Din Eksenli Batı Mizahının Faşist ve Lejyoner Karakteri
Karikatür, görsel kültürün egemenliği altındaki dünyamızda etkin bir mizah unsuru haline geldi. Bu yönüyle, din odaklı faşist mizahın da en önemli öğesini karikatür oluşturmaya başladı diyebiliriz. Karşıt bir mesajın, tutumun, inancın, propagandanın veya politikanın, size göre menfi sonuçlarını bertaraf etmek için (negatif) mizahın gücünden yararlanmak, hedefinizi kontrol edemeyeceğinizi biliyorsanız, akıllıca bir taktik sayılabilir. En azından size, onunla "alay" etme fırsatı sağlayacaktır. Çünkü karşıtınız gülünç veya küçük duruma düşünce, onu anlatmak, manipülasyon yoluyla kendi zemininize çekerek onunla başa çıkmak daha kolay hale gelecektir.
İllüstrasyon: Mehmet Emin Aykurt
Batıda, Hz. Peygamber (S.A.V) karşıtı koronun solistlerinin, cepheyi, görsel şiddetin arenası haline gelen karikatür dergileriyle tahkim etmesi bu nedenle tesadüfi değildir. Bunun satışları arttırmak gibi oportünist motivasyonları da olabilir fakat, bu bir taşla iki kuş vurmayacağınız anlamına gelmez.
Kullan-at veya tek kullanımlık karikatürleri içeren bu dergiler, adeta Batı ideolojisinin iflasının sarsıntılarını azaltmaya çalışan birer narkoz işlevi görüyorlar. Şiddet, cinsellik, terörizm veya hakaretle bir kolaj oluşturup mizah kılıfıyla servis etmek, karikatürü, operasyonel bir savaş aracı mertebesine taşıdı. Bu yönüyle de Müslümanların en büyük imtihanlarından biri haline geldi.
Bu saldırgan görsellerin sahteliğini veya operasyonel boyutunu açığa çıkarmanın en basit yolu, karşıt mizahının üretilip üretilemeyeceği üzerine kafa yormaktır. Mizahi olduğu iddiasındaki bir anlatıya, mizah yoluyla karşılık verme olanağı bulamıyorsanız, bu sizin yetersizliğinizi değil o anlatının sahteliğini teyit eder. Sizi cani, pedofili veya terörist gibi tasvir eden bir görsele hangi mizahi anlatıyla karşılık verebilirsiniz?
Bu ve buna benzer tasvirlerden, Osmanlıdan Cumhuriyete, (izlediği politikalar rahatsızlık uyandıran) seçili yönetsel figürlerimizle alay etme, onları aşağılama, küçük düşürme, amacıyla çok kez medet umulmuş ve bu tür tasvirler, pek çok gazete ve dergide özenle misafir edilmiştir. Bunların en ilginçlerinin veya öğretici olanlarının bir araya getirildiği dijital bir sergi oluşturmak, özellikle genç kuşaklar için yararlı bir toplumsal hafıza çalışması olabilir. Kültür ve Turizm Bakanlığımıza (dinsel travmalarımıza odaklanan diğer toplumsal hafıza çalışmalarının önemine dair notu da ekleyerek) bu vesile ile iletmiş olalım.
Konuya dönersek, Batı’da son yıllarda aşırı sağın yükselişi, yabancı düşmanlığı, nefret söylemi veya kültürel ırkçılıkla çevrelenen, yenilenmiş ve yoğunlaşmış bir gündeme tanıklık ediyoruz. Cehaletin bilgiçlik taslamasının güzide örneklerini oluşturan entelektüel atıklardan yeni bir koleksiyon yaratmayı amaçlayan bu girişimler, Kur’an-ı Kerim’i ve Hz. Peygamberi (S.A.V) odağına almayı ve onlara yönelik iğrenç tasavvurları, entelektüel sahadan eylem arenasına çekerek doğrudan kitlesel bir gösteriye dönüştürmeyi amaçlıyor.
Entelektüel kapasitenin, İslam’ın eninde sonunda Avrupa’da başat din olacağı düşüncesinde yoğunlaşan dinsel korkuları azaltmaya yetmemesi, sorunu kaynağında yok etmek için, iletişim, algı yönetimi, medya ve halkla ilişkiler stratejileriyle güçlendirilmiş yeni bir cephe açma zorunluluğunu beraberinde getirdi.
Peki, bu, Hz Peygamberin (S.A.V), iğdiş ettikleri insanlığın karartılmış dünyasına, bir güneş gibi doğmasını engelleyebilecek mi? Batı daha ne kadar kendi yarattığı bu korku ikliminde serseri mayın gibi dolaşmaya devam edecek? Bunun için basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü gibi yıllardır üzerine titrediği değerleri bozuk para misali harcayıp, demokrasi ve insan hakları kalesini de Gazze soykırımında yitirince, makyajsız haliyle ortada kaldı. Umarım bu sıkışmışlık ve tükenmişlik hissiyle, kendi toplumlarını ortasında bıraktıkları karanlığı, daha da yoğunlaştırmaya tevessül etmezler. Anti İslamofobik inisiyatife burada büyük rol düşüyor. Fakat ilk iş, Dünya geneline yayılmış Anti İslamofobik inisiyatiflerin, bir veya birkaç çatı altında (sivil inisiyatif duygusunu özenle koruyarak) toplanmaları ve saygı duyulan, kararları ve uyarıları bu nedenle önemsenen erişilebilir ve kapsayıcı bir niteliğe bürünmeleri gerekiyor.
