Rumların Yanlış Stratejisi
Nedense politik havanın kızıştığı çok kritik dönemlerde Türkiye'yi yok sayarak bir takım kararlar alıyorlar ve gelecekte ne olabileceğini iyice araştırmaya gerek duymadan da bu buram buram kahramanlık tüten (!) kararları doğrultusunda korkusuzca adımlar atıyorlar. Kendilerine olan güvenleri de tavan yapıyor…
Onlara göre adanın 44 mil, yani 71 km kuzeyinde "Türkiye" adlı bir devlet yok ve bölgede kendileri istedikleri gibi at oynatabilecekler. Eğer bir şekilde bu yok saydıkları devlet sesini çıkarırsa, Avrupa'daki destekçileri hemen müdahale edip kendisini susturacaklar ve küllü su gibi yerine oturması için zorlayacaklar.
Geçen haftalar içinde Rumların son lideri Anastasiadis de aynı hatayı yaptı. Hep birlikte göreceğiz, gerisin geriye nasıl müzakere masasına oturduğunu ve siyaseten neleri kaybettiğini. Yaptığı stratejik hatanın bedelini ödemek, elindekinin bir kısmını da kaybetmek zorunda kalacak aynen geçmişte abilerinin, atalarının yaptığı gibi.
15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir'e çıkan 20 bin kişilik Yunan Ordusu'nun hedefi Ankara'ya kadar tüm batı Anadolu topraklarını ele geçirmek ve Samsun'dan İskenderun'a kadar çizilen bir çizginin batısını Yunanistan topraklarına katmaktı, İstanbul dahil olmak üzere…
Bu macera çok değil 3 yıl sürdü ve Yunan ordusu yüzde 90 oranında kayıp verdi. 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir'den geriye dönüş gemilerine sadece hayatta kalabilen 2 bin kişi binebildi. Yunanlılar bu vahimden de öteye hatalı politik kararın sonucunda yaşananlara "Küçük Asya Felaketi" adını verdiler. Yunanistan'da mahkemeler kuruldu ve gerçek sorumluların yerine, günah keçileri asıldı. Yunanistan'ın kaybı, 18 bin genç, hazinenin boşalması, moral yıkıntısı, ekonomik çöküntü, işsizlik ve yıllar süren yokluk ve açlık oldu. Yunan halkı, Türkiye'yi yok saymanın bedelini çok ağır ödedi.
Aynı stratejik ve politik hatayı 1963 yılında da yaptı Rumlar... Makarios kendine çok güvendi. BM içindeki 3. blok olan Bağlantısız grubunun tam desteğini alacağını sanarak Türkiye'yi yok farzetti ve küçük bir askeri operasyonla Kıbrıs adasını Yunanistan'a bağlayabileceğini, kendinin de tarihe geçecek bir Helen kahramanı olacağını sandı.
Bu ütopik düşüncelerle daha önceden hazırlattığı Akritas planı uyarınca Türklere karşı bir çok cephede aynı anda saldırılar başlattı. Askeri dehaya sahip kurmaylarının yaptığı hesaba göre Kıbrıslı Türkler bu çok cepheli saldırılara ancak 45 dakika dayanabileceklerdi ve adanın tümünü de 45 dakika gibi bir zaman dilimi içinde ele geçireceklerdi.
Bu stratejik hatalarının bedelini çok ağır ödediler. Kıbrıslı Türkleri 45 dakikada temizleyemedikleri gibi Kıbrıslı Türklerin adanın çeşitli yerlerinde kendi yönettikleri ve silahları ile korudukları, kendi kurallarının geçerli olduğu bölgeler tesis etmelerine neden oldular. Kıbrıslı Türkler bu bölgeler içinde, kurdukları mini devletin tüm idari birimlerini hayata geçirdiler ve Türkiye'nin de parasal, ekonomik, askeri, kültürel ve çok yönlü desteği ile 1974 yılında gerçekleştirilen Mutlu Barış Harekatı’na kadar tam 11 yıl, Rumların tüm saldırılarına karşı koymayı başardılar.
16 Ağustos 1974 gecesi Mutlu Barış Harekatı bittiğinde, Türk askeri adanın kuzeyindeki topraklarda varlığını 11 yıl sürdürmüş olan bir Kıbrıs Türk Devleti bulmuştu, eksiksiz tüm birimleri ile birlikte.... (Devam edecek)
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun