Buyrun bu sofrada birbirimize sevgiyi sunalım!
BDP'nin devam eden barış sürecinde 'silahların susacağı gün' olarak işaret ettiği 21 Mart'ta sadece Diyarbakır'da kutlama yapma kararı almasını, göstermelik de olsa, çok önemli buluyorum.
Nevruz kutlamalarını 45 adreste yapmayı planlayan BDP, kendi kitlesini 21 Mart günü sadece Diyarbakır'da toplayacak. 17 Mart'ta 18 merkezde başlanılıp 45 ilde devam edecek kutlamalar, eğer bir provokasyon olmazsa, şiddetten ayrıştırılmış bir tonda geçecek gibi görünüyor.
Bu olumlu kararı alan meselelerin baş rolündeki BDP'yi canı gönülden kutlamak gerek. Zira milletin birbirini kucaklayabilmesi adına bu dönemde Nevruz'un asli havasını yaşatacak haleti ruhiyeye yaklaştırabilecek adımları atmak oldukça önemli...
Orta Asya'da tam 5 yılını geçirmiş biri olarak Nevruz'un ne olduğunu, insanlar için nebatatın yeşerdiği, yeniden hayat kaynağı olmaya başladığı bahar bayramının ne anlam ifade ettiğini çok iyi biliyorum.
Coşkuyla kutlanılan Nevruz gününde paylaşılan acılar yerine sevinçle yoğurulmuş tuzlu ekmeğin, Nevruz çorbasının bir uçtan bir uca uzanan sofraların etrafında toplanan insanların nasıl yürekten kucaklaşmalarını sağladığını gördüm.
Bu manzara pek ala bizim ülkemizde de yaşanabilir...
Akıl izan sahibi herkes şunu çok iyi biliyor;
Küresel silah tüccarlarının oyununa gelmenin,
Bölücübaşı Abdullah Öcalan ve PKK'nın diliyle konuşarak milleti çıldırtmanın,
Yılanlara ıslık çaldırmaya başlatacak çatışma ve şiddet diline sarılmanın,
Küpü bırakın, zararı küpün etrafına taşan sirke sertliğindeki üslubun,
Milletin ya da bölgenin milletvekili olmak yerine gölge kabadayılığına soyunmanın,
Ortalığın savaş alanına çeviren izinsiz gösterilerin,
Yurdun bütünlüğü ve milletin güvenliği dışında hiç bir derdi olmayan güvenlik güçlerine kurşun sıkanlara arka çıkmanın,
Etrafa taş, molotof yağdıran; yakıp yıkan kitleleri sakinleştirmek yerine onları galeyana getirmenin,
Birliğimiz ve dirliğimize inat açılan PKK sembolleriyle polis panzerlerinin tepesine çıkıp şov yapmanın,
Dayılandığı polisin yüzüne tokat atmanın,
Dağdaki eli silahlılarla bayram kucaklaşmasına gitmenin,
Birleştirici söylem yerine bölücü ne kadar cümle varsa ardı ardına sıralamanın,
Milleti ayrıştırmanın ve ötekileştirmenin,
Geçmişte yapılan hataları tekrarlayıp durmanın,
Demokrasi ve özgürlük arama adına ortaya çıkıp gençlerimizi bir fidanken şiddetin en kanlısına kurban verip toprağa cansız bedenini düşürmenin,
Kana kan, dişe diş diyerek birbirimizi acıtmanın, acılara acı katmanın,
bu millete hiç bir faydası olmadığını gördük.
'Artık analar ağlamasın' diye binlerce şehidimizi gömdüğümüz acılı yüreklerimize taş basıp, geçmişteki o günleri bir kez daha unuttuk.
Bu Nevruz silahların susacağı, barışın ve sevginin konuşulacağı gün olsun diye... Bizi boğmak için binbir hileye, fitneye baş vuran düşmanlarımızın nifak tohumları baharla birlikte yeniden yeşermesin diye...
Hatırı gönüllere taç bu milletin bekası için geçmişe bir kez daha sünger çekebiliriz.
Ak Parti, CHP, MHP ve BDP'liler!
'Eş'inizi başkanlarınızı alıp Nevruz'da binbir taamın serildiği sofranın kenarında birleşmeye ne dersiniz? Bu milletin büyük bir aile olduğunu, sorunlarını Milletin Meclisi'nin sıralarında olduğu gibi aile fertlerinin buluştuğu sofralarda da konuşulabileceğini samimiyetle göstermeye var mısınız?
Varsanız bu sofrada 'törge şıgındar agaylar!' (En baş köşeye oturun ağalar!)
Osman Ateşli - Haber 7
osman.atesli@haber7.com
Twitter: @oatesli