Peygamberi hutbeden indiren iki çocuk!
İsterim ki eğitimlerinin bir parçası olan din eğitimini en doğal haliyle öğrensinler örnekleriyle görsünler.
Miraç kandili coşkusunun yaşandığı dün gece de ailecek 4 buçuk ve 6 yaşlarındaki oğullarımla caminin yolu tuttuk. Akşam namazı kılındı, Kur'an, mevlit, dua derken yatsı namazına kadar program devam etti. Programın büyük bir bölümünde çocuklar da bizlere eşlik ederken mutlu oldukları her hallerinden belliydi. Tabi zaman zaman çocukluk hallerini gösterdikleri zamanlar da olmadı değil... Bazen usulünce uyardık bazen hoşgördük.
Yatsı namazının farzı tamamlanmıştı ki camideki uhrevi huzur ortamı yersiz bir müdahale ile son buldu. Hemen ön safımızdaki iki ihtiyar selam verir vermez arkalarına dönüp "Yeter artık. Al götür kardeşim bunları dışarı namazımızı bozduruyorsun" demez mi... Namaz arası olunca tabi çaresiz çocukları, büyüklerinin bir ibadethanedeki hoşgörüsüz tavrını görmemesi için hemen oradan uzaklaştırdım. Ne de olsa tepkiyi gören çocuklar ileri de bir daha caminin sokağından bile geçmeme gibi bir riskle karşı karşıya kalabilirlerdi.
Yine de Kandil gecesini ihya etmek için gittiğimiz camide 50’sini aşmış iki ihtiyar tarafından iki çocuğumla kapı önüne gönderilmeye tepkisiz kalamadım. Çıkışta konuyu camideki görevlilere aktarırken çocuklara müdahale edenlerin de duyacağı şekilde tepkimi sertçe dile getirdim:
"Ne söyleyim ben size amcalarım yaşınızı başınızı almışsınız. Evet çocuklara o müdahaleyi yapana kadar namazdaydınız. O müdahale ile cami ile namazla işiniz bitti. Secdeyi 50'den sonra bulduğunuz her halinizden belliyken bari bu yeni yetişen fidanlara hoyrat olmayın... Bari yeni yetişen yavrucuklara merhamet edin.
Miraç’ta namazı getiren Peygamberimizden çocuklarla ilgili onlarca örnek anlatılırken hiç birini duymadınız mı? Belki cumadan cumaya uğradığınız camide hoca hutbede Peygamberin namaz kıldırdığı mescidinde hoplayıp zıplayıp, güreş tutan, Hz. Peygamberin sırtına çıkan Hasan ile Hüseyin'i anlatırken siz hangi sütuna sırtınızı dayayıp sayıklamaktaydınız?"
Bu konuda gerçekten acımasız ve hassasım... Camilerdeki yaş ortalaması her şeyi fazlasıyla gözler önüne seriyor. Çünkü babalar çocuklarını ellerinden tutup camiye götürmedi. Ya da orada yapacakları küçük masum yaramazlıklara verilecek tepkilerden çekindi götüremedi. Bence ihtiyarların cami saflarını doldurmasından ziyade çocukların camiye alışması, genç neslin omuz omuza saf tutması önemli...
Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez'in bu konuyu çok çok önemsediğini biliyoruz. Camilerdeki din görevlilerinin de çocukları gördüğü zaman yüzü sevinç ve neşe kaplayan Peygamberimizin çocuklara camide nasıl davrandığını cemaate iyi anlatmaları gerekiyor vesselam…
Buna küçücük bir katkım olacaksa işte Peygamberimizin iki torununun şahsında çocuklara gösterdiği sevgi ve şefkat örneklerinin bazıları... Bakın bakalım 'İnsanların En Merhametlisi'nin namazı bozulmuş mu? Bakın da ders alın amcalar:
"Bir gün Peygamberimiz minberde hutbe okurken Hasan ve Hüseyin’in düşe kalka mescide girdiklerini görür. Konuşmasını yarıda keserek aşağı iner, onları tutar, bağrına basar.
"Cenab-ı Hak, ‘Mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer imtihan vesilesidir’ buyururken ne kadar doğru söylemiştir. Onları görünce dayanamadım" dedikten sonra konuşmasına devam etti.
