Ölüm şovu ve sevgiliye kavuşma!
Sorumuz her ne kadar 'güler misin ağlar mısın' dedirtecek garip bir soru gibi görünse de Amerika'da bir televizyon kanalı böyle bir reality şov programını 26 Aralık tarihinde yayına alıyor. Yanlış anlamadınız bir cenaze töreni aile fertleri tarafından tam anlamıyla bir eğlence ve reyting şovuna dönüştürülecek...
Haber 7'de yayınlanan haberi görmüşsünüzdür. Okumayanlar için özetleyelim;
Gerçek bir cenaze töreni eğlence dolu bir şov programı şekline dönüştürülerek ekrana taşınacak. Programın ilk bölümlerinin çekimi tamamlanırken tanıtım fragmanı da yayınlandı..
Tam bir cenaze töreni şovu... Eğlence gırıla...
SIRADIŞI PROGRAMIN FRAGMANINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
'En İyi Cenaze Töreni' (Best Funeral Ever) adı verilen programın yayınlanan ilk görüntülerinde aile yakınlarını kaybedenler çılgın partilerle sevdiklerine veda ediyor. Mangal partisi mi dersiniz, geyik ve elflerle birlikte Noel partisi mi, dansçı kızlarla çılgın eğlencenin ritmine kaptırılan bir cenaze şovundan tutun da son raundun boks ringinde yapıldığı bir cenaze temasına kadar her şey mevcut...
Dallas Golden Gate Cenaze Evi'nin müdürü John BeckWith tarafından hazırlanan programda aile yakınlarını kaybedenlere bir birinden farklı veda konsepti sunuluyor. Programın yapımcısına göre amaç aileleri hayatlarının en kötü zamanlarında mutlu etmek!
Tam anlamıyla dehşetli ve ibretli yüzü ile birilerine soğuk görünen ölümün soğuk yüzünden kaçış oyunu... Ve ölüm korkusunu ve acısını yenmek için seçilen sıradışı bir yöntem. Bir anlamda kendini aldatmaca, Polyannacılık oyunu...
İnsanlık 'fıtratıma aykırı daha neler yapabilirim' arayışını sürdürürken çılgınca ortaya atılan fikirlerle adeta ölümü bile gırgır-şamataya alma noktasına gelmiş görünüyor.
Tabi bu yüzden herkes bir Mevlana Celaleddini Rumi olamıyor. Ölüme bir diriliş nazarıyla bakmak her yiğidin harcı değil... Hele hele eğlence avuntusundaki Batılı bir yaşam tarzının hiç harcı değil!
Ölümün soğuk yüzünü zerre hissetmek bir yana, onda aşkın sıcaklığını bulan onu 'Sevgili'siyle kavuşma anı olarak gören Mevlana Celaleddini Rumi'yi anlamak işte bu yüzden önemli... Mevlana gibi yaşadığın hayattan o kadar emin olmalısın ki Allah'a kavuştuğu veya ölümsüzlüğe erdiği geceyi sevgiliye kavuşma günü bayram günü ilan edebilesin...
Söz buraya gelmişken;
Yarın Hazreti Mevlana'nın vuslatının 739'uncu yıldönümü münasebetiyle, Mevlana'nın ebedi aleme göçtüğü Konya başta olmak üzere, yurdun dört bir yanında Şeb-i Arus (Düğün Gecesi) kutlamaları yapılacak.
Amerikalılara inat ölüme bu nazardan bakabilmek adına asırlar öncesinden çağlar ötesindeki insanlığa düşülen notlarla sizleri başbaşa bırakmak istiyorum:
"Kim ölümü Yûsuf gibi güzel gördü ise, canını ona fedâ etti. Ölümü kurt gibi görüp korkan ise sapıttı doğru yoldan çıktı.
Ey Oğul; herkesin ölümü kendi rengindedir. İnsanı Allah'a kavuşturduğunu düşünmeden, ölümün gerçek yüzünü bilmeden, ölümden nefret edenlere, ölüme düşman olanlara, ölüm korkunç düşman gibi görünür. Ölümün hakikatını bilip, ona dost olanların karşısına da ölüm dost olarak çıkar.
Ayna beyaz yüzlü kişinin karşısında hoş beyaz renklidir. Siyah bir zencinin karşısına da simsiyahtır.
Ey ölümden korkup kaçan kişi, işin aslını, sözün de doğrusunu istersen, sen ölümden korkmuyorsun, aslında sen kendi kendinden korkuyorsun.
Çünkü ölüm bir aynadır. O aynada görüp ürktüğün, korktuğun da ölümün çehresi değil, senin kendi çirkin yüzündür. Sen kendi çirkin âmelinden, kendi çirkin yüzünden korkuyorsun.
Çünkü senin rûhun bir ağaca benzer. Ölüm ise o ağacın yaprağı gibidir. Her yaprak ise ağacın cinsine göredir.
O yaprak iyi ise de, kötü ise de, senin ağacından senden bitmiş çıkmıştır. Nasıl ki hoş olsun veya olmasın, senin gönlüne gelen her hâyal, her düşünce senden, senin kendi varlığından gelmiştir, ölümü de aynen bunun gibi bil.
Eğer sana bir diken batmış ise, bu dikenle yaralanmış isen, o dikeni sen kendin dikmişsindir.
Eğer ipekli hoş elbiseler içerisinde isen, o kumaşı da günün birinde sen kendin dokumuşsundur.
Sen ölümün hoş yüzünü de, çirkin yüzünü de kendi yüzünde, kendi işlerinde ara. Bunca sözün özü şu ki: Sen ne isen ölümde odur. Korkacaksan sen kendinden kork. (1)
Hazreti Mevlana vefatı öncesi dostlarını telsiye etmek için de şu gazeli söylemiştir:
"Öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu dünya derdi var sanma.
Benim için ağlama, yazık vah vah deme! Şeytanın tuzağına düşersen o zaman eyvah demenin sırasıdır.
Cenazemi gömdüğün zaman firâk, ayrılık deme! Benim buluşmam, kavuşmam işte o zamandır.
Beni toprağa verdikleri zaman elvedâ, elvedâ demeye kalkışma! Mezar cennet topluluğunun perdesidir.
Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret. Güneşle aya guruptan hiç ziyan gelir mi?
Yere hangi tohum ekildi de bitmedi? İnsan tohumu bitmeyecek diye şüpheleniyor musun?
Toprağa konulduğumu sanıyorsun değil mi? Ayağımın altında bu yedi gök vardır."[2]
"Bizim mezarımızı toprakta arama. Bizim türbemiz aşıkların gönlündedir."[3]
Kaynakça:
[1] Mesnevî, III, 3441-3443*İbtanâme, 650-670
[2] Firûzanfer, s.
[3] Dîvân-ı Kebir'de bulunmayan bu beyit Mevlânâ'nın olmak üzere rivayet edile gelmiştir. Bkz. A. Gölpınarlı, Mevlânâ, s. 130
Osman Ateşli - Haber 7
Twitter: @oatesli