Anastasiadis istediklerini almış
Müzakerelerin gidişatı ve üzerinde mutabakata varılan konular hakkında uzun bir yazı var. Konuya yakın ve içerikli olan Kıbrıslı Rum ve Türklerden almış yazdığı bilgileri.
Benim en çok hoşuma giden ve ilgimi çeken bölüm, Rum lider Anastasiadis’in gelinen aşamada “kendini çok iyi hissediyormuş ve geceleri de çok rahat uyuyormuş” içerikli olan kısım. Anastasiadis Türkçe deyimle “dört köşe halde”ymiş ve istediği tavizleri de tek tek alıyormuş.
Garantiler konusunda, Kıbrıs konusu ile ilgili - ve bence ilgisiz herkese ve- tüm taraflara mektup yazmış ve Garantileri kendisinin asla kabul etmeyeceğini, Kıbrıslı Rumların da Garantileri içeren bir çözüme kesinlikle “OXI” yani Hayır diyeceğini belirtmiş. Hem de altını kırmızı ile çizerek.
Anastasiadis’in değerlendirmesine göre Annan Planına kıyasla Rumların lehine çok kazanımlar olmuş, Türkler bu defa bonkör davranıp tavizler vermişler. Öncelikle “Dört Özgürlük”, yani Kıbrıslı Rumların ve Türklerin adada istedikleri yerde, herhangi bir kısıtlama olmadan yerleşmesi, dolaşması, iş kurması ve mülk edinmesi konusunda Türk lider Akıncı ile mutabakata varmışlar ve bunu kendisine kabul ettirmiş.
Kendini çok iyi hissetmesine neden olan ikinci önemli konu ise Kıbrıs Federal Birleşik Cumhuriyeti’nde veya da adı ne olacaksa, nüfus oranının 4 Rum’a 1 Türk olmasıymış. Net yüzdelikle nüfusun yüzde 78.50’si Rum, yüzde 21.50’si de Türk olacakmış. Rakamlarla da Kıbrıslı Rumların sayısı 803 bin, Kıbrıslı Türklerin de 220 bin, toplam nüfus da 1 milyon 23 bin olacakmış. Bu anlaşmanın içinde bir Türkün vatandaşlık alabilmesi için 4 Yunanlının da vatandaşlık alması gerektiği varmış ve de Akıncı ile bu konuda mutabakata varıp el sıkışmışlar.
Ve bundan daha önemlisi de, 1977 yılında rahmetlik Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş ile Makarios arasında varılan mutabakattan sonra oluşan ve 39 yıldır BM parametrelerinde yer alan “iki bölgeli, iki toplumlu, siyaseten eşit iki kurucu devletten oluşacak Federal devlet” kavramından uzaklaşıldığı, etnik açıdan iki ari, yani mülkiyetin ve nüfusun büyük çoğunluğunun o devleti oluşturan toplumdan olması değil, 1974 öncesi olduğu gibi ülkenin gerçekten yeniden birleştirilmesini, yani adanın tümü üzerinde Rum egemenliğini sağlamakmış.
İşte zurnanın zırt dediği yer de tam burası, deyimle 4 özgürlük, 4 Rum’a 1 Türk oranı ve 803 bin Rum’a karşın 220 bin Türk’ün olması ve adanın tümünün Rum egemenliği altına girmesi.
Resmi nüfusumuzun yaklaşık 320 bin civarında olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Akıncı’nın nüfusun 220 bin kişi kalacağı konusunda mutabakata varmasının nedeni, Anastasiadis’in geri dönmesini şart koştuğu 100 bin Rum’a yer açılmasını sağlamak amaçlı maalesef. 100 bin KKTC vatandaşı gerisin geriye Türkiye’ye geri gitmeli ki, geri dönüşüne yeşil ışık yaktığı 100 bin Rum, bu geri dönecek kişilerin evine, iş terine, tarlasına yerleşsin. 100 bin Rum’un geri dönüşüne ilaveten 60 bin Rum da içimize gelip yerleşecekmiş. Politis gazetesindeki yazı aynen bunları dile getirmiş.
Politis’teki bu yazının içeriğinde müzakerelerde, üzerinde mutabakata varıldığını yazdığı çok konular var. Bunlar önem sırasına göre Birincil Hukuk, Avrupa Birliği, Güvenlik, Garantiler, Mülkiyet, Ekonomi, Yürütme yetkisi, Yasama Yetkisi, Yargı Yetkisi, Uluslararası Antlaşmalar, Vatandaşlık-Seçimler-Özgürlükler, Gelir paylaşımı ve diğer konular. Çevirilerini tamamladıkça ve ortama göre, önümüzdeki haftalar içinde teker teker tüm okuyucularıma bu konuları, objektif olarak aktaracağım.
Ata ATUN / Haber 7
e-mail: ata.atun@atun.com / ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun
-
lazim deyil 8 yıl önce Şikayet EtSayin Ata bey kibristaki gelismeleri sizin kaleminizden takip etmek guzel.Allah razi olsun.Beğen Toplam 1 beğeni