Hz. Enes de kendi gördüklerini şöyle dile getiriyor:
"Peygamberimizi hutbe okurken gördüm, Hasan dizinin üstündeydi. Ne söyleyecekse halka söylüyor, sonra eğilip çocuğu öpüyor ve 'Ben bunu seviyorum' diyordu."
Ebû Said anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz secdede iken torunu Hasan geldi, sırtına çıktı. Peygamber Efendimiz de onun elinden tuttu ve ayağa kalktı. Tekrar rükûa varıncaya kadar onu sırtında tuttu. Rükûdan kalktıktan sonra bıraktı ve çocuk gitti."
Hz. Zübeyir anlatıyor:
"Bir gün gözümle gördüm. Peygamber Efendimiz secdede iken Hasan geldi, sırtına bindi. Çocuk kendiliğinden ininceye kadar Peygamber Efendimiz de onu indirmedi. Peygamber Efendimiz namazda iken bacaklarını açar, Hasan da bir taraftan girer, öbür taraftan çıkardı."
Abdullah bin Mes’ud anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz namaz kılarken secdeye varınca Hasan ve Hüseyin geldiler, sırtına bindiler. Oradakiler karışmak isteyince, Peygamber Efendimiz onlara karışmamaları için işaret etti. Namaz bittikten sonra da kucağına aldı ve şöyle buyurdu:
"Kim beni seviyorsa, bunların ikisini de sevsin."
Enes bin Mâlik anlatıyor:
"Bir defasında Peygamber Efendimiz secdede iken Hasan ve Hüseyin geldiler, sırtına çıktılar. İninceye kadar Peygamberimiz secdeyi uzattı.
"Oradakiler sordu:
"Yâ Resulallah, secdeyi uzatmış olmadınız mı?"
"Peygamber Efendimiz buyurdular ki:
"Oğlum sırtıma çıkınca acele etmekten çekindim."
Sahabiden Katâde anlatıyor:
"Bir defasında Peygamberimiz, kızı Zeynep'ten olan torunu Amame kucağında olduğu halde yanımıza geldi. O şekilde namaza durdu. Rükûa varırken çocuğu yere bırakıyor, kalktığı zaman da kaldırıyordu."
Bu hususta bir başka Sahabî de şöyle anlatıyor:
"Hz. Hasan ve Hüseyin sırtında olduğu halde Peygamber Efendimiz camiye geldi. Öne geçti, çocuğu sağ yanına bıraktı. Namaza durdu. Peygamberimiz secdeye vardı. Secdeyi o kadar uzattı ki, cemaat arasından başımı kaldırdım, baktım. Bir de ne göreyim? Peygamberimiz secdede, çocuk sırtına çıkmış duruyor. Tekrar döndüm, başımı secdeye koydum. Namaz bitince halk sordu:
"Yâ Resulallah, bu namazda öyle uzun bir secde yaptınız ki, şimdiye kadar sizden böyle bir şey görmedik. Bu şekilde hareket etmeniz mi emredildi, yoksa bir vahiy mi aldınız?"
"Hayır, bunların hiçbiri olmadı. Ancak oğlum sırtıma çıkmıştı, kendiliğinden ininceye kadar acele ettirmeyi uygun görmedim."
Öyle ki, bazen ağlayan bir çocuk sesi duysa namazını bile kısaltır, annenin çocukla meşgul olmasına imkân verirdi.
Peygamberimiz Mescitte namaz kıldırırken cemaatte çocuklu anneler de bulunurdu.
Sahabîlerin bu husustaki anlatımı şöyle:
"Resulullah bize sabah namazını kıldırmıştı. Namazda iki kısa sûre okudu. Namaz bitince Ebû Said el-Hudrî sordu:
"Yâ Resulallah bugün daha önce yapmadığınız bir şekilde namazı kısa kıldırdınız..."
Peygamberimiz şöyle açıkladı:
"Geride kadınlar safındaki çocuk sesini duymadın mı? Annesinin onunla ilgilenmesini temin edeyim dedim."
