Prof. Dr. Hakan Aydın
Prof. Dr. Hakan Aydın
HABER7 YAZARI

Vatandaş gazeteciliği çığırından çıktı mı?

GİRİŞ 01.11.2024 GÜNCELLEME 02.11.2024 YAZARLAR

İnternet ve mobil iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, gazetecilik hinterlandını genişletti. Hali hazırda, icrası eğitim/diploma gerektirmeyen gazetecilik mesleğini, profesyonel alanın da dışına çıkardı. Akıllı telefonu olan herkes bir süredir potansiyel bir gazeteci sayılıyor. Tabi bu sürecin artıları olduğu gibi eksileri de var.

Vatandaş gazeteciliğinin işlevlerine geçmeden önce, medyanın işlevlerine kısa bir göz atalım. Medyanın işlevlerine iki farklı bakıştan söz edilir. İlk bakışta medya bize haber ve bilgi verir, eğitir, eğlendirir, sosyalleştirir, kültürün devamlılığını sağlar vs. İkinci bakış bunun tam tersi istikamettedir: Medya bizim için değil, sahibi ve parayı veren için çalışır. Bize haber ve bilgi vermez ancak bizi manipüle eder, dezenformasyona maruz bırakır. Eğitmez, cahilleştirir. Eğlendirmez, oyalar. Önümüze kurduğu sirk, yediğimiz kuru ekmeğe odaklanmamızı engelleyen afyon vazifesi görür vs.

Eğitimi her zaman gazetecilik olmasa da mesleği gazetecilik olanlar, ilk bakışı “profesyonelce” icra ederek müreffeh ve mutlu bir yaşam sürüyor. İkinci bakışın savunucuları ise sistemi tehdit etmediği sürece ve/ya sistemin aparatlarına aparatlık yaptığı ölçüde, alternatif medya türküleri çağırmakta özgürler. Yani sistem hem ana akım/merkez medyayı hem de alternatif görünümlüleri aynı anda yönetiyor.

İnternet ve mobil iletişim teknolojileri, biz gazetecilik mesleğini tanınmaz hale getirmeye çalışırken, hedef kitleyi de sürece dâhil ederek gazetecilik pratiğini "korunaklı" alanın dışına çıkardı. Önceleri ikisi arasında bir bağ kurmayı hedefliyordu. Sıradan insanlar, ellerindeki telefon vs ile etraflarında olan bitenin fotoğrafını çekerek, bazen kısa bir açıklamayla birlikte medyaya servis edebilecek, böylelikle (vatandaş) gazeteci vasfı kazanacaktı.

Ancak her zaman olduğu gibi öngörülemeyen şeyler yine sürece hâkim oldu. Sosyal medya, "dişine kan değenlerin", geniş kitlelere seslenebilmenin (onları ayartarak kafeslemenin) sağlayacağı ekonomik, siyasi ve sosyal gücü, çok geçmeden fark etmelerini sağladı. Sosyalleşmeye çalışan (varlıklarını sosyal medyaya taşıyan) merkezi ve yerel medyanın ardından, Fenomenler, YouTuber'lar, Influencer'lar, ünlüler, reklam pastasından biz de pay isteriz diye takipçi toplamaya çalışanlar ile sokak cinselliği satan işportacılar köşeleri tuttuktan sonra, kalan kısmı vatandaş gazetecilerin kullanımına bırakıldı.

Merkez medyaya bilgi, fotoğraf ve görüntü servisiyle başlayan süreç çok geçmeden, bireysel çıkarları gazeteciliğin gücünü kullanarak gözetme-koruma, gerçekleştirme yöntemine evrildi. Bunda CİMER'in işlevini artık kaybettiğine dair yargıların da payı var. "Yazarım", "yayınlarım", "paylaşırım", "medyaya servis ederim" şeklinde ortaya çıkan semptomlar:

-Hem bireysel hesaplardan, ilgili yöneticileri, örneğin Vali’yi, Belediye Başkanı’nı, Bakan’ı etiketleyerek,

-Bazen de buna aracılık eden (bazı şehirlerde yerel medyaya nal toplatan) sosyal haber siteleri marifetiyle, özellikle orta ve üst düzey taşra yöneticilerinin (şef, müdür, kaymakam, belediye başkanı, vali vs) ve çeşitli meslek mensuplarının kâbuslarından biri haline geldi. Bazıları bu nedenlerden dolayı görevlerini yapamadıkları iddiasındalar.

