Prof. Dr. Ersan Şen
Prof. Dr. Ersan Şen
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

6459 Sayılı Kanunla 'Tutuklama' Tedbirine Getirilen Yenilikler

GİRİŞ 24.05.2013 GÜNCELLEME 24.05.2013 YAZARLAR

6459 sayılı İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda düzenlenen tutuklama tedbirinin “Usul” başlıklı 105. maddesinin 1. fıkrasına, 1. cümlesinden sonra gelmek üzere “Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiin görüşü alınmaz.” cümlesi eklenmiş; “Tutukluluğun incelenmesi” başlıklı 108. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “bulundurularak” ibaresinden sonra gelmek üzere “, şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle” ibaresi eklenmiş ve “İtirazın cumhuriyet savcısına ve karşı tarafa tebliği ile inceleme ve araştırma yapılması” başlıklı 270. maddesine de “(2) 101 ve 105 inci maddeler uyarınca yapılan itiraz üzerine cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafiine bildirilir. Şüpheli, sanık veya müdafii üç gün içinde görüşünü bildirebilir.”  fıkrası eklenmiştir.

Kanun koyucunun bu yeni hükümlerle amacı, tutuklama tedbirinin tatbikinin azaltılması ve tutuklu şüphelinin savunma hakkının genişletilmesi olarak gösterilmiştir. Gerek bu değişiklik ve gerekse önceki değişikliklerden bu amaca ulaşılıp ulaşılamayacağını, tutuklama tedbiri konusunda yapılan değişikliklerin yeterli olup olmadığını zaman gösterecektir. Özellikle tutukluluk incelemesinin, kovuşturma aşamasında olmasa bile soruşturma aşamasında şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle yapılmasını öngören yeni CMK m.108'in iş yükünü artırmakla birlikte, uzun ve gizli süren soruşturmalarda tutukluluğun sonlandırılmasına dayanak olabileceğini, tutukluluk yerine adli kontrol tedbirinin tercihine yol açabileceğini ya da en azından tutuklu sayısının çok olduğu soruşturmalarda aylık yapılacak tutukluluk incelemelerinin oluşturacağı iş yükünün önüne geçilmesi amacıyla soruşturmanın bir an önce sonuçlandırılmasının tercih edilebileceğini söylemek mümkündür.

Son zamanlarda sürekli yapılan kanun değişiklikleri, ceza yargılamasında şüpheli veya sanığın konumunu güçlendirdiği, mağduru gözetmediği, tutuklama tedbirinin tatbikinde baskı oluşturduğu, şüpheli ve sanık haklarının korunup gözetilmesinde aşırıya gidildiği de eleştiri olarak gündeme getirilmektedir.

Kanaatimizce, değişiklikleri bu şekilde eleştirmek isabetli olmayacaktır. Elbette adli kontrol tedbiri tercih edilmeli, tutuklamanın tatbiki somut olarak gerekli olduğunda gündeme alınmalı, yerine adli kontrol tercih edilmeli, muhtemel cezanın ağırlığına ve katalog suçlara göre otomatik tutuklama uygulamasından da vazgeçilmelidir. Tutuklama tedbirinin gerçekten tatbikine ihtiyaç duyulduğunda ise, elbette şüpheli veya sanığın adaletten kaçmasının önüne geçilmesi ya da delil karartılmaması amacıyla şüpheli veya sanık tutuklanabilecektir. Bu durumda da, şüpheli veya sanıkların tutuklanmasına neden olacak fiili ve hukuki sebeplerin somut ve bireyselleştirilmiş şekilde tutuklama ve tutuklamanın devamı ya da uzatılması kararlarında gösterilmesi gerekir.

Mevcut ceza yargılamasının; tutuklamanın amaç, fonksiyon ve şartlarına uygun şekilde tatbikine engel olduğu, hukuk kültürümüzün buna müsait olmadığı, yargılamaların uzun sürdüğü, bazı suçlarda tutuklamanın elzem olduğu, yargılamaların uzun sürmesinin yargı makamlarına yüklenemeyeceği, yapılan yasa değişikliklerinin çözümden ziyade yargıya iş yüklediği ve sistemi bozduğu, kalıcı çözümler içermediği ileri sürülebilir.