Boykot, protesto amaçlı yürüyüşler, basın açıklamaları, basın aracılığıyla yürütülen tartışmalar, bilimsel çalışmalar gibi Müslüman dünyasının popülerleşen tepkilerine bu açıdan bakarsak, hatta buna “Hz. Muhammed'e hakaret eden karikatürist yanarak öldü” şeklindeki haberlerin içsel rahatlığımıza sağladığı katkıları eklersek, yeni eylem alanlarına ve politikalara duyulan ihtiyaç kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Çabalarımızı, oryantalizmin tersine çevrilmiş halinden veya yabancı düşmanlığından uzak durarak, daha ileri bir evreye nasıl taşıyabiliriz? Millî Mücadele Anadolu’sunda, İstanbul Peyam-ı Sabah’ını madara etmek için Anadolu’da Peyam-ı Sabah ismiyle yayınlanan bir mizah gazetesi, bu soruya şu çerçevede bir yanıt veriyor:
Karşıt olanı küçük düşürmek ve rezil etmek için ne yapılması gerektiğine dair esası mizahi fakat neticesi ciddi bir kampanya düzenleyerek onu gülünç bir saldırgana dönüştürme çabanıza parlak fikirlerden oluşan bir lojistik destek sağlayabilirsiniz.
Anadolu’da Peyam-ı Sabah’a kulak verirsek eğer, parlak olduğuna inanılan fikirleri veya önerileri, küresel Müslüman diasporanın katkılarıyla yeni medyanın gündemine taşıyarak, kafası karıştırılanların kafasını daha da karıştırabilir miyiz? Parlak bir fikir ileri süren üç okuyucuya, sırasıyla 25 Lira, 10 Lira ve gazetenin bir yıllık aboneliği hediye edilecek diye de not düşmüş Aka Gündüz.
TDV İslam Ansiklopedisi’nde yer alan bilgiye göre, “sanatını yalnız Hz. Peygamber’i (S.A.V) ve İslâm dinini savunmak ve müşrikleri hicvetmek yolunda kullanan Abdullah b. Revâha için Hz. Peygamber’in (S.A.V) söylediği bilinen, “şiirleri müşrikler üzerinde oklardan daha etkilidir” sözüne kulak verip, bu tespitin çağdaş versiyonlarına yeniden odaklanmamız gerekiyor. Halkla ilişkilerin babasına göre totaliter rejimlerin sıklıkla ve etkili bir biçimde kullandığı propagandanın, liberal demokrasilerde daha yumuşatılmış bir manipülasyon tekniği olarak ortaya çıkan versiyonuyla mücadelede Abdullah b. Revâha’dan alacağımız dersler var. Gerçekle onu gizleyerek veya saklayarak mücadele etme tekniğine karşı etkili yollar belirlemeliyiz. 15 Mart “İslamofobiyle Mücadele Uluslararası Günü” bu tartışmalar için bir fırsat olabilir.
Sağlıcakla kalın,
Prof. Dr. Hakan Aydın
Erciyes Üniversitesi
Görüş ve Önerileriniz için: haydin@erciyes.edu.tr
-
DURMUŞ ALİ ŞAHİN 9 ay önce Şikayet EtYazınızın incelikle işlenmiş detayları ve çarpıcı analizi, konuya olan derin hakimiyetinizi gösteriyor. Okuyucuları etkileyici bir şekilde bilgilendirirken düşündürmeyi de başarıyorsunuz. Harika bir çalışma, tebrik ederim!Beğen Toplam 1 beğeni
-
Tamer 9 ay önce Şikayet EtAklıma peygamber sav a söven batı dergisindekileri cezalandıran ve arkasından türkiyeninde c.başkanının ölenlere (peygambere sövenlere ) destek için gidip dönüştede cuma namazı kılması geldi bu olayı torunlarıma anlatacağım onlarda torunlarına anlatsınlar ki batıdan Allahtan daha çok korkan bi toplumu Allah asla düze çıkartmaz bilsinler. Anlayan anladı...Beğen Toplam 1 beğeni
-
Tasarımcı 9 ay önce Şikayet EtHerkeze selamlar. Hocamızın çok zarif bir üslupla dile getirdiği konu gerçekten önem arzediyor. Acizane görüşüm mizahın zekaya hitbeden düşündürücü yönünü beceremeyen ler onu görsel ve slogancı ve şablonlar arkasından belaltı vurma biçimine dönüştürürlet. Burada düşünen insana düşen o seviyede gezmeden vefakat insanı yücelten değerle ifade eden yapıtlar ortaya koymaktır. HürmetleBeğen Toplam 3 beğeni
-
M. Emin 9 ay önce Şikayet EtKaleminize sağlık saygıdeğer hocam.Beğen Toplam 2 beğeni
-
Şahin 9 ay önce Şikayet EtHakan Hocamızı ebrik ediyorum. Maalesef söz konusu alanı sanatçı kisvesi altında ortalıkta gezinen ne yidüğü belirsiz kişilere bırakmışız. Ancak bir yerlerden başlamak lazım, karşı karikatür, makale ve fikir yarışmaları gibi...Beğen Toplam 4 beğeni