'Hayır' referandumda Hayır demekten ibaret değil!
O kâbus gecesinden sonra vatan, millet ve ümmet derdi olanların bir olmamız gerektiğini daha bi anladık.
Allah bazılarımıza tarihe geçme şerefini bahşederken, bazıları da tarihi ihanet görevini yüklendi.
Ülkemizde ve çevremizde son on-on beş yılda yaşananlar malum.
Ardı arkası kesilmeyen badirelerin finali olan 15 Temmuz kutsal birlikteliğe bizi mecbur etti. Kurtuluşun vatan, millet ve ümmet birlikteliğinde olduğunu daha çok kişi biliyor çok şükür.
Bu ülke insanlarının bir ve beraber olabilmesi için çok önemli bir eşiğin tam dibindeyiz.
“Devlet millet” dendiğinde bile yüzü mosmor kesilen hele “ümmet” dendiğinde tüyleri diken diken kabaranların anlamasını beklemiyoruz bunları…
Milletin hayrına olan her şeye “Hayır” diyen ekran fitnecisi gazetecinin, akademisyenin de harcı değil.
Türlü yalanlarla zihin bulandırmaya çalışan siyaset kaşarlarının ezberleri de yetmez…
İsteyen Son Kale’yi yıkmak isteyen küresel şeytanların borazanlığını yapmaya devam edebilir.
Millet, küresel kaos çeteleri ile şer ittifakı kurup Türkiye’yi kıyamete sürükleme emelinde olanları iyi biliyor.
Onun için birilerinin küçümsemeye doyamadığı bu büyük millet, tüm tuzakları birer birer boşa çıkarıyor ve çıkaracak.
Cumhurbaşkanlığı sistemi için elbirliği yapmak da bunun çok önemli bir eşiği olacak.
Karanlık planı çözmek zor değil
İlk aklımıza gelecek üç beş sorunun cevabı bile yetiyor anlayana;
Niye hiçbir zaman bizi bize bırakmıyorlar?
Gündemimiz niye hep sınırlarımızın dışından birileri belirlemeye kalkışıyor?
Bu topraklarda fitne kimler eliyle kol geziyor?
Enerjimizi boşa harcayacak korku, kaos ve çatışma ortamında kimlerin parmağı var?
İçimizdeki hainler, kursağında kimlerin lokmasını taşıyor?
Girdiği her seçimden zaferle çıkan ve Milletin Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın başarılarını kimler hazmedemiyor?
Milletin iktidara getirdiği Ak Parti Batı’yı niye bu kadar çok rahatsız ediyor?
Şimdi, MHP'ye niye saldırıyorlar?
….
Soruları çoğaltabiliriz.
Zannetmeyin ki “Hayır” sadece bir referandumda Hayır demekten ibaret.
Bir grup var ki, kutsal saydığımız tüm değerler Hayır dedikleri.
Onun için boşuna "dışlandık" deyip yakınmasınlar. Buna hakları yok;
Bu zihniyetin anti milli duruşunu 1961’de gördük.
12 Eylül 1980’de,
28 Şubat sürecinde,
367 garabetinde,
Ve en son 15 Temmuz hain darbe girişiminde…
Darbecilerle saf tutup milletin arkasında durduğu her isme darbe yapmayı, parmak sallamayı görev edinenleri iyi tanıyoruz ve yaptıklarını unutmayacağız.
Ne düşünceleri değişir, ne amaçları…
Ama 15 Temmuz’un bile senaryo olduğuna inananla hangi müştereklerde birleşebilirsin ki?!
Yerli ve milli duruşun karşısına diktikleri ideolojilerin mahkumu olanlar elbette milli seferberlikten nasiplenemez.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Keşke bu sisteme darbelere ve teşebbüslerine vesayet güçlerinin tahakkümüne maruz kalmadan geçmiş olsaydık” hayıflanmasını o günlerin mağdurları çok iyi anlayabiliyor.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Cumhurbaşkanlığı sistemi için yol açması, Ak Parti ile birlikte hareket etmesi bunun için çok önemliydi.
Devlet Bahçeli’nin son grup konuşmasındaki “Doğu Perinçek ve 'hayırcı' yoldaşlarıyla Recep Tayyip Erdoğan arasında bir tercih hakkımız olursa, kesinlikle ve istisnasız Sayın Erdoğan'ı tercih edeceğimizi herkes bilmeli ve kafasına sokmalıdır.” sözü de bu milli duruşun bir eksiksiz terennümü..
Sayın Devlet Bahçeli’nin Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Evet - Hayır farkı da burada;
15 Temmuz hain kalkışmasının ne anlama geldiğini idrak etmiş olmak,
15 Temmuz gecesi yaşananların asrın en büyük ihaneti olduğunu anlayabilmek,
15 Temmuz'da ikinci Sevr’in dayatıldığını fark edebilmek,
İşgalin eşiğinden döndüğümüzü görebilmiş olmak,
Milletin gözünü kırpmadan tankların üzerine yürümelerinin sadece görünen hainleri durdurmuş olmadığını anlamak,
Arka planda daha bin bir tuzaklar kurmaya hazırlananların tüm hesaplarını altüst ettiğini görebilmek,
Düşüncemiz fikrimiz ne olursa olsun bu ülkeyi bu milleti amasız fakatsız sevenler şunu çok iyi idrak ediyor;
Bizim bir ve beraber olmamızı asla istemiyorlar,
Bizim bir ve beraber olmamız onların tüm hayallerini yıkıyor,
Bugün güçlü bir lider etrafında kenetleniyor olmak yüz yıldır başarmamızı istemedikleri şey.
Cumhurbaşkanlığı sistemini seçmişiz onlara ne değil mi?
Öyle değil..
Bu ülkenin ve milletin kendi kendini yönetmesini ASLA istemiyorlar,
Her kafadan ayrı ses çıksın, birbirimize hep ters düşelim istedikleri,
Her bir rengimizi ayrıştırarak, farklılıklarımızı kaşıdıkça kaşıyarak
Asla unutmayın!
Sadece bir amaçları var;
Rengimiz, partimiz, hislerimiz farklı olsa da,
Aynı derdi sinesinde yük olarak taşıyanların bir olmalarını engellemek.
Her şeyleri ayan beyan ortada...
Ne zaman bir ve beraber oluyoruz öfkelerinden gözleri dönüyor, kuduruyorlar.
içlerinden geçirdikleri de dışlarına vurdukları da aynen şu;
"Nasıl bir olabilirler, nasıl birlikte hareket edebilirler!
Yıllardır aralarındaki farklılıkları o kadar uçuruma çevirmişken,
Bin bir fitneyle koca milleti karşı karşıya getirmişken,
Ayrı düşürüp, diz çöktürmüşken,
Nasıl ayağa kalkarlar" değil mi?
Hem de öyle kalkıyoruz ki,
Millet yeniden tarih yazmak için geliyor sıkı durun.
Boşverin gerisini, bu ülkeyi ve bu milleti sevmek ve sahip çıkmaktı aslolan.
Devletimizin ve üzerinde yaşadığımız bu toprakların bekasıydı.
Şükür bu kutlu yüke talip olanlar çıktı.
Hariçten gazel okuyanların harcı değil bu ruhu anlamak.
Anlayabilselerdi 15 Temmuz gecesinde anlayabilirlerdi.
Hainler çılgına dönüp kudursalar da; millet için, devletin bekası için cevap belli, sonuç net.
Vatan, millet ve ümmet düşmanları her zaman olduğu gibi referandumda da yine kaybedecekler inşaallah!
osman.atesli@haber7.com
Twitter: @oatesli