Ciddiyetini kaybeden kaybetmeye mahkum!
Bu yaşadığımız hayatta böyle olduğu gibi futbol için de böyle... Önceki gün PTT 1. Lig ekibi 1461 Trabzon'a evinde 2-1 mağlup olarak Türkiye Kupası'na veda eden Galatasaray için bu durum ne ise Antalya'ya aynı skorla boyun eğerek kupa dışına itilen Beşiktaş için de aynı...
Henüz 25 dakika bile dolmadan Antalyaspor karşısında 2-0 geriye düşen son haftaların formda takımı Beşiktaş'ın durumu da, evinde 1461 Trabzon karşısında 70'inci dakikada 2-0 mağlup durumda olan Galatasaray'ın durumunun da bir farkı yok... Her iki takım adına yaşanan 'facia'da da tabelaya yansıyan skor, oyuncuların da hocaların da işi daha başında yeterince ciddiye almadığının birer göstergesiydi.
Büyüklüğüne yakışır bir gücü sahaya yansıtamadığınız veya bu yönde bir oyun ortaya koymadığınız zaman acınacak durumlara düşüyorsunuz. Güçlüyseniz o gücün gereğini yerine getirmek durumundasınız.
Maalesef taraftar kitlesi yönünden büyük dediğimiz takımlarımız 'nasıl olsa bir şekilde kazanırım' mantığıyla rakibi küçümseyerek ya da sahaya yedek ağırlıklı kadroyla çıktıkları zaman rakipleri karşısında küçülüyor ve küçük duruma düşüyorlar. Geçmişten bugüne, dünyanın istisnasız her yerinde bu ilahi adalet kuralı hiç değişmiyor.
Bence dört büyüklerin taraftarın bağlılığının hatırına hiç bir maça ne bu mantıkla ne de yedek kadroyla çıkıp küçük bir takım tarafından elenme lüksüne sahip değil. O kadar umut ve beklentiyi boşa çıkarmak hiç kimsenin hakkı olamaz. En azından bu çapta bir tecrübeye sahip hocalar bu hatalara düşmemeli... Güçlü bir rakibe elenirsin bu anlayışla karşılanabilir. Ya da çok iyi oynarsın bir yanlışlığa kurban gidersin. Bu da anlayışla karşılanabilir... Ama sırf ciddiyetten uzak davranıldığı için kaybediliyorsa bunu izah etmek kolay değil. Bugün gruplara bile kalamadan elenmek her şeyi özetlerken kaybedilen gelir de cabası...
Bugün teknik adamların gençlere şans tanıyorum bahanesiyle yaptıkları şey aslında bir anlamda çılgınlık... Oyuncular zihnen maça iyi hazırlanamamışsa ve kadro seçimi yüzünde takım eleniyorsa burada hocaların da ciddi inisiyatif hatası var diyebiliriz. Rakip zayıfta olsa sahaya as ağırlıklı takımla çıkarsın... 1-2 genç isimi o as kadronun arasında değerlendirirsin. Bunda hiç bir beis yok. Skoru garanti edersin gençleri oyuna dahil edersin. Bu da gayet mantıklı.... Ama 5-6 tane genç ve yedek oyuncuyu sahaya sürünce maalesef sonuç hüsran oluyor. Hiç bir şekilde forma şansı bulamamış yedek kulübesine mahkum olmuş futbolcular bir anda kendisini önemli bir sorumluluğun altında bulunca da başarılı olma şansı olsa da değerlendiremiyor. Bir maçta kahraman olmaları beklenen bu futbolcular da kaybedince büyük eziklik yaşıyor. Bu da o futbolcuların tam anlamıyla kaybolup gidişi oluyor.
Büyük takımlarının hocalarının koltuklarının sağlamlığı başarıyla sabittir. Başarı nasıl ödüllendiriliyorsa başarısızlığın da bir faturası vardır. Kupanın biri gitti... Lig kupası da kaçarsa Aybaba'nın da Terim'in de takımlarındaki durumu gözden geçirilebilir... Hatta siz bu listeye durumları tartışma konusu olmaya devam eden Güneş ile Kocaman'ı da ekleyin.
Osman Ateşli - Haber 7
osman.atesli@haber7.com
Twitter: @oatesli