Siyonist-Emperyalist Denkleme Karşı Milli Denklem
1 Ekim’de TBMM’nin açılışındaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması ve hemen konuşmanın akabinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti sıralarına gidip DEMlilerle tokalaşması “Bir şeyler mi oluyor?” sorusunu siyasi gündeme taşıdı.
Millet bunu anlamaya çalışırken ve tartışırken, Bahçeli neredeyse her grup toplantısında tartışılan konuyu bir adım öteye taşıdı. Önceki hazmedilmeden yenisi devreye sokuldu.
Fakat Bahçeli’nin 22 Ekim’deki grup toplantısında söylediklerini hiç kimse tahmin edemezdi.
Bahçeli konuşmasında:
“Şayet teröristbaşının tecriti kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin”
“Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın”
“Ne Kandil, ne Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız.”
Diyerek siyasi gündemi alt üst etti.
Akabinde MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız yaptığı açıklamada 22 Ekim tarihinin bir milat olduğunu ve bundan sonra yapılacak değerlendirmelerin '22 Ekim'den önce, 22 Ekim'den sonra' diye yapılacağını açıkladı.
Bahçeli’nin açıklamaları tüm gündemi kaplarken, ulusal ve uluslararası basın gündemi anlama ve anlamlandırma çabasına düştü.
Eminim ki başta ABD Büyükelçiliği olmak üzere tüm önemli devletlerin büyükelçilikleri Bahçeli’nin açıklamalarının ne anlama geldiğini ve söz konusu açıklamalarla neyin hedeflendiğini anlama çabasına düştü ve toplantılar gerçekleştirdiler.
Bahçeli’nin açıklamaları hazmedilmeye çalışılırken gözler Erdoğan ve Ak Parti’den gelecek açıklamalara çevrildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin, kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz…” diyerek Bahçeli’nin konuşmasına nasıl baktığını göstermiş oldu.
Siyonist-Emperyalist Denkleme Karşı Milli Denklem
Son yaşananları ve Cumhur İttifakı’nın iki önemli aktöründen gelen beklenmedik açıklamaları sığlıktan uzak ve dar siyasi çıkarları bir tarafa bırakarak anlamak gerekir. O zaman son açıklamalar anlaşılabilir.
Türkiye yanı başında yaşanan ve şiddetlenerek yayılan çatışmaların ne anlama geldiğini görüyor.
Türkiye’yi ciddi şekilde etkileyecek, bölge jeopolitiğini bölge aleyhine değiştirecek bir Siyonist-Emperyalist denklemin devreye alınmak istendiğini ve bu uğurda bilinen kuralların tereddüt edilmeden çiğnendiğine şahit oluyoruz.
Bölgede bir dejavu yaşatılmak isteniyor.
Ne olmuştu Ortadoğu’da Osmanlının son dönemlerinde?
Emperyalistler dönemin Hicaz Emiri’ne gelip “Dönem sizin döneminiz olacak. Bizimle birlikte hareket edin. Osmanlı bitiyor. Eğer bizim yanımızda olup Osmanlıya karşı ayaklanırsanız ve mücadele başlatırsanız desteğimizle büyük bir Arap devleti kurulacak. Başına siz geçeceksiniz. İsterseniz Halifelik de size verilecek.” Dediler.
Maalesef emperyalistlerin vaatlerine kanan Şerif Hüseyin ve etrafında toplananlar onlarla birlikte hareket ederek elbirliğiyle Osmanlı Barışı’nı bozdular ve bir daha da bölgede huzur yüzü görmediler.
Emperyalistlerin tatlı sözlerine kanarak Osmanlı Barışı’nı bozanlar Büyük Harp sonunda toplanan Paris Barış Konferansına gittiklerinde büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Daha sonra kimin için Osmanlı Barışı’nın bozulmasına katkı verdiklerini anladılar ama iş işten geçmiş oldu.
O dönemde Arapları emperyalist-Siyonist amaçları için kullananlar şimdi bölge Kürtlerini kullanmaya çalışıyorlar. Merkezinde PKK/PYD/YPG terör örgütünün olduğu bir yapılanmayla bölge Kürtlerini yeni Siyonist-Emperyalist denklemin kurbanı yapmak istiyorlar.
İşte Türkiye son yaptığı hamlelerle ve etkili/yetkili kişilerden gelen beklenmedik açıklamalarla, bölgeyi zehirleyecek ve Türkiye ve bölge için ağır maliyetli bir kaosun kutusunun açılacağı yapıyı etkisiz kılmaya çalışıyor.
Türkiye, sağlam irade ve savunma sanayi başta olmak üzere sahip olduğu güç unsurlarıyla Siyonist-Emperyalist denklemin karşısına Milli Denklemle çıkıyor.
Türkiye, oyunculara yaptığı açıklamalar ve yaptığı hamlelerle “Yapmak istediğini görüyorum. Oynamak istediğin oyunun mahiyetini anlıyorum ve buna müsaade etmeyeceğim” diyor.
Türkiye, Siyonist-Emperyalist denklemin oyuncularına son yaptığı açıklamalarla kartı açınca, onlarda boş durmadılar. Türkiye’nin göz bebeği, en önemli güç unsurlarının başında gelen Savunma Sanayii’nin merkez kurumu TUSAŞ’a bir terör saldırısı tertipleyerek “Siyonist-Emperyalist Denklemin karşısında milli bir denklemin kurulmak istendiğini görüyoruz” mesajını vakit kaybetmeden verdiler.
Kanla kurulmak istenen Siyonist-Emperyalist denklemin kurbanı olmamak için Milli Denklemin kurulmasını ve güçlenmesini sağlayacak her adımın arkasında olmak zorundayız.
Bu süreçte Soğuk Savaş artıklarından gelen Milli Denklemin kurulmasını ve güçlenmesini zora sokacak açıklamaları çok dikkate almamak gerekir.
Onlar ya görevlerini yapıyorlar ya da ne yaptıklarını bilmiyorlar…
-
Z.atayeter 1 ay önce Şikayet EtMükemmel değerlendirmeBeğen
-
Doğrucu Davud 1 ay önce Şikayet EtAnladığım kadarıyla surda gedik açmak istiyoruz, emperyalist cepheyi yarmak istiyoruz, çünkü etrafımızı çevirdiler, terör devleti birken iki olacak, birisi bela ikisi karabela !..Beğen Toplam 5 beğeni
-
Mustafa 1 ay önce Şikayet EtKalemine yüregine sağlık sayın vekilim okuyarak bakış açımızı genişletebiliriz teşekkürlerBeğen Toplam 3 beğeni
-
1 ay önce Şikayet EtÇok kıymetli aktarımlarBeğen Toplam 3 beğeni