağıt yakan anne, cansız bedeni madenden çıkarılan evladını bir kez daha bağrına basabilseydi özlemle...
Umutla bir gölgeyi bekleyen kardeşler, ocağın kapısında beliren yorgun ağabeylerine koşabilseydi kollarını açarak...
Maalesef olmadı.
Gözlerdeki yorgun umut ışığı da, umutlar gibi birer birer söndü.
Yerini tarifsiz acılara bırakarak...
Gözyaşlarımız kömür karası aktı.
Diller lâl...
Yeraltında son davet gelmişse katından boynumuz kıldan ince...
Babaları, eşleri, kardeşleri birer birer hiçte yabancısı olmadıkları toprağa verdik...
Sıra sıra mezarlarda...
Onlardan ayrılırken en acı vedalar kaldı bize ellerimiz bağrımızda...
Bin dövünsek ne fayda...
Bu acı bize yeter Soma!
****
Gelelim asıl namertliğe;
Elleri nasırlı yiğitler giderken şimdi eyyamcılar Soma'da...
Hainler pusuda...
Acıdan siyasi rant devşirmenin hesaplarıyla...
İntikam duygularıyla acının kıyısına sinsice sokulurlarken...
Işıkları söndürenler önce maden ocağı oldu, sonra hain pusudaki alçaklıklar...
Sokaklar yine namert tarlası... Ne ekecekler, ne biçilecek...
Acımızı bile henüz gereğince yaşayamamışken...
Ülkeyi karanlık dehlizlere sürüklemek hayali niye?
Ah bir anlayabilseydiniz en can havlinde bile "devletin emaneti kirlenmesin" diye çizmesine davranan madencinin hissiyatlarını...
"Devletin malına zarar veremezdim" sözünün anlamını...
"Temizlik imandan gelir" sözünün içe yansıyan akaidi temizliğini...
'Ben'in önüne toplumu koyabilen bencillikten arınmış adamlığı...
Fark en az içimize işleyen acılar kadar büyük...
Bunun için;
"Kara çizmelerim kirletmesin" diye davranan madenci kardeşimiz kadar sevemedik devletimizi...
Onun duygularıyla bakamadık el üstünde taşıdığımız emanetlere...
Onun inançları kadar duru kalmadı inançlarımız...
Onun gibi tevekkül edemedik Yaradan'a...
Geride kalanlarımızı onun gözünce özleyemedik...
Devlet eli üzerimize konduğunda Anadolu gibi asil duramadık.
Plaza çocuklarının literatüründe yer bulamayacak kadar başı dik olamadık.
Ya da ceplerini dolduran dış beslemelerin gazına gelen 'çapulcu'nun anlayamayacağı kadar mağrur...
****
Peki 'buradan bir Gezi çıkar mı' derseniz,
Onu eyyamcılık için ilk yardım ekiplerinden önce Soma'ya koşan sol örgütlere ve hazır kıta bekleyen sözde duayen gazetecilere sormak lazım.
Her şeyi bu acının üzerinde daha sıkı tepinme performansları belirleyecek...
Vicdanlarını kenara atıp siyasi hesaplarla vandallaşanlar da olduğu sürece...
Ha gayret, devirecekler bir kez daha insanlıklarını...
Merakla bekliyoruz...
Söyleyen ne güzel söylemiş: "Burjuva işçinin dirisini, sosyalist anlayış ölüsünü sömürür."
Soma'da da bu alçaklık aynı hiyerarşi ile yürüyor.
Kömür karasını katıksız son lokması yapanlara selam olsun.
osman.atesli@haber7.com
@oatesli
-
cengiz sağcan 10 yıl önce Şikayet Etcenolg. Bence bu kadrolu provakatör ajanlara Devlet çok yumuşak davranıyor.Gözaltına alınanlar mahkemelerce serbest bırakılıyor.Bunların ağababalarına ulaşılamıyor.Bize Amerikada Avrupada olduğu gibi sert Polis gerekli...Beğen