6459 sayılı Kanunun 15. maddesinde; soruşturmanın bütününde veya kovuşturmanın duruşma aşaması dışında, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 103 ve 104. maddeleri uyarınca tutuklunun salıverilmesi talebi ile ilgili karar verilirken, cumhuriyet savcısının, şüphelinin, sanık veya müdafiin görüşüne başvurulmayacağı ifade edilmektedir. Böylece, şüphelinin veya sanığın ya da avukatının duruşma dışı tahliye talebinden dolayı cumhuriyet savcısının görüşünün alınmasına gerek kalmayacaktır. Bir başka ifadeyle, şüpheli veya sanık ile avukatı tutuklunun salıverilmesini veya tutukluluktan adli kontrol tedbirine dönülmesini talep ettiğinde, duruşma dışında olmak kaydıyla bu taleple ilgili cumhuriyet savcısından görüş alınmayacaktır.

Bu maddenin gerekçesine göre, “Mevcut uygulamaya göre, soruşturma ve kovuşturma aşamasında yapılan tahliye taleplerinde, cumhuriyet savcısının mütalaasının alınmasına karşın, bu mütalaa sanık, şüpheli veya müdafie tebliğ edilmemektedir. Ancak bu uygulama, silahların eşitliği ve çekişmeli yargı ilkelerine aykırı kabul edilmektedir. Maddede yapılan değişiklikle, bu tür taleplerin duruşma dışında yapılması durumunda, cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiin görüşünün alınmaması öngörülmektedir”.

Yapılan değişiklikle, kovuşturma aşamasının celseleri hariç tahliye talepleri hakkında cumhuriyet savcısından görüş alınmasına son verildiği anlaşılmaktadır. Böylece, soruşturma ve kovuşturmanın celseleri hariç cumhuriyet savcısının tutuklama tedbirine müdahale yetkisine kısıtlama getirilerek, hakim veya mahkemenin daha kolay tahliye kararı verebileceği veya tutuklamayı adli kontrole çevirebileceği düşünülmektedir.

6459 sayılı Kanunun 16. maddesinde, tutukluluğun soruşturma aşamasında hakim ve kovuşturma aşamasında da mahkemece en geç otuzar günlük sürelerde incelenmesi ile ilgili ilginç bir düzenlemeye yer verildiği görülmektedir. Bu düzenlemeye göre, soruşturma aşamasında yapılacak ara tutukluluk incelemelerinde şüpheli veya müdafii dinlenilmesi gerekeceği ifade edilmiştir. Bu hüküm yasalaştığında, iki önemli sonuç çıkacaktır. Birincisi, müdafii olan şüpheli ayrıca dinlenmeyecektir. İkincisi de, her ne kadar Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 108. maddesinin 3. fıkrası ile kovuşturma aşamasında da ara tutukluluk incelemelerinin yapılacağı söylense de, bu hüküm tarafından 108. maddenin 1. fıkrasına yapılan atfın sadece “süre” yönünden geçerli olduğu, ancak bunun sanık veya müdafiinin dinlenmesini kapsamayacağıdır.

Maddenin gerekçesine göre, “Soruşturma evresinde şüphelinin tutukluluk halinin devam edip etmeyeceği hususunun dosya üzerinden incelenmesi, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi tarafından İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'ne aykırı olarak değerlendirilmektedir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'ne göre, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 5. maddesinin 4. fıkrasının gereklilikleri çerçevesinde ilgili şahsın bizzat kendisi veya gerektiğinde müdafii aracılığıyla dinlenme imkanının olması gerekmektedir. Yapılan düzenlemeyle, soruşturma aşamasında şüpheli veya müdafiin dinlenilmesi suretiyle inceleme yapılarak, silahların eşitliği ilkesinin gereği yerine getirilmiş olacaktır”.

