Prof. Dr. Faruk Taşcı
Prof. Dr. Faruk Taşcı
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Boşanma gerçeği-III: Kadının “güçlü” olması boşanmaya mı neden oluyor?

GİRİŞ 15.11.2025 GÜNCELLEME 16.11.2025 YAZARLAR

İster medya tetiklemesi üzerinden olsun ister aile büyükleri kaynaklı olsun, “kadının gücü meselesi” boşanmanın sebebi olup olmama konusunda ayrı bir tartışma alanı. Kadının gücünden kastedilen de daha çok ekonomi temelli ve özelde çalışması ile ilgili.
“Kadının gücü meselesi” (özellikle de ekonomik güç) evlilikleri nasıl etkiliyor? Kadınlar çalıştıkça boşanmalar mı artıyor? Yoksa kadınların iş gücüne katılması ve istihdam edilmeleri aileleri daha mı sağlam kılıyor?

Cevap, sanıldığı kadar siyah-beyaz değil!
“Kadın çalışırsa aile güçlenir” görüşü var. 

Bu görüştekilere göre kadının çalışması, aile ekonomisini güçlendiriyor, haneye güvenlik ve refah getiriyor. Çiftlerin ikisi de çalıştığında, hayat standardı yükseliyor; özellikle ekonomik kriz zamanlarında dayanıklılık artıyor. Kısacası, “gelir etkisi” dediğimiz şey devreye giriyor.

Bu çerçevede, özellikle büyük şehirlerde, kadınların çalışmasının boşanma riskini değil, evlilikteki “ekonomik stres” riskini azalttığı bulgusuna ulaşan araştırmalar var. Dolayısıyla, eşit sorumluluk bilinciyle hareket eden çiftler, evliliği yıkmak yerine daha sağlam temellere oturtabiliyor, deniyor.

Bir de “boşanma, kadınları çalışmaya itiyor” diyenler var.

Bu yaklaşıma göre, kadınların çalışması boşanmayı değil; boşanma, kadınların çalışmasını artırıyor. Türkiye’de yapılan bir araştırma (1989-2021) da boşanma oranlarındaki artışın kadın istihdamını artırdığına işaret ediyor. 

Yani, kadın boşandıktan sonra iş hayatına atılıyor. Çünkü geçim kaygısı var. Çünkü çocuklarını büyütmek, kendi ayakları üzerinde durmak gerekiyor kadın için. Bu da kadınları iş gücüne ve çalışmaya yöneltiyor.

Bunların dışında bir de “boşanma ihtimali kadını çalışmaya yönlendiriyor” diyenler de var.

Bu görüş, daha incelikli bir yere dokunuyor. Kadınlar bazen boşanmayı planlamadan, sadece “ya bir gün yalnız kalırsam” düşüncesiyle işe giriyorlar. Yani çalışma, boşanmanın nedeni değil de boşanma riskine karşı bir sigorta gibi görülebiliyor kadınlar tarafından. Bazı anne-babaların “kimsenin eline bakma, işini eline al” tarzındaki telkinleri biraz da buraya denk geliyor olmalı. 

Bazı araştırmalar da boşanmadan hemen önceki yıllarda kadınların iş gücüne katılımının arttığını gösteriyor. Bu da aslında bir “ekonomik güvenlik arayışı” davranışına benziyor.

Bunların dışında, “kadın çalışırsa evlilik bozulur, boşanmalar artar” görüşünü savunanlar az değil.

Bu görüşe göre, kadın istihdama katıldığında ekonomik olarak bağımsızlaşıyor. Bağımsızlık da “evliliğe mecbur olmama” duygusunu beraberinde getiriyor. Artık birçok kadın “yürümüyorsa yürümüyor, boşanırım olur biter” diyebiliyor. Bu cesaret/imkân, ekonomik güvenden geliyor.

Bununla bağlantılı olarak, ev içi rollerdeki değişim belirginleşiyor. Kadın işte, erkek işte; bu nedenle çatışma başlıyor: “Ev işini kim yapacak”, “çocuğa kim bakacak” gibi sorular, bazı evlerde “sessiz fırtınalar”a dönüşüyor. Ev işlerine ayrılan zaman azalıyor, hatta eşler arası statü rekabeti ortaya çıkıyor, erkeğin “aile reisliği” rolü sarsılıyor. Kadın “ben de varım” diyor. 

Hatırı sayılır araştırma da bu tabloyu destekliyor: Araştırmaların önemli bir kısmında çalışan kadınların boşanma oranı, çalışmayanlara göre daha yüksek çıkıyor. Özellikle tam zamanlı çalışanlarda kısmı zamanlı çalışan kadınlara göre bu fark belirginleşiyor. 