Twitter: @oatesli
-
Ayse Demir 12 yıl önce Şikayet Etpeygamberimizin cocuklara davranislarindan bahsederken,. hz. fatima'nin cocuklarini nasil terbiye ettigini bilmek de enteresan olurdu. o yaslarda üc cocugu caminin en kalabalik oldugu bir aksamda okadar uzun süreligine camiye götürmek biraz abartili olmus bence. amcalarin üstüne düsen en azindan sabredip tepki göstermeyip sevaplari götürmek olabilirdi tabi ama anne babanin üstüne düsen de cocugunun cevresine rahatsizlik vermemesine caba göstermektir.Beğen Toplam 6 beğeni
-
Haluk 12 yıl önce Şikayet Etiğneyi batırmak!. sayın ateşli,allah kabul etsin. çocuklarınızı câmiye götürmekle çok iyi etmişsiniz bunu tekrarlamaya gerek yok. keşke söylenenlere aldırmayıp câmiden çıkmasaydınız. programın çocuklar için uzun sürmesinden kaynaklı olarak çocuklar dayanamadı ve normal olarak çocukluklarını yaptılar, amcalarımızda haklı olarak! tepkilerini koymuşlar, ama sizi câmiden kovacaklarına çocuklara olumlu yaklaşsalardı onları oynatsalardı daha değişik bir ortam olacağına inanıyorum, bilmiyorum buna sizmi müsaade etmediniz? çocuklarda câmi için pek küçük duruyorlar evde neyse mecburen katlanıyoruz ama câmide herkes olgun değil işte..!Beğen Toplam 3 beğeni
-
Mahmut Atmaca 12 yıl önce Şikayet Etfarkınız yok. yorumları okuyunca üzüldüm. sizinde camide çocuğu uyaranlardan farkınız yok. bu çocuk, enerji dolu, hayat dolu. bir çocuğu o yaşlarda yetişkin gibi disipline edemezsiniz. eğer bunu yaparsanız çocukluğunu kaybedersiniz. geçen gün ben de mecburiyetten cuma namazına dört yaşındaki kızımla gittim. kızım gayet sakindi. daha önceleri de camileri götürmüştüm. oturdu tespihlerle oynadı, arada da bana soru soruyordu. önümüzde duran müslümanlardan biri arkasına dönüp kızıma sert bir şekilde susmasını söyledi. o sırada kızımın yüzünü görmeliydiniz. nerdeyse ağlayacaktı. peygamberin sünnetini yaşamak demek onun gibi onun gibi yaşamaya çalışmaktır. peygamber çocuklara nasıl davranmış bir araştırmak gerek. yazarında söylediği gibi bu durum camiilerde özellikle üzerinde dura dura anlatıllması gereken bir konudur.Beğen Toplam 14 beğeni
-
rmn 12 yıl önce Şikayet Etdogru. cok gerekli ve dogru bir yazi yazmissin maalesef cocuklara karsi sabirli olamiyoruz, onlarin bu kucuk haraketlerden dolayi islamdan soguyabilecegini hesaba dahi katmiyoruz,Beğen Toplam 9 beğeni
-
mehmet özgün 12 yıl önce Şikayet Etyorumlara bak!. anlaşılıyorki biz islamı hiç okumamışız aklımıza geleni söylüyoruz ve bu konuda karşımızdakini suçluyoruz. allah cc kuranı kerimde ( siz muhammede tabi olmadıkça asla iman etmiş olmazsınız) diyor tabi olmak ne demek bilen varmı yok yok (ben hz. muhamede iman ettim onun ümmetindenim) demek değil onun yaptıklarını yapmak söylediklerini söylemek her hareketini kendimize örnek olarak görüp hayatımızda tadbik etmektir. budur tabi olmak yani o peygamberdi onlar sahabeydi onlar torundu onlar oluyorda biz olamıyormuşuz işte bu imanın zayıflığından geliyor yoksa onların heps ( hz.muhammed) dahil olmak üzere hepsibirer beşerdir onlara farz olan bizede farzdır onların yaptıklarını hayatımızda tatbik etmediğimiz müddetçe tam iman etmiş sayılmayız.Beğen Toplam 10 beğeni