İddiaya bakılırsa hapı yutmuşuz!
Öncelikle amacımın hiç bir meslek erbabını hedef haline getirmek olmadığını ifade etmeliyim. Ama konu toplumun sağlığını doğrudan ilgilendiren bir konuya kayıtsız kalmamaksa yazıya dökülmeli diye düşündüm.
Biri Anadolu'nun ücra bir beldesinde diğeri İstanbul'un 250'den fazla eczane barındıran tarihi semtlerinden birinde işletme sahibi olan iki eczacı hemen yanıbaşımızda kendilerini herkesin çok net duyabileceği şekilde koyu bir sohbete koyulmuştu.
İstanbul'da 20-25 yıldır mesleğini icra eden eczacının sözlerinden mevcut iktidarın eczacılara ve ilaç sektörüne yönelik uygulamalarından ciddi rahatsızlık duyduğu anlaşılıyordu. Geçmişte eczacıların çok ciddi kâr payları olduğunu mevcut hükümet döneminde bu kârlılık oranlarının ciddi düşürüldüğünü söylüyordu. Eskiden çok iyi paralar kazandıklarını artık eczanelerin kapanmaya başladığı meyanda sözler sarfediyordu. "Bizim mesleği de bitirdiler artık cazip bir tarafı kalmadı." diyerek uygulamalardan yakınırken uygulayıcıları kıyasıya eleştiriyordu.
Anadolu'da bir beldede eczanesi olan muhatabı ise, bu sözleri sadece dinlemekle yetiniyor ara ara onaylar gibi görünüyordu. Buna rağmen karşı tarafla fikren de siyaseten de aynı görüşte olmadığı açıkça belli oluyordu.
Sohbet koyulaştı ve konu şok bir iddiaya geldi...
İstanbullu eczacı, 'ilaç üreticisi firmaların fiyatların düşürülmesi sonrası çareyi ilaçların muhtevası ile oynamakta bulduğunu, ilaçların etken maddesinin oranlarının hileli bir şekilde düşürüldüğü'nü savundu. Hatta 'ilaçların içinde olması gereken ham maddelerin yerine nişasta, limon tuzu ve bazı sıvılar katıldığı'nı iddia etti. En basit bir ağrı kesicinin bile artık istenen etkiyi göstermediğini anlattı.
Kulak misafiri olduğum konuşmalara şaşırmadım değil. İnandım mı? Ben böyle bir şey yapıldığına ihtimal dahi vermiyorum. Ama binde bir ihtimalde olsa bu 'deli saçması' diyebileceğim iddialar gerçekten doğruysa ve ilaçlarda bu tür bir hile varsa gerçekten vatandaş için kötü bir durum... O zaman anlayacağınız hapı boşuna yutmuşuz!?
Sohbet ilerlerken konu vergilerin ağırlığına geldi. Meslektaşının anlattıklarını dikkatlice dinlemeye devam eden diğer eczacı, yıllık ne kadar ciro yaptığını sordu. Meslektaşının 800-900 bin lira yıllık ciro yaptığını öğrenen Anadolulu eczacı, ne kadar defter tutuyorsun "20-30 bin vardır herhalde" dedi. "7-8 bin liraya bağlıyoruz" diyen İstanbullu eczacının sözleri diğer meslektaşını bile şaşırtmıştı. Kendisinin cirosunun da 100-150 bin lira arasında değiştiğini 6-7 bin lirayı bulan yıllık vergilerinin olduğunu söyledi.
İşlerin hiç de iyi gitmediğinden dem vuran eczacımız, bu kez aldığı işlerle karşısındakine hava atmaya başladı. Eczanesinin bulunduğu semtinde bulunan ünü Türkiye'nin her yanına yayılmış büyük hastanelerin reçetelerinin kendilerine geldiğini, her bir reçetenin 15 - 20 bin lira olduğunu ifade etti. Bu reçetelerin her birinden 2 bin ile 2 bin 500 lira arası kendilerine kâr kaldığını aktarıyordu. Çoğu kanser hastası olan bu hasta reçetelerinin paralarının devlet tarafından geciktirilmeden ödendiğini, ödemeleri alma konusunda ciddi bir sıkıntı yaşamadıklarını da teyit ediyordu.
'Para kazanamama'ktan dert üstüne dert yanan İstanbullu eczacı, konuştukça kendi içinde de tutarsızlıklar içinde olduğunu ele veriyordu... Kişisel tavırdır diyecek birşey yok. Her sektör çalışanının elbette kendince sıkıntıları vardır. Ama iş zülfi yare, menfaate dokununca tepkinin şekli başka oluyor... Netice itibariyle özellikle sağlık sektöründe vatandaşı koruyucu mahiyetteki adımların geçmişte büyük kârları cebine indiren bir sektör çalışanının memnun etmesi zaten beklenemezdi.
Bu diyaloglar yaşanırken son 10 yılda sağlık alanında vatandaşı yakından ilgilendiren ilaç politikaları ile ilgili yapılan çalışmalar geldi ister istemez aklıma... Ciddi bir dönüşüm sağlanmış, atılan pek çok adım da taraflı tarafsız her kesimden takdir görmüştü.
Bence yeri gelmişken hatırlamakta fayda var:
Sağlık Bakanlığı, 2004 yılında referans fiyat uygulamasıyla ilaç fiyatlarını yüzde 80'e varan oranda aşağı çekti, halkı pahalı ilaçtan kurtardı. KDV'ler yüzde 8'e çekildi.
Vatandaşın en zaruri gider kalemlerinden olan ilaç fiyatları uygulanan doğru politikalar sayesinde 2004-2011 yılları arasında önemli düşüşler sağlandı.
Serbest eczanelerden ilaç alımı sağlanarak sektör ayakta tutulurken, vatandaşın ilaca ulaşımı da kolaylaştı.
İsteyen istediği eczaneden ilacını alır hale geldi.
2010 yılında ilacı geçtiği her aşamada izleyen İlaç Takip Sistemi getirilerek yolsuzlukların önüne büyük ölçüde geçilme çalışıldı.
Tüm bu gelişmeler olurken Türkiye'deki önemli ilaç şirketleri de ciddi büyümeler kaydetti, ilaçta küresel bir oyuncu olabilme yönünde yeni hedefler koydu.
Herşey ortada diyecek bir şey yok. Vatandaş adına emeği geçenlere teşekkür etmek lazım.
Twitter: @oatesli
-
VEHBİ HAFIZOĞLU 11 yıl önce Şikayet Etteveccüh. kim ne derse desin.halk bu hizmeti gördüğü için akparti'ye teveccüh gösteriyor.memnuniyetsizlik gösterenlerin bir çoğu kan emiciler.seksen yıldır bu ülke insanını sömürdükleri yetmedi.artık halkımız bunun farkına vardı.onlara hiçbir zaman pirim vermeyecektir.azim ve kararlılıkla hep beraber yola devam.Beğen Toplam 2 beğeni