Prof. Dr. Ersan Şen
Prof. Dr. Ersan Şen
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

KutuplaşMA

GİRİŞ 17.07.2013 GÜNCELLEME 17.07.2013 YAZARLAR

Toplumda yaşayan birey, gerek kendisinin ve gerekse diğer bireylerin düşünce açıklama, eleştiri ve tepkilerinden dolayı suçlandığını, dışlandığını, farklı muamele gördüğünü hissettiğinde, zannettiğinde veya anladığında, belki düşünceleri ve belki de güvencesiz kalma ya da taşıdığı gelecek korkusu sebebiyle bir yere, ideolojiye veya bir topluluğa ait olmak ister.

Esasında, her şeyin siyah-beyaz olarak değerlendirilmediği, farklı düşünebilme yetenek ve imkanının korunduğu, kendi öz görüş ve farklılıkların dile getirilebildiği bir durum ve ortamda, insanın bir görüşe veya sivil toplum örgütüne katılması, destek vermesi ve hareket etmesinde hiçbir sakınca olmayacağı gibi, demokratik hukuk toplumunun gelişimi açısından aksine yarar vardır.

Bununla birlikte, her şeyin siyah-beyaz olarak değerlendirildiği, demokratik hukuk toplumunun nimetlerinin sonuna kadar kullanıldığı, hatta haklı veya haksız olması arasında fark gözetilmeksizin kendi görüş ve düşüncesinde olmayanların aleyhine kullanıldığı, külfetlerin sahiplenilmediği, insanların kamplaştığı, ortak yaşam sürdürebilme için gerekli huzur ve güven ortamının kaybedilmeye başlandığı, "karşı görüş" kültürünün her alana hakim olduğu ve insanların birbirinden uzaklaşmasına dayanak alındığı, "demokrasi", "hukuk", "eşitlik" ve "adalet" kavramlarının sözde kaldığı ve sübjektif değerlendirildiği, yanlışı kim yaparsa yapsın bazı yararların korunması ve kendi düzeninin bozulmaması adına "yanlış" denilmediği, bunun bir kayıp ve geri adım sayıldığı yerlerde, görüntüde herkesin istediğini yapabildiği, fakat aslında yapamadığı, hukuk güvenliği hakkının, sözlere ve davranışlara yansıması gereken barış ortamının olamayacağını ifade etmek isteriz.

Doğru ile yanlışın birbirine karıştığı, kimi durumda bir anlık gelişme ile insanın savunduğu ve ters düştüğü fikir veya eylemi destekler hale geldiği görülebilmektedir. Oysa birey korkmadan, cebir-şiddet ve tehdit yöntemlerine de başvurmadan, kendi akıl ve fikri ile doğru olana doğru ve yanlış olana da yanlış diyebilmelidir.

Bir de kişi hak ve hürriyetlerinin ötesine geçip, demokratik hukuk toplumunun nimetlerinden faydalanmak suretiyle bayrağı, kamu kudreti kullanıcısı Devleti tanımak istemeyenler, Cumhuriyetin varlığını, Ülke ve Millet birliğini sorgulayıp, bunu da maalesef kişi hak ve hürriyetleri kılıfı ile gizleyenler var ki, asıl bu nokta üzerinde hassasiyetle durulması gerekir. Gözden kaçırılmaması gereken bu mesele, konunun başkalaşmasına ve tehlike sınırının aşılmasına yol açabilecek özelliğe sahiptir.

Netice itibariyle; Türkiye'de hukuk yürümeli, eşitlik ve adalet yürümeli; güç yürümemelidir. Hukuk; etkin güce, siyasete ve sübjektif tercihlere göre değil, bağımsız ve tarafsız uygulayıcılar eliyle dosdoğru yürüyebilmelidir. İşte o an, adalet mülkün temeli olur.

Herkes, bir sebebe sığınıp kendisini haklı görebilir. Hukuk ve yargı; işlenen suçlar ile faillerini ortaya çıkarmalı, maddi gerçeğe ulaşmaktan geri durmamalı ve yapılan yanlışların hesabını sormalıdır. Toplumda düzen ve adalet, ancak bu şekilde sağlanabilir.

Yazarın tespiti; Türkiye Cumhuriyeti maalesef ırk ve din eksenli derin bir ayrışmaya hızla itiliyor. Bu tür bir senaryo, 1980 öncesinde sağ-sol siyasi görüş farkı üzerinden denendi. Millet, ayrışmaya ve kamplaşmaya yol açacak yöntem ve davranışlardan uzak durmalıdır. İnsan, her konu ve talebinde haklı olamaz. Bazı durumda haklı ve bazısında da haksız olmak mümkündür.

Türk Milleti birdir, bütündür ve birlikteliğin güçlü olmak demek olduğunu bilir. Çünkü düşman, güçlü olandan korkar. Puslu havayı seven kurda karşı sessiz kalmak, onun istediği gibi dolaşmasına ve istediğini yapmasına izin vermek, kontrolü ve düzeni kaybetmek demektir.

Kamu otoritesi ve siyasetçi, bu zamanlarda daha sağduyulu olmak ve kısır tartışmalardan uzak durmak zorundadır. Toplum olarak sadece güzel sözlere değil, esas olarak bu sözlerin hayata geçirilmiş hallerine ihtiyaç duyduğumuz unutulmamalıdır.

"Rüzgar eken fırtına biçer" derler. Ancak ben, "karla kaplı yollar elbet bahara gider" diyorum.

Prof. Dr. Ersan Şen - Haber 7

ersansen@hotmail.com

YORUMLAR 2
  • hasan yılmaz 12 yıl önce Şikayet Et
    acaba insanları bu kutuplaşmaya kim itiyor. bir düşünlelim.bir kişi düşünün, her konuyu en iyi o bilsin ,herşeye o karar versin. kendi siyasal görüşünü överken karşsındakileri devamlı aşağılasın.belki el uzatsa onların elini tutablecekken,onları itmeyi tercih etsin.karşısındakini içtiği içeceğe göre sınıflasın.insanlara kariyer fırsatı sunarken bitirdiği üniversite yerine hangi liseden mezun olmasının daha önemli olması.sivil itataatsizlere göz yumulurken kot giyen öğretmenlere soruşturma açmak insanları kutuplaştırıyor
    Cevapla
  • ibrahim 12 yıl önce Şikayet Et
    hocam anlatıyonda hukuk falan . sen fb nin avukatlığını yaptığın müddetce yazdıklarının hükmü yoktur.bari-'' yanlışı kim yaparsa yapsın bazı yararların korunması ve kendi düzeninin bozulmaması adına-'' gibi yüçe fikirlerinizi anlamak mümkün değil hukukta suç ve ceza evrenseldir suç işlemek kişinin en doğal hakkıdır özgürlüğüdür karşılığındada en ağır caydırıcı cezaya çaptırılmasıda kişinin en doğal demokratik hakkıdır kişi caydırıcı ve topluma örnek cezasını çekerek vicdanende haratlayabilmeli.yoksa hukuk gider bizdeki guguk sisitemi hastalık gibi heryeri sarar,
    Cevapla