Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ak Parti’ye dönüş süreci ile zaman ayarlı, kasıtlı bir tartışmanın fitili ateşlendi. Evveliyatına gitmeye gerek yok.

Birileri fitne kazanını kaynatmak için ateşi körüklemeye girişti.

Farketmemek elde değil. İnanılmaz bir telaşları var.

Açık bir mevzi kapma telaşı olduğu her haliyle ortada...

Sosyal medyanın satılık-kiralık trollerinin de işaret fişeği ile bir yaygaradır sormayın.

Dava tasası olmayanların işi dedikodu ve fitne üretmektir.

Fitnebazlar tam gaz işe koyuldular.  Ona iftira, buna hakaret. Çıngar, boş lakırtı…

Üç beş sosyal medya çapsızı, akıllarınca kaptan köşküne çıkacak Erdoğan’a kılavuz çizmeye kalkıştı, rota verdi.

Ne hadlerineyse…  Ölçüsüzlükte sınır tanımadılar!

Çirkinliğin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı rahatsız ettiği açık.

Önce bir uyarı geçmişti, dün katıldığı İstanbul Gençlik Festivali’nde de hadsizlere son kez hatırlatmasını yaptı:

“Benim adıma Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü konuşur. Dolayısıyla başka kimse benim adıma söz sahibi değildir, konuşamaz. Kim konuşuyorsa, onlar fitne üretiyordur”

Bakalım anlayacaklar mı, susacaklar mı?

Sanmıyorum… Bir süre kafayı gömecekler, başka bir delikten tekrar çıkacaklar.

Karakterleri bu. Omurgasızlar!

Erdoğan’ın partiye döndüğü gün bir hatırlatması dikkatimi çekmişti:

“Ak Parti, asırlar öncesinden başlamış kutlu bir yürüyüşün, kutlu bir davanın mirasını omuzlarında taşıyan bir partidir.”

Yani;

Ak Parti sadece bir parti değildir. Kutlu bir davanın son temsilcisidir.

Partidekilerin hatta partiye gönül verenlerin bunu iyi idrak etmeleri gerekiyor.

Özellikle dava erliğine talip olanların ve o sıfatla ortalıkta dolaşanların kulağına küpe olmalı bu hakikat.

Neylersin ki ağacın kurdu içinde oluyor.

Özellikle kongre sonrası işleyeceği dillendirilen bir süreç var.

Bu sebeple, fitnecilerin çomaklamaya çalıştığı süreci doğru anlamakta fayda var;

Ak Parti baştan ayağı bir check-upa* girecek ve önemli bir sağlık taramasından geçecek.

Bu büyük bir sağlık problemi olduğu anlamına gelmiyor elbette.

Dediğimiz gibi sadece bir sağlık taraması...

Vücudun aksayan organları var mı bakılacak.

Eksik yapılan, hatalı giden ne varsa derinlemesine araştırılacak.

Varsa bir arız durum siyasetin ordinaryüs profesörü doktor olarak teşhis ve tedaviyi başlatacak.

15 yıllık doludizgin iktidar olan bünyede elbette biraz yorgunluk, ufaktan da olsa maraz hali var.

Erdoğan’ın 979 gün sonra kurucusu olduğu partisine, yuvasına, sevdasına dönmüş olma sebeplerinden biri de bu zaten.

Sayın Cumhurbaşkanının “böyle gelmiş, böyle gider diyemeyiz. Böyle gelmiş böyle gitmez” demesi de ondan.

Türkiye’yi geleceğe taşıyacak olan bünyenin kutlu yürüyüş için her yönüyle sağlıklı kalması elzem…

Kabine, Meclis, teşkilat, yerel yönetimler hatta bürokrasi…

Ak Parti’nin yeniden kıyamı için tepeden tırnağa bir tarama başlıyor.

Yek vücud olarak çok daha güçlü, çok daha kararlı şekilde geleceğe yürümek için.

Bunun içinde pek ala atılan önemli adımlar olacak;

Erdoğan’ın resmen partinin başına geçeceği 21 Mayıs tarihi önemli.

Tarama mı, akort ayarı mı dersiniz, revizyon mu, format mı? Size kalmış.

“Mikroba merhamet, hastaya merhametsizliğe varır” der Üstad Necip Fazıl Kısakürek.

Bünyeye sızmış mikroplar varsa elbette temizlenecek.

Bir defa ağacın kurdu olup bünyeyi kemirmeye başlayanlar baştan gidecek.

Meselenin “bir dava meselesi” olduğunu idrak edememişler kızağa alınacak.

İkbal hırsıyla gözü dönmüş sınır tanımayanlara elbet sınır çekilecek.

Milletle kucaklaşmanın önemini idrak edememiş tepeden bakmacı anlayış silinmek zorunda kalacak.

Samimiyet testinden geçemeyenler birer birer dökülecek.

Trenden inip yol arkadaşlığını pazara kadar tercih edenlere de anladıkları dilden ‘bye, bye’ denilecek.

Öyle anlaşılıyor ki geçmişte dökülenler gibi sadece acıyla anımsanacaklar.

Bazıları, “acaba niye artık ben yokum” diye kendini sorgulamaya koyulacak. Bazıları ise hiç 'tın'mayacak.

Gidenlerin yerine ‘devler gibi eserler vermek için karınca misali çalışacak’ yeni kadrolar gelecek.

Mukaddes emanete hamal gerek. İkbal avcısı değil.

Bayrak değişimleri olacak.

Değişim rüzgarları esecek.

Taze kan, taze kuvvetler gelecek.

Reis, yeniden milletle büyük kucaklaşma diyor.

 Yine gönüllere kapılar açılmalı diyor.

İlk günkü aşkla, Ak Parti yeni dönem diyor.

Tüm bunları söylerken;

“Cevizin kabuğunu kırıp özüne inemeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder” demiş İmamı Gazali Hazretleri…

Onun için Ak Parti’yi bilmeden kelle uçurup ahkâm kesip duranlara fazla kulak asmıyoruz.

Özü cevizdir. Hem de çetin cevizdir.

Kimse mevcut yapının tamamını da ‘koruk’ zannetmesin.

16 Nisan referandumuyla beraber girdiği 12 seçimi de kazanmış bir yapıdan bahsediyoruz.

12-0’lık tartışmasız zafer serisinden…

Eleştirirken biraz insaf...

***

Türkiye için yeni yönetim sistemi ile müthiş bir atılım dönemi başlıyor.

Görünen o ki; Türkiye’nin yeni dönemi aynı zamanda Ak Parti’nin de yeni dönemi olacak.

Türkiye de, Ak Parti de yeni ufuklara açılıyor.

Hindistan, Rusya, Çin, ABD ve Avrupa ülkeleri…

Doludizgin bir diplomasi trafiğinin tam ortasındayız. Türkiye’nin yeni diplomasi atağının ilk gelişmeleri hızla akıyor.

Kartlar yeniden karılıyor. Önemli işaretler geliyor.

Yarınlar büyük ‘sürpriz’lere gebe olabilir.

Faydasız polemiklerle yaya kalmayın.

*Sağlık sorunu olmayan bünyeler için, olası hastalıklarını erken dönemde tespit edilmesini ve önlem alınmasını amaçlayan; yaş, genetik yapı ve çevresel faktörler dikkate alınarak yapılan sağlık taraması check up olarak tanımlanıyor.

Osman Ateşli - Haber7

osman.atesli@haber7.com

twitter: @oatesli