Tüm bu yaklaşımlar bize şunu söylüyor: “Kadınlar çalışmaya başladı, o yüzden boşanmalar arttı” gibi açıklamalar meselenin önemli bir yönü hatta Türkiye’nin nüfusu açısından hayatî, ama “kadın çalışırsa evlilik kurtulur” görüşünün yansımaları da özellikle büyük şehirlerde karşılık bulabiliyor hele hele ekonomik kriz dönemlerinde. Boşanmalar sonrası kadınların güvence arayışının uzantısı olarak çalışma hayatına girdikleri de görülüyor. Yine boşanma ihtimali de kadınlar için “çalışma hayatına dahil olma ile riski dengeleme” anlamına gelebiliyor.

Hepsinin ama az ama fazla karşılığı var. İşin aslı ise “zemin” ve “zaman” değişimi ile ilgili.

Zemin değişti. Köy hayatından şehir hayatına geçtik. Tarlada çalışan kadının yerini şehirdeki ofis, fabrika, hastane, şantiye, okul gibi işyerlerinde çalışan kadın aldı. Tarlada çalışıp “ailesinin kadını” olmanın yerini, iş yerinde çalışan “işinin kadını” aldı. 
Mesele, işinin kadını olsun veya olmasın, aile-iş yaşamı dengesini sağlayan kadın olabilmek. Bunu yapabilenler için ha tarla ya işyeri, fark etmez. Bunu yapamadıktan sonra, yani aileyi ihmal ettikten sonra adına “güçlü kadın” dense ne olur denmese ne olur!

Zaman değişti. Eskinin imkânsızlıklarının yerini bugünün sınırsız seçenekleri aldı. Bu nedenle, artık “hayatın kenarında duran kadın” değil, “hayatın merkezinde söz sahibi olmak isteyen veya olan kadın” var. Aile ve çocuklar ikinci plana itildikten sonra, “hayatın kenarında duran kadın” olunsa ne olur “hayatın merkezinde söz sahibi olan kadın” olunsa ne olur!

Mesele, aileyi ihmal etmeyen kadın olmak yani annelikten kaçmayan, anneliği için her türlü fedakârlığı yapan kadın olmak. Bu tarz fedakârlığı yapabilen annelerin ayaklarından öpülür. Hem anneliğini ihmal etmeyen hem çalışma hayatını yürütebilen annelere de helâl olsun.
 

Prof. Dr. Faruk TAŞCI / Haber7

YORUMLAR 12 TÜMÜ
  • Fatih 2 hafta önce Şikayet Et
    Miras hukukunda dinimiz kadına verdiğinin 2 katını erkek kardeşine veriyor. Ülkeyi savunmaya geldiğinde, güvenliği temin etmeye geldiğinde, asıl görev erkekte olduğuna göre, bunun bedeli var. Kadının eşit para, eşit hak isterim demesi, adil olmayabiliyor. Kur'an en iyi rehberdir, hem erkek hem kadın için...
    Cevapla
  • Bahattin 2 hafta önce Şikayet Et
    Mesele insan olabilmek ve evliliktteki görevlerini yerine getirebilmek tır.Bugun evlilikteki kurallar altüst olmuştur Atarabasinda atın kontrolü arabacidan alınırsa araba nereye gider hesap edin
    Cevapla
  • Misafir 2 hafta önce Şikayet Et
    Erkek gücünü paradan aldığını sanıyor ve kadını eziyor bana muhtaçtır diye baskı uyguluyor ne zamanki kadının da parası oldu erkek gücünün, aile reisliğinin gittiğini sandı ve birlik beraberlik olmak yerine zıtlaştı hayat arkadaşını kendine rakip gördü, psikolojik olarak baskı yapmaya başladı bu sefer de tabi ki de bunun sonucunda evlilik hayatı çekilmez olunca boşanmalar da çoğalıyor
    Cevapla
  • Hayret 2 hafta önce Şikayet Et
    Boşanma gerçeği 4- Erkeğin sorumluluktan kaçması boşanmaya mi sebep oluyor? Rehberlik yaptığım sınıfıma bakıyorum. Üçte bir parçalanmış aile. Sorumluluk almaktan kaçan işsiz, alkolik, kumarbaz, zina yaparak mevcut ailesini feda eden erkek figürü ön plana çıkıyor.
    Cevapla
  • Hanedan 2 hafta önce Şikayet Et
    En geçerli ve tesirli reçete yüce dinimiz İslam'ın koyduğu kurallardır. Kadında erkekte görev ve sorumluluklarını bilecek. Karşılıklı saygı ve sevgi olacak herşey çözülür.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle