Ders almak için Barzani yeter!
Bazı dersler musibet başa gelmeden alınmıyor maalesef… Bin nasihat etseniz de fayda vermiyor. Okkalı bir musibet gelince kafaya dank ediyor ama iş işten de geçmiş oluyor.
Iraklı Kürtleri saçma sapan bir bağımsızlık hayalinin peşinden sürükleyen Mesud Barzani’nin düşmüş olduğu durum da bundan farklı değil.
Türkiye’nin iyi niyetle yaptığı sayısız uyarılara ve çağrılara kulak tıkamanın bedelini ödüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “elindekilerden de olursun” ikazının gerçekliğiyle yüzleşiyor. "Otur oturduğun yerde, para pulun var, petrolün var, rahat dur" dendiğinde oturacaktı. Oturmadı.
Sonuç ortada. Tam bir hüsran.
Şimdi mırnav kedi gibi kıvranıyor. Pişmanlık manevraları başladı ama olan olduktan sonra eyvah para etmiyor.
Türkiye’nin dostluğunun ne kadar kıymetli olduğunun anlaşılması açısından ibretlik bir örnek.
Türkiye tarafından yıllarca korunup kollanmış, himaye edilmiş olmanın karşılığı bu olmamalıydı. Bilemedi.
Bu saatten sonra sorulabilecek bir soru var:
Kuzey Irak Kürtleri ve Mesud Barzani bu büyük yanlışa nasıl sürüklendi?
Küresel oyun kurucu güçler, bazı toplumların ihtiraslarını kendi hain emellerine ulaşabilmek için çok iyi kullanıyor. Üzülerek kabul etmek durumundayız ki bu durum Kürt halkı için de böyle.
Onun için de her seferinde ayrılıkçı hayallerinin zehirlediği tatlı rüyalardan acı gerçeklere uyanmak durumunda kalıyorlar.
Geçmişten bugüne pek çok Batılı devlet özellikle terör örgütü PKK ve yandaşları üzerinden bu tuzağı kurdular.
Avlarını dipsiz bir kuyuya sürükledikten sonra da kör, sağır, dilsiz oldular.
Kuzey Iraklı Kürtlerin de körü körüne bir bağımsızlık sevdasının peşinden ateş çemberinin ortasına sürüklenip tam orada yapayalnız bırakılışları da bundan farksız.
Siyonist İsrail, uçurumun kenarına kadar sırtını sıvazlaya sıvazlaya getirdi Barzani’yi…
Bazı batılı devletler ve okyanus ötesi de verdi gazı, olanlar oldu.
‘Atla’ dediler ‘özgürlüğe uçacaksın’.
Çocukluk hülyalarına dalan Mesud Barzani de atladı.
Ve acı tablo;
3 yılda kazandığı tartışmalı toprakları 48 saat gibi kısa bir sürede kaybetti.
Kerkük, Sincar, Musul, Mahmur, Celavla, Hanekin, Süleymaniye…
Zenginlik saydığı en değerli petrol alanları artık elinde değil.
Şimdi kalesi gibi gördüğü Erbil'in durumunu bırakın, kendi geleceği tartışılır hale geldi.
Tutuklanıp yargılanacağı, hatta babası Mustafa Barzani gibi ülkesinden kaçmak durumunda kalacağı konuşuluyor.
Kendisine yakın Kürt gruplar bile yüzüne bakmıyor.
Müttefik sandıkları da teker teker Mesud Barzani’yi terk ediyor.
Yangını çıkardılar paçaları tutuşmadan teker teker sıvışıyorlar.
Kimisi “Irak’ta tarafsızlığı koruma”yı bahane edip gidiyor, kimisi “bu iş Irak’ın kendi iç meselesi” diyor.
Bugüne kadar “Irak’ın toprak bütünlüğünden bana ne” diyenler şimdilerde sözde bunu dert edinmiş görünüyor.
“Asker vereceğiz. Sen aslansın, kaplansın Barzani” diyen küresel güçler usulca köşelerine çekiliveriyor.
Kimi ilk günden kapıları kapattı. Kimi kabile reisliğinden öteye gidemeyen Mesud Barzani’nin adını bile unuttu.
Uzun bir süre de hatırlamayacaklar.
Her şey unutulduktan son Barzani gibi bir 'ahmak' bir oyuncağa yeniden ihtiyaçları olursa ancak o zaman...
Kürt halkını küresel aktörlerin bölgesel oyuncağı yapmak kadar büyük bir siyasi körlük olamazdı.
Mesud Barzani, Kürt halkını felakete sürükleyecek bu adımı attı. Şimdi cezasını çekiyor.
1930’lu yıllardan beri Irak’ın kuzeyinde bazen İngilizlere, kimi zaman Ruslara ve İranlılara, bugün Amerika ve İsrail’e güvenerek çıkılan bağımsızlık yolunun bir yere varmayacağı bir kez daha acı bir tecrübeyle anlaşıldı. Barzani’yi kendi kendine daralttığı sınırlarda ihtiraslarıyla boğdular.
Ve bundan tek kârlı çıkanlar; Kürtlerin bağımsız devlet hayallerini ve hırslarını kullanarak Ortadoğu bölgesini bir kez daha karıştırmak isteyenler oldu.
Türkiye’nin, Irak’ın, İran’ın yüzüne kapıyı kapattığı "Mesud Barzani’de alınacak ne büyük dersler var" diyoruz. Bunu derken de tüm Müslüman coğrafyası için bu dersin geçerli olduğunu da hatırlamakta fayda var.
Halkını köleleştirmeden engin bir özgürlüğe ulaşmanın en hakikatli yolu belli: Müslüman olduğumuzu hatırlamak.
Dün vefatının 14’üncü yılında rahmetle ve özlemle andığımız Bilge Müslüman lider Aliya’dan hissemizi alalım o zaman. Kendisine 'bağımsız' sınırlar çizdiğini düşünen ancak ayaklarına pranga vurmaktan öteye gidemeyen Barzani’ye seslenmiş sanki:
“Kabile ve ulusun dar sınırlarından kurtulmak için kendinizi Müslüman olarak düşünmeye başlayın!”
Twitter: @oatesli
-
sedat gülmez 7 yıl önce Şikayet Etçok güzelll...Beğen Toplam 4 beğeni