Prof. Dr. Recep Bozdoğan
Prof. Dr. Recep Bozdoğan
HABER7 YAZARI

Hiç mi düzgün bir işin olmayacak?

GİRİŞ 17.11.2020 GÜNCELLEME 18.11.2020 YAZARLAR

Taksim Türkiye’nin son yüz yılının en önemli kentsel meydanı olarak hafızalara kazındı.

 

 

Cumhuriyet döneminin modernist mimarî anlayışının şekillendirdiği bu meydan, bazı toplumsal kesimlerce çağdaşlaşmanın simge mekânlarından biri olarak kabul edildi.

Gezi Parkı, Atatürk Kültür Merkezi ve Cumhuriyet anıtının yanı sıra 70’li yıllarda yaşanan bazı olaylar dolayısıyla sembolleştirilen Taksim’e yüklenen anlamlar, her seferinde meydanın estetik görünümünün önüne geçti.

 

 

Oysa Taksim 2013 yılında hayata geçirilen yayalaştırma projesine kadar bir meydandan daha çok karayolu kavşağı görünümündeydi.

Geçmişte meydanı çevreleyen tarihî binalar ve mekânlar büyük bir hızla ortadan kaldırılırken, yıkılan her tarihî mekânın yerine ya yeni apartmanlar dikildi ya da başka tür yapılar inşa edildi.

Gezi Parkının kuzey doğu kesimindeki yaklaşık 9 dönüm büyüklükteki parsele 1975 yılında şehrin o dönemdeki en yüksek (25 kat, 90 metre) binalarından biri inşa edildi.

1975 yılı ise Meydan’ın güneyine bir başka gökdelenin inşa edildiği tarihtir.

Bu seferki diğerinden daha yüksek, ama en az onun kadar itici bir bina idi.

İstiklâl Caddesi ile Sıraselviler Caddesi arasında bulunan Aya Triada (Kutsal Teslis) Kilisesi ve onu çevreleyen kasvetli siyah binalar Taksim Meydanı’nın güney kısmının hâkim karakterini oluşturmaktadır.

Kilise ile meydan arasında bulunan ve Kilise Vakfı’na ait olan büfe tarzı küçük yeme-içe mekânları ise estetik açıdan rahatsız edici bir görünümdedir.

Esasında Aya Triada Kilisesi ile Fransız Başkonsolosluğu’nun avlusunda bulunan Katolik kilisesi, neredeyse yüz elli yıldır meydandaki yegâne ibadethaneler olarak kaldı.

Nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan İstanbul’da yolu Taksim’e düşen insanların ibadet edebileceği rahat bir mekân bulunmamaktaydı.

Maksem’in arkasına inşa edilen zarif cami, bu ihtiyacı karşılamanın ötesinde meydana değer katan abidevî bir yapı görünümündedir.

Sıraselviler Caddesi’nden Osmanlı Sokak’a kadar uzanan eksen üzerindeki yapılarda ne bir mimarî uyumdan ne de tasarım birliğinden söz edilebilir.

Fransız Başkonsolosluğu ile Tarlabaşı Bulvarı arasını dolduran binalar ise meydandaki estetik garabeti âdeta tamamlamaktadır.

Taksim’i bütünüyle ele alan kapsamlı bir kentsel tasarım projesinin geliştirilmesi gerekirken, yine yarım yamalak bir peyzaj projesi ile kamuoyu meşgul edilmektedir.

İş bilmezlik midir, günü kurtarma telaşı mıdır, saflık mıdır bilinmez ama, bu seferki her zamankinden daha absürt ve pervasız, belki de saygısız bir görüntü vermekte.

Projede Cumhuriyet anıtının gerisine yerleştirilmesi düşünülen yapı ile hem anıt gölgelenecek hem de meydanın batısına koca bir kütle kondurulmuş olacak.

Bu kütleden itibaren başlayan yaya yolu, yerden yaklaşık 7-8 metre yükseklikte ve neredeyse on metreyi bulan bir köprü şeklinde inşa edilecek.

Meydanın batı tarafını tamamen kat ettikten sonra Gezi Parkı’nın içinde yaklaşık 300 metrelik zikzaklar çizerek ilerleyecek olan bu köprü Maçka Parkı istikametine doğru devam edecek.

Bütünüyle yayalaştırılmış bir meydana, E-5 karayolundakilerden bile daha uzun ve geniş bir yaya üst geçidi inşa etmek için doğrusu akılsız olmak lazım.

Hele hele böylesine gereksiz ve çirkin bir üst geçidi zikzaklar çizerek Gezi Parkı’nın tepesinden geçirmek için “çevre düşmanı” olmak gerek.

Saçmalık bununla da sınırlı kalmamış.

Tünel-Taksim nostaljik tramvayı yeşil alanlardan geçirilecek, eskiden Atatürk heykelinin etrafında ring yapan raylı sistem koca meydanı manevra sahasına çevirecek.

Meydan tramvaya kalınca, yayaların nasibine de o absürt üst geçitte vakit geçirmek kalacak.

Bu saçma sapan tasarım ile Taksim Meydanı’nda “her şey güzel” olmayacak, tam tersi iflah olmaz bir darbe vurulmuş olacak.

Keşke iş bu kadarla sınırlı olsa.

İstanbul’a küresel düzeyde değer katacak bir opera salonu kazandıracak olan Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) önü de komple ağaçlandırılarak meydan ile özdeşleşmiş olan bu sembol yapı bütünüyle perdelenecek.

On yıllar boyunca Taksim’in siluetini tamamlayan AKM’nin meşhur cephesi de meydandan koparılmış olacak.

Taksim’in ihtiyacı kapsamlı bir kentsel tasarım projesidir, uçuk kaçık peyzaj düzenlemesi değil.

Kalın sağlıcakla.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL