Prof. Dr. Recep Bozdoğan
Prof. Dr. Recep Bozdoğan
HABER7 YAZARI

Sarıyer'e yakışmadı

GİRİŞ 30.11.2021 GÜNCELLEME 01.12.2021 YAZARLAR

Sarıyer sahiