Prof. Dr. Recep Bozdoğan
Prof. Dr. Recep Bozdoğan
HABER7 YAZARI

Şuşa'yı kurtarmak

GİRİŞ 10.11.2020 GÜNCELLEME 12.11.2020 YAZARLAR

Karabağ Türkiye’nin kuzeyindeki Doğu Karadeniz Dağlarının en uç kısmıdır.

 

 

Artvin’den sonra Gürcistan’da devam eden bu dağlar, Tiflis’te iki kola ayrılır.

Kuzeydeki kol Kafkas Dağları ile birleşirken güneydeki kol Azerbaycan-Ermenistan sınırının bir bölümünü oluşturduktan sonra bütünüyle Azerbaycan toprakları içinde kalır.

 

 

İşte tamamı Azerbaycan toprakları içinde kalan bu dağların en güney ucunda yer alanbölge bu nedenle “Dağlık Karabağ” olarak adlandırılır.

On birinci yüzyılda Büyük Selçuklu yönetimine giren Karabağ’a Türklerin yerleşmesi de o tarihten itibaren başlar.

Bin yıldır Türk yurdu olan Karabağ, 1590’da Osmanlı hâkimiyetine girer ve “Vilayet-i Gence Karabağ” adını alır.

Ancak, 1603’te tekrar İran hâkimiyetinegeçen Karabağ’a Rusların saldırması üzerine Osmanlı orduları 1724’te ikinci defagelir ve kurtarır.

1736’da İran’a bırakılan Karabağ 1822’de Ruslar tarafından işgal edilir ve işgal 1918 yılında Osmanlı ordusunun üçüncü defa müdahalesiyle sona erer.

Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla bu ülkenin sınırları içinde kalan Karabağ’da Ermenilerin hak iddia etmesi üzerine Azerbaycan Türkleri ile Ermeniler arasında anlaşmazlık çıkar.

Sorunu çözmek içinaslen Ermeni olan Anastas Mikoyan tarafından hazırlanan resmî devlet raporunda Karabağ’ın Ermenilerle bir bağının olmadığı, tarihî belgelere dayalı olarakanlatılır.

Sovyetler’de üst düzey görevler üstlenmiş bir Ermeni’nin hazırladığı raporda böylesi bir sonuca varılması, Karabağ’ın Azerbaycan tarihindeki ve kültüründeki yerinin anlaşılması açısından dikkat çekicidir.

Nitekim Karabağ 1992-2020 yılları arasındaki illegal kısa dönem dışında bin yıllık tarihinde hiçbir zaman Ermeni yönetimine geçmemiştir.

Karabağ’ın kalbi ve düğüm noktası olan Şuşa ise var olduğu 270 yıllık zaman dilimi içinde son 28 yılda gerçekleşen yasa dışı işgal dışında her zaman Azerbaycan Türklerinin hâkimiyetinde olmuştur.

Şuşa’nın kurucusu olan Penah Ali Han tarafından kartal yuvasını andıran sarp kayalıklar üzerine kurulan bu şehir, kısa zamanda Güney Kafkasya’nın merkezi olmuştur.

Camileri, medreseleri, sarayları ve çarşıları ile bir canlı bir şehre dönüşen Şuşa, Azerbaycan kimliğinin, kültür ve medeniyetinin membaı haline gelmiş ve bu vasfını Ermeni işgaline kadarsürdürmüştür.

Nitekim işgalden önce Şuşa’da Devlet Drama Tiyatrosu, Şuşa televizyon kanalı, 5 müze (Karabağ Tarihi Müzesi, Şuşa Şehir Tarihi Müzesi, Üzeyr Hacıbeyоv Müzesi, Bülbül Müzesi, Mir Muhsin Nevvab Müzesi, Azerbaycan Halısı Müzеsi), Devlet Resim Galerisi, 4 yüksekokul, 2 enstitü, 25 lise, müzik okulları, 8 kültür evi, 17 kulüp, 31 kütüphane, 5 kültür ve dinlenme parkı, 4 sinema salonu ve birçok eğitim, sağlık ve sosyal hizmet tesisi bulunmaktaydı.

“Anıtlar şehri” olarak da bilinen Şuşa’da işgalden önce 300 tarihî anıt, 550 tescilli bina ve büyük bölümü restore edilmiş Şuşa Kalesi bulunmaktaydı.

Şuşa, stratejik konumu ve Azerbaycan tarihindeki seçkin yeri dolayısıyla Ermeniler tarafından daima hedef alınmıştır.

Ermenistan’ın Rusların yardımıyla işgal ettiği 9 Mayıs 1992 günü Ermenilerce “bayram” olarak nitelenmiştir.

Şehrin stratejik konumu dolayısıyla “Şuşa’ya hâkim olan Karabağ’a hâkim olur” sözü bir mesel haline gelmiştir.

Şuşa’nın işgali Azerbaycan Türklerini derin bir üzüntüye sürüklerken, buranın kurtarılması âdeta millî bir namus meselesi olarak görülmüştür.

Azerbaycan lideri İlham Aliyev’in Karabağ harekâtının ilk günlerinde söylediği “ilk hedefimiz Şuşa’dır” sözü, bu şehrin Karabağ muhayyilesindeki yerini göstermesi açısından önemlidir.

Bu güzel şehrin kurtarılmasıyla birlikte İlham Aliyev önce babası Haydar Aliyev anıtını sonrasında ise Azerbaycan için hayatını feda edenlerin medfun olduğu Şehitler Hıyabanını ziyaret etti ve televizyonlardan halka hitap ederek bu müjdeli haberi verdi.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da Azerbaycan halkını yürekten tebrik etti.

Şanlı Azerbaycan ordusu Rusların düzenbazlıklarıyla 1992 yılında bırakmak zorunda kaldığı topraklarına muazzam kahramanlıklarla geri döndü.

Şuşa’yı tanksız, topsuz ve hava desteği olmadan göğüs göğüse çarpışarak kurtardı.

Şuşa’yı kurtarmak sadece Karabağ’da stratejik bir başarı elde etmek değildir.

Şuşa’yı kurtarmak, Karabağ’ı kurtarmaktır.

Karabağ’ı kurtarmak küstah, şımarık ve saldırgan Ermenistan’a unutamayacağı bir ders vermektir.

Karabağ zaferi sonrasında Şuşa’nın “Türk Dünyası Kültür Başkenti” ilan edilmesi, sanırım yerinde bir karar olacaktır.

Şuşa’nın kurtarılmasını büyük bir sevinçle karşılayan belediye başkanlarımıza en kısa zamanda bu müstesna şehir ile “kardeş şehir” ilişkisi kurmalarını tavsiye ederim.

Hatta yarından tezi yok, belediyelerimiz bu konuda meclislerinde kararlar alarak anlamlı jestler yapabilir.

Şuşa’nın eski ihtişamına kavuşması için hem devletimiz hem de belediyelerimiz önemli projeler yürütebilir.

Kalın sağlıcakla.

YORUMLAR 1
  • İdris Hızır 3 yıl önce Şikayet Et
    Efradını cami ağyarını mani güzel bir yazı oldu.Yüreğine kalemine sağlık Recep hoca.
    Cevapla