Seçim ve Sandık Güvenliği
Bu kısa sürede ve bir türlü çalıştırılamayan Mecliste, Seçim Kanunu değişikliğinin de en az bir yıl sonra yapılacak seçimde uygulanması mümkün olabildiğinden, yine Ülke barajı ile seçime gidilecek, yani en az yüzde 10 oy alan siyasi partinin Meclise girebileceği, diğerlerinin Meclis dışında kalacağı bir seçim bizi bekliyor. “Milletin iradesinin Meclise olabildiğince yansıması” kuralına ters düşen bu barajla, temsili demokrasinin gereğinin ne derece yerine geldiğini de oturup düşünmek gerekir. “Temsilde adalet” ilkesinin yanına yerleştirilen “yönetimde istikrar” ilkesi ile “milli irade/milletin iradesi” kavramlarını bağdaştırmak pek mümkün olmadığı gibi doğru da değildir. Temsili demokraside isabetli olan, vatandaşların tümünün iradesi ile milletvekillerinin seçilmesidir.
Ancak mevcut hukuki ve fiili şartların zorluğuna rağmen, 1 Kasım seçiminin yapılması, hemen sonrasında kurulacak Meclis Başkanlığı Divanı ile Meclis çalışmaya başlaması ve Mecliste oluşacak siyasi yelpazeye göre de halkın iradesini yansıtan Hükümetin bir önce kurulması ve olağan siyasi düzene geçilmesi gereği kaçınılmazdır.
Temsili demokrasinin ve parlamenter sisteminin temelini oluşturan seçim, Ülke yönetiminin usule uygun tesisi ve olağanlaşması için vazgeçilemez bir şarttır. Bunun bir engeli vardır, o da Millet Meclisinin savaş kararı almasıdır ki, bunun dışında olağanüstü hal ve sıkıyönetim dahil olmak üzere alınan seçim kararının gereği yerine getirilmelidir.
Yargıtay ve Danıştay üyelerinden, yani bağımsız ve tarafsız yüksek hakimlerden oluşan Yüksek Seçim Kurulu (YSK); seçimin bir düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili tüm tasarrufları yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konuları ile ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleyip kesin karara bağlama yetkilerine sahiptir (Anayasa m.79/2). Bu yetkiler, il ve ilçelerde kurulan seçim kurullarının başında bulunan hakimlere verilmiştir. Her seçim kurulu; seçmenin oy kullanacağı sandıkların yerlerini önceden belirleyip ilan eder ve ayrıca, hangi sandıkta nerede oy kullanacağını “seçmen kağıdı” göndermek suretiyle seçmene bildirir. Bu nedenle, ortada zorunlu sebep olmadıkça seçim sandıklarının yerleri değiştirilemez. Bu esas, Anayasa m.67’de yer alan seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları için önemli bir güvencedir.
Bugüne kadar, güvenlik sorunu nedeniyle sandık yerlerinin değiştirilmesi tecrübe edilmedi. Seçmenin ve sandıkların, yani seçimin güvenliğinin somut olarak gerekli kıldığı hallerin varlığını tespit eden YSK; bu konuda karar alıp genelge yayımlamak suretiyle il ve ilçe seçim kurullarının itirazı kabil olmak üzere sandık yerlerini değiştirmesine veya sandıkları değiştirmesine izin verebilir. Bu konunun ilke ve esasları YSK tarafından belirlenmeden, tüm yetki ve sorumluluğu il ve ilçe seçim kurullarına bırakmak isabetli olmaz ve konu ile ilgili yeknesak uygulama da sağlanamaz. İstisnai olması gerek bu tür değişiklikler, derhal seçmene bildirilmeli, usulü dairesinde ilan edilmeli ve seçmenin sandığa gidebilmesi sağlanmalıdır.
YSK’nın, il ve ilçe seçim kurullarının sandık yerlerini değiştirmeyeceğini veya sandıkları birkaç güvenli merkezde birleştirmeyeceğini ve bu konuda yetkilerinin olmadığını söylemek doğru değildir.
Ancak mücbir sebep olmadıkça sandık yerlerini değiştirilmesi doğru olmadığı gibi, terör endişesine, can ve mal güvenliğine bağlı değişiklikler insanları rahatsız edebilir, hatta Devletin gücünü zedeleyebilir. Bununla birlikte; devam eden sistematik terör eylemlerini görmezden gelmek, seçmenin ve seçimin güvenliğini tehlikeye atmak da doğru değildir.
YSK’nın temel sorumluluğu, seçimin bir düzen içinde dürüst olarak yapılması sağlamaktır. YSK’ya doğrudan bağlı ve emrinde olan seçim kolluk kuvveti yoktur. Seçimlerin yargı makamı olan ve Millet adına hareket eden YSK, güvenlik konusunda Devletten yardım almak zorundadır. Dolayısıyla, seçimin güvenliğinden başta Devlet ve siyasi partiler sorumludur.
Bazı ilçe ve hatta illerde güvenlik sorunu varsa, YSK bu durumu dikkate alabilir. Ancak YSK prensip kararı vermediği ve karar göre de ilçe ve il seçim kurulları değişiklik yapmadığı takdirde, Devletin güvenlik güçleri o yerlerde seçmen ve sandık güvenliğini sağlamak zorundadır. Bunun başka bir yolu da yoktur.
Kimse; YSK’ya, il ve ilçe seçim kurullarına sandık yerlerinin değiştirilmesi veya sandıkların belirli yerlerde toplanması konusunda emir ve talimat veremez. Bağımsız ve tarafsız hakimlerden oluşan bu kurullardan seçimle ilgili talepte bulunulabilir, fakat kurullar tarafından verilecek kararlara müdahale edilemez.