 

Tutukluluğun devamı veya uzatılması ile ilgili ara incelemelerinin duruşmalı yapılmasının tutukluluk sayısını ve süresini azaltacağı düşünülerek, en geç otuzar günlük süreler itibariyle şüpheli veya sanığın tutukluluk halinin devam edip etmeyeceğinin duruşma açılarak yapılmasının, yani şüpheli veya avukatının dinlenmesi suretiyle tutukluluk durumunun incelenmesinin zorunlu hale getirileceği anlaşılmaktadır. Ancak soruşturma, şüpheli ve eylem sayısının çokluğu ile hakim ve savcı sayısının azlığı dikkate alındığında, bu hükmün yargıya yeni bir yük getirip, ters etki ve tepki ile soruşturma süreçlerini uzatma ihtimali de gündeme gelebilir. Hatta bu yeni inceleme şekli ile dosya üzerinden yapılan incelemelerin farklı sonuçlar meydana getirmeyeceği, her iki durumda da şüpheli için değişen şartların tespiti halinde tahliye veya adli kontrol tedbirine dönülmesi kararlarının da dosya üzerinden verileceği ileri sürülmektedir.

Kanaatimizce, uzun ve gizli soruşturmalarda süren tutuklulukların önüne geçilebilmesi ve soruşturmanın bir an önce sonuçlandırılıp iddianamenin düzenlenebilmesi amacıyla yapıldığı anlaşılan bu değişiklik, esas olarak tutuklama tedbiri ile kişi hürriyetinden mahrum bırakılan şüphelinin bu hukuki durumunun, savunma hakkının tanınıp kullanılması suretiyle yargıç huzurunda incelenmesinin isabetli olacağı düşünülmüştür.

CMK m.108'de yapılan bu değişiklikte, ya “şüpheli ve müdafii dinlenilmek suretiyle” ibaresine ya da “müdafii dinlenilmek suretiyle” ibaresine yer verilmesi uygun olurdu. Çünkü CMK m.101/3 uyarınca, tutuklama, tutuklamanın devamı veya uzatılması kararlarına ilişkin sorgu, inceleme ve celselerde şüphelinin avukatının bulunması da elzemdir. Kanun koyucu, kişi hürriyetinden tutuklama tedbiri ile mahrum bırakılan kişinin bir avukattan yardım almasının uygun olacağını öngörmüştür.

6459 sayılı Kanunun 20. maddesi uyarınca, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 270. maddesine bir fıkra eklenerek, tutuklama veya tutukluluğun devamı kararlarına yapılan itiraz üzerine, bu itirazı incelemeye yetkili mercii tarafından cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafiine de bildirilerek, şüpheli, sanık veya müdafiine üç günlük görüşünü bildirme hakkı tanınacaktır. Belirtmeliyiz ki, hakim veya mahkeme tarafından bu görüş alma usulü zorunlu değildir. Bu usul, ancak hakim veya mahkeme tarafından cumhuriyet savcısının görüşünün alındığı hallerde uygulanabilecektir. Belirtmeliyiz ki itiraz mercii, itiraz hakkında duruşma yapmaksızın karar verecektir. Ancak itiraz mercii gerekli gördüğünde, cumhuriyet savcısı ve ardından müdafii dinleyebilecektir. Uygulamada itiraz incelemesinin genelde, karşı tarafa cevap hakkı tanınarak, fakat belirlenen günde dosya üzerinden, yani duruşma açılmaksızın yapıldığını görmekteyiz.

Maddenin gerekçesine göre, “Maddede yapılan değişiklikle, ceza muhakemesinde silahların eşitliğinin sağlanması amacıyla, tutukluluğa yapılan itirazlarda, cumhuriyet savcısının görüşünün alınması durumunda, alman bu görüşün şüpheli, sanık veya müdafiine bildirilmesinden sonra şüpheli, sanık veya müdafiin görüşü alınmak suretiyle itiraz hakkında karar verileceği düzenlenmektedir”.

Hakim veya mahkeme, tutuklama kararına yapılacak itirazla ilgili savcı mütalaası şüpheli veya sanık ile avukatına bildirilip, şüpheli veya sanık ile avukatının görüşü alındıktan sonra tutukluluğa itiraz hakkında karar verebilecektir. Bu hükmün yargılama sürecini uzatacağı düşünülse de, savunma hakkına güç katacağı tartışmasızdır.

Prof. Dr. Ersan Şen - Haber 7

ersansen@hotmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL