Boşanmanın sağlıklısı olur mu?
Ülkemizde evlilik sürecine sağlıklı adım atabilmek ve bu adımı sürdürebilmek kadar, sağlıklı boşanabilmek te hayati bir sorun haline geldi. Hiçbir evlilik boşanmak üzere başlatılmaz ancak evlilik süreci bazen çiftleri bu önemli ve zor kararı almak noktasına getirebiliyor. Her evliliğin kendine göre bir hikayesi var. “İki gönül bir olunca” kısmı güzel de “samanlık seyran olur” kısmı, (sadelik) günümüz kırk haramilerinin (endüstriyel kapitalizmin) hoşuna gitmiyor pek. Ancak ikna gücü (enstrümanları) yüksek ve çok çeşitli olduğu için genç çiftleri (ve ailelerini), mümkün olduğunca aşırı harcama yapmaya, zorla veya güzellikle, ikna ederek evlilikleri pahasına, tutsak etmeyi başarıyor. Genç çiftler daha adımlarını atar atmaz ilk huzursuzluklarını, kaygı ve streslerini peşinen edinmiş oluyorlar böylece. Sonrasında kişisel arzu ve egoların, aile yakınlarının, tüm medyayı bir araya getiren akıllı telefon dünyası uyaranlarının da yardımıyla kısa sürede toksik hale geliyor huzur ve mutluluk hedefli birliktelikler. İlişkilerin toksik bir aşamaya evrildiği bu tür durumlarda, tekrar düzelme ihtimali ortadan kalkmışsa, sevimsiz olsa da boşanmayı bir seçenek olarak değerlendirmek gerekir. Hem helâl hem de yasal olan bir hakkın önüne çeşitli nedenlerle görünür-görünmez setler çekilemez.
Sağlıklı boşanmak birkaç açıdan önemli. İlk akla gelenler: Çiftlerin bedensel ve ruhsal sağlığının korunması, varsa, çocukların sağlıklı gelişimlerinin garanti altına alınması. Bir de çocuklarını, bebeklikten yetişkinliğe kadar fiziksel ve psikolojik şiddet ve nefret sarmalına hapsettikleri halde "çocukların olumsuz etkilenmesini istemiyoruz" diyerek boşanmaya yanaşmayan tipler var. Boşanamama sendromu da diyebiliriz. Pek çok nedeni olabilir. Örneğin yakın veya uzak çevre/mahalle baskısı, nafaka sorunu vs. Nafaka, evlenememek kadar boşanamamanın da nedenleri arasında gösteriliyor. Sorunun çözümünü hedefleyen alternatifli tekliflerin neden hâlâ Meclis gündemine gelmediği merak konusu. Kaş yaparken göz çıkardığımız mevzular bunlar maalesef. Kimseyi mağdur etmeyecek bir çözüm bulmak bu kadar mı zor? Medya ve sivil toplumun oluşturduğu baskı ortamı nedeniyle alelacele yapılan yasal düzenlemeler, verilen kararlar, sorunu çözmeyi bırakın yeni mağduriyetlere kapı aralıyor.
Boşanmaların sağlığını yitirdiği durumlarda hem haber bültenlerine hem de sosyal medyaya yansıyan inanılmaz aile trajedilerine şahit oluyoruz. “İstanbul'da boşanmak isteyen eşini öldürdü: Ağırlaştırılmış müebbet talep edildi”, “Bağ evinde korkunç olay: Boşanmak isteyen karısını öldürüp intihar etti”, “Boşanmak isteyen eşini ve ailesini katletti, üç müebbet cezası aldı”, “Boşanma aşamasındaki eşini öldürüp, cinayeti mesajla haber verdi”, “Cezaevinden firar etti, boşanmak isteyen eşini vurdu”, “Hakkında uzaklaştırma kararı olan koca, sokakta eşini bıçaklayarak öldürdü...”