Esas olan, seçmen ve sandık güvenliğinin sağlanması suretiyle seçimin yapılmasıdır ve bir diğer esas da önceden belirlenen sandık yerlerinin somut zorunluluklar dışında değiştirilmemesidir.
Bir demokrasi şöleni olarak geçmesi gereken seçimde halkın sandığa gidebilmesi için, seçmen ve sandığı kapsayacak şekilde seçim güvenliğin sağlanması şarttır. Sandıklar birleştirerek veya bir yere taşınarak güvenlik sorunu aşılamaz. Bu tür radikal değişikler tepkiye de yol açabilir, seçimde sivil itaatsizlik, yani sandığa gitmeme hali gündeme gelebilir veya seçmen ikamet ettiği yerden çıkıp oy kullanmaya gidemeyebilir, korkabilir. Bu nedenle Devlet, seçmenin can ve mal güvenini sağlamalı; kamu otoritesinin varlığı, kişi hak ve hürriyetlerinin güvencesi olmalı, vatandaş kendisini güvende hissedebilmelidir.
Sandıkların birleştirilmesi ve seçmenin güvenli bir şekilde özgür iradesi ile oy kullanması için zorunlu ise, bu durumda YSK kararı ile istisnai olarak sandık birleştirme ve seçmenin bir başka yerde oy kullanması yöntemi tercih edilebilir.
Bu noktada temel sorun; sandıkları taşıma veya birleştirme değil, tehdit varsa vatandaş sandığın taşındığı veya bir merkezde birleştirildiği yere nasıl gidecek? Asıl konu budur. İnsanlar oy kullanıp yine evlerine dönecekler, ya sonra? Bu nedenle Devlet, vatandaşın can ve mal güvenliğini mutlaka sağlamalıdır. Asıl mesele de budur.
Sandık birleştirme veya taşımalı sistem, istisnai olarak il ve ilçelerin kendi yetki alanlarında zorunluluk olduğu takdirde, YSK’nın prensip kararı (genelgesi), il ve ilçe seçim kurullarının kararları ile uygulanabilir ki, seçim sandıklarının yerlerini değiştiren bu kararlara karşı YSK’ya itiraz yolu açık tutulmalıdır. Ancak seçim sandıkları başka il veya ilçelere gönderilemez. Aksi halde bu durum, Devlet olarak kontrolün kaybedildiği ve usule uygun, halkın iradesini yansıtan bir seçimin yapılamayacağı veya yapılmadığı anlamına gelir. Bu durumda, olağanüstü hal ilanı gündeme gelecektir. Çünkü doğru olan, Devletin alan kaybetmemesi, adaletli ve özgür bir seçim yapılmasının sağlamasıdır.
Sözde, yani şeklin yerine gelmesi amacıyla seçim yapılmaz. Seçmen ve sandık güveliğinin sağlanarak, yani vatandaşın can ve mal güvenliği içinde sandığa gidebilmesi, özgürce ve baskı altında kalmadan oyunu kullanabilmesi, vatandaşın oy tercihine kamu otoritesi dahil kimsenin etki etmemesi sağlanmalıdır. Buna ek olarak, sandığa atılan her oyun, sandığın ve kullanılanların oyların güvenliği, sandığa ve sandıktan çıkacak sonuca hiç kimsenin müdahale etmemesi, edememesi ve halkın sandığa yansıyan tercihinin Ankara’da bulunan Meclise ulaşması herkesin temel sorumluluğu, görevi ve hatta ödevidir.
Terör eylemlerinin yoğunlaştığı ve terör örgütünün etkinlik gösterdiği yerlerde, gerek can ve mal güvenliği ve gerekse özgür iradeye dayalı oy kullanmada sıkıntılar yaşandığı bilinmektedir. Bu bir gerçektir, fakat bu yerlerde de seçim yapılmalı, vatandaşın iradesi sandığa yansımalıdır.
Kamu otoritesinin; bu maddi hakikate, yani sistematik terör eylemlerine rağmen mümkün olduğu kadar seçim sandıklarını yerlerinde tutarak seçim yapılmasına sağlaması esastır, hatta bu esastan sapılması veya terör eylemlerini gerekçe gösterip can ve mal güvenliği sağlanmadığından bahisle sandık yerlerinin değiştirilmesi, hem Devletin gücü ve hem de seçimlere şaibe karışma ihtimalinin bir başka boyutu olarak tartışmalara neden olabilir.
Seçimin başlamasından bitişine kadar; bir kısım bağımsız milletvekili adayı dışında asıl siyasi partilerin katıldıkları bu seçime Devlet ve Hükümet hiçbir şekilde müdahale etmemeli, oyunu kullanmak isteyen vatandaş için güvenli ortam ve sandığa atılan oyun da sahibinin iradesine uygun şekilde sayılıp seçim sonucuna yansımasını sağlamalıdır.
Bu nedenle, yapılan tespit ve duyulan zorunluluklar dışında seçim sandıklarının yerleri değiştirilmemeli, yerleri değiştirilen sandıklara vatandaşların güvenli şekilde ulaşıp oylarını kullanmaları sağlanmalıdır. Her iki durumda da seçmenin, kullanacağı oyun ve sandığın güvenliği; YSK, il ve ilçe seçim kurulları ile siyasi partiler ve Devletin güvenlik teşkilatları tarafından sağlanıp korunmalıdır.
Unutulmamalıdır ki demokrasi; zor zamanlarda sahip çıkıldıkça ve yaşatıldıkça büyür, gelişir, kırılganlığını kaybeder, yerleşip benimsenir. Vatandaş ne pahasına olursa olsun, iradesini göstermek ve yönetime katılmak için kullanacağı oya ve seçim sandığına sahip çıkmalıdır. Herkes; siyasi haklar arasında yer alan seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına sahip çıkmalıdır.