Olan-biten, denetim ve eleştiriye ilişkin olarak medyadan arzu ettikleri desteği bulamayan vatandaşların, bir şekilde kendi başlarının çaresine bakıyor olması şeklinde de yorumlanabilir. Ancak pek çok mahzurla. Haklı ve aynı zamanda meşru olmayan yollara tevessül etmeyen şikâyetlere bir itirazım yok; etkili bir yoldur. Ancak bu yöntemi şantaj unsuru olarak kullanıp, haksız veya diğerlerinin hakkına giren pek çok bireysel talebin-menfaatin bu yolla karşılanmasına dönük çabaları da görmezden gelemeyiz.

Çocuğunun okulundaki bir öğretmeni ile yaşadığı kişisel bir problemi,  milli eğitim sisteminin çözümsüz bir sorunu olarak kodlayıp farklı delillerle (!) de süsleyerek ilgili kanallar vasıtasıyla gündeme taşımak örneğin. Bu şekilde pek çok kurumu, meseleyi aydınlatma çabasıyla teyakkuza geçirip enerji ve kaynak israfına sebep olan onlarca olay var.

İnsanlar seçiciler, kendi kanaatleriyle uyumlu (işlerine gelen) kaynaklara yöneliyorlar. Elde ettikleri haber ve bilgileri yanlış yorumluyor hatta delillerini bile yanlı veya gerçeğe aykırı bir şekilde belirliyorlar. Kendi bireysel sorunlarını genelleştirerek, herkesin sorunuymuş gibi sunmaktalar. Dezenformasyon mekanizmasını tahkim eder bir şekilde olumsuz ve dramatik haberlere daha fazla dikkat gösterme eğilimindeler ve negatiflik ön yargısı zihin dünyalarını kuşatmış durumda.

Bu kaostan “vatandaş/yurttaş gazeteci” çıkar mı çok emin değilim. Bir yerden başlamak gerekirse iğneyi kendimize, çuvaldızı geleneksel medyaya batırmayı deneyerek başlayabiliriz.

 

Sağlıcakla kalın,

Prof. Dr. Hakan Aydın / Haber7

YORUMLAR 6 TÜMÜ
  • Mehmet Emin 2 hafta önce Şikayet Et
    Cimer'in işlevini kaybettiği konusunda son derece haklısın. Gönderdiğin dilekçe o birim bu birim dolaşıp sana matbu bir yazı gönderiyorlar. Bir işe yaradığı görülmüyor. Cimer'e yazacağına Allah'a dua et belki kabul olur.
    Cevapla
  • Selma Kara 2 hafta önce Şikayet Et
    Bir de içerik üretimi ile gazetecilik aynı şey değildir. Son yıllarda karıştırılan, yurttaş gazeteciliği kadar gazeteciliğe zarar veren bir başka oldu da budur. Belki bir başka yazının konusu olabilir.
    Cevapla
  • İsm 2 hafta önce Şikayet Et
    Günümüzde bir denetim mekanizması olarak işlemekten çok kamu kurumlarının işleyişini tıkayan bir işlev görüyor vatandaş gazetecilik pratikleri. Kişisel çıkar ve yanlılıklar biriken bir mesaj yükü olarak üst üstü yığılıyor.
    Cevapla
  • KALP DİPLOMA 2 hafta önce Şikayet Et
    Vatanda gazeteciside Türkiye'de hakim olan kliklerin bir temsilcisi, kendisini nereden hissediyorsa o tarafın senfonisine katiliyor, sosyal medyayı iyi kullanan batı ajanlarının yerel temsilcisi,ama yinede yereldeki olaylarin gozlemcisi,,mesela ekremin Diplomasi hala vuzuha kavusmadi,cevap vermesi gereken tüm mekenizmalar sessiz, ekrem hircinlasiyor halk merakta,Devlet suskun
    Cevapla
  • Yavuz44 2 hafta önce Şikayet Et
    emeğinize sağlık hocam, çok haklısınız o kadar ilginç bir seviyeye geldi ki.. Bunu da özgürlük olarak değerlendirenler var..CİMER konusunda da o kadar yavaş süreç ilerliyor ki orası artık atıl bir alan, bir kuruma gönderiyorsunuz talebinizi o kurum 1-2 ay sonra anca cevap yazıyor. Çözülen işler var mı elbette ama çözümsüz kalan daha çok
    Cevapla