Prof. Dr. Ata Atun
Prof. Dr. Ata Atun
HABER7 YAZARI

Polis Örgütüne Siyaset Karıştırmak

GİRİŞ 01.12.2014 GÜNCELLEME 02.12.2014 YAZARLAR

Neredeyse yüzde 33 eksik olan, yani üçte biri fiilen görevde bulunmayan bir kadroyla görev yapan, canla başla çalışan, nöbet ve devriye yükü iki misline çıkmış polisimizi şaibe altında bırakmak için bir takım kesimler elden geleni yapıyor, özel biçilmiş kaftan gibi provokasyonlar bile planlayıp sahneliyorlar, polisin kural dışı davranışlara nasıl tepki vereceğini bildikleri için.

Maksat koro halinde dört beş koldan saldırarak polisi gözden düşürmek.

15 Kasım Cumhuriyet Bayramında resmi geçit yapılırken, katılımcılar kendi gönülleri ile bu kutlamaya gelerek yılların özlemi bir coşkuyu kutlarken, tören alanında   “Yurt ödevimiz barış, vicdani ret hakkımız!” içerikli bir pankartı açmak tam bir provokasyon.  Provokasyondan da öteye oraya kutlamalara katılmaya gelmiş coşkulu halka karşı yapılmış bir hakaret.  Yaşanan olayın tersi düşünülürse, törene coşkuyla katılan bayrağa, askere ve vatana bağlı kişiler, hep birlikte bu pankart açan kişilere saldırıp linç etselerdi kim suçlu olurdu. Pankart açan kişiler mi, linç edenler mi, yoksa -müdahalede yetersiz kaldı bahanesiyle- Polisimiz mi? 

Sorumluluk dönüp dolaşıp, bol bir demagoji ile gene bir takım art niyetli ve polisi yıpratmak isteyen kişiler tarafından polise yüklenirdi, aynen pankart olayında olduğu gibi.

Bir tane Allah'ın kulu da çıkmadı ve pankart açanlara demedi "Sizin ne hakkınız var törene gelenleri ve törene katılanları taciz etmeye ve keyiflerini kaçırmaya" diye. Tam tersi oldu. Tepki gösteren vatandaşlarla, Polisimiz suçlu iskemlesine oturtulmaya, provokasyon yapanlar da sütten çıkmış ak kaşık gibi haklı bulunmaya çalışıldı.      
 

29 Ekim Cumhuriyet Bayramında yapılan törende açılan pankart, oraya kendi gönülleri ile gelen kişilerin duyduğu coşkuya destek veren “Mehmetçik ve Mücahit gururumuzdur”, “Vicdani redde hayır…” sözlerini içeren, Kurtuluş Savaşı'nı nasıl ve kimlerin kazanarak Cumhuriyeti kurduğunu hatırlatan, 1974'de kimlerin savaşarak bu toprakları özgür vatan haline getirdiğini vurgulayan ve destekleyen pankartlardı. Pankartı açanlar da törene oldukları yerden katılan eski mücahitler ve bu topraklara alın terini, kanını akıtmış, özgürlük için her tür fedakarlığı karşılık beklemeden yapmış kişilerdi. 

Bu iki benzer törende açılan pankartları aynı kefeye koymak, "polis 29 Ekim'de açılan pankarta göz yumdu da 15 Kasım'da açılan pankarta niye göz yummadı" demek ve bunu polemik haline getirmeye çalışmak elmalarla soğanları aynı kefeye koymaya benziyor.

Vatandaşımız Polise siyasetin karışmasını veya da karıştırılmasını hiç istemiyor.

Bu konuyu kime sorduysam önce yüzlerinden bir endişe dalgası geçiyor, sonra da "yıllar içinde oluşturulmuş polisteki disiplini ve düzeni kesin bozarlar" diye yanıtlıyorlar beni.

Belli ki siyasilerin polise karışmasını ve müdahale etmesini istemiyor insanımız. Zaten devletin, Polisimizin giderlerini karşılamadığı, maaşlarını ödemediği, araç gerecine devlet bütçesinden para vermediği, benzinini dahi koyamadığı bir pozisyonda olduğunu bile bile bazı kişilerin, -tüm bunları kendileri karşılıyormuş gibi- "Polis sivile bağlasın" gibi boylarından büyük laf etmeleri abesle iştigal.

“Devleti, işe gitmeden ay sonu bir çuval para alan müşavirlerle doldurdular, şimdi de aynısını Poliste yapacaklar, yoldan geçene rütbe verip makam verip üst düzeyde görevlendirecekler. Hem polisin düzeni, bilgisi, becerisi ve disiplini bozulacak, hem de her hükümet değiştiğinde bol miktarda polis müşaviri çıkacak ortaya…” diyor insanımız. 

Bu öngörülerinde de haklılar. Siyasiler polisimizden de, askerimizden de uzak durmalılar.

Ki, “Askerliği kısaltacağız”, “bedelli askerliğin önünü açacağız” dediler, yıllardır 100 civarında firari ve bakaya sayısı 2014 yılında 266 oldu aniden. Nedeni de işte bu "Ucuz halkçı”, yani popülist siyasiler...

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org 

Facebook: Ata Atun

http://www.twitter.com/ataatun

1 Aralık 2014

YORUMLAR 2
  • paralele 1 hukumete 2 9 yıl önce Şikayet Et
    siyaset öyle bir karıştı ki...geçen sene 14 dönem olarak polis okulunu kazanmıştık, 3000 kişi. Paralellerle hiç bir ilgimiz olmadığı halde (olsa çoktan polis olmuştuk zaten) aylarca bekletildikten sonra haksızca, basit bir duyuruyla, haklarımızın sonlandırıldığını söylediler. Bu kadar basit işte insanların hayatıyla oynamak..Yıllarca paralelci olmadığımız için giremediğimiz teşkilata, bu sefer "paralelci" iftirasının altında kalarak giremedik. Paralel falan da değilim, ama bu paralel paronayasıyla yedikleri haklar yanlarına kalmasın.
    Cevapla
  • abdullah ademoğlu 9 yıl önce Şikayet Et
    peki tümpolis teşkilatını parelelci iftirasıyla karalamak ne olmakta
    Cevapla