Bu can yakan başlıklar, yakın zamanda meydana gelen vahşetlerin yalnızca birkaçına dair manşetleri oluşturuyor. Bunun gibi yüzlerce haber var ve her gün yenileri ekleniyor. Medyaya yansımayan trajedileri de hesap ederseniz korkunç bir tablo söz konusu. Yalnızca yuvaların yıkılmasıyla değil, toplumsal psikolojiyi ve güvenliği tehdit eden amansız bir sorunla karşı karşıyayız. Herkes steril ortamlarda yaşamıyor tabi.
Meselenin sosyal medyaya bakan yüzü daha da patalojik. Boşanmak amacıyla duygularını sosyal medyaya taşıyan kadınlar, biraz da avukat markajıyla sorunu, karşı taraftan öç alma, tüm mal varlığına el koyma ve hayatını yaşanmaz hale getirme mücadelesine dönüştürüyor. Özellikle TikTok aracılığıyla yayılan yeni kabadayı kültürü, boşanma aşamasındaki erkeklerin eşlerine mesaj verdikleri bir ön hazırlık alanına dönüşürken, Instagram gibi ortamlar hem kadınların hem de erkeklerin boşanma aşamasındaki eşlerine yönelik psikolojik savaş yürüttükleri taciz ve manipülasyon mekânları haline geldi. Yapılan paylaşımlarla özel hayatlar ihlal edilirken çocuklar da sürecin bir parçası haline getiriliyor.
Bu durum ne yazık ki boşanmanın, bazı durumlarda en az evlilik kadar önemli ve gerekli olduğunu anlayamadığımızı, sağlıklı boşanmanın önemini yeterince kavrayamadığımızı gösteriyor. Ayrıca hem evlilik sırasında hem de boşanma aşamasında ve sonrasında iletişim, kriz yönetimi, sorun çözme, psikolojik iyi oluş gibi kritik alanlarda ne denli ciddi eksiklerimiz olduğunu hatırlatıyor.
Sosyal medyaya ilişkin başka vahametler de söz konusu: Boşanmaya ilişkin süreçlerde geçici ve yüzeysel sosyal medya aforizmalarıyla dalgalanan bireysel psikolojiler, aynı oranda inanç ve maneviyat gibi daha derinlikli yardımcı ve iyileştirici mekanizmalardan uzaklaşıyor.
Evet, evlilik yaşı ilerlerken, evlilik süreleri kısalıyor. Huzurun kaynağı eşler nasıl oluyor da piyasa simsarları için bulunmaz bir ortamın, yani anlaşmazlığın, çatışmanın, kin ve nefretin, kötülükte yarışmanın kaynağı haline gelebiliyor?
Boşanmanın sağlıklısı olur mu? Olur, Olmalı!
Sağlıcakla kalın,
Prof. Dr. Hakan Aydın / Haber7
-
Mustafa 2 ay önce Şikayet EtHem kadın hem erkek için eşit şartlarda boşanmaların tüm yönüyle ele alınmış bir yazı teşekkür ediyorum aile içi şiddete karşı önlemler alınmalı kaleminize yüreğinize sağlık olsun.gunduz kuşakları TV programları kapatılsın şiddet haberleri açık ve net şekilde yayınlanmasın.bu konuda çalışmalar yapılması gerekiyor.saygılarBeğen Toplam 2 beğeni
-
Erdl 2 ay önce Şikayet EtKritik bir sorun. Hoca tüm ilgili kurumlara önemli mesajlar veriyor. İşin sosyal medya boyutu konuşulmuyor bile. Hangi sosyal politika bu alanlara bir şey söylüyor. Yetkililerin bu çağrıyı duyması lazımBeğen
-
Rukiye 2 ay önce Şikayet EtTarafsız bir bakış açısıyla çok yönlü ele alınmış bir yazı. Tebrik ederimBeğen
-
Fikri Fikir 2 ay önce Şikayet EtGayet makul ve insani bir öneri. Yazar olması gerekeni reel durumdan yola çıkarak söylemiş. Tebrik ediyorum...Beğen Toplam 1 beğeni
-
Metin 2 ay önce Şikayet EtBir avukat olarak, boşanmanın da evlilik gibi doğal ve gerilimsiz yapilabilmesine taraftarım. Güzel bir yazı olmuş. Teşekkür ederim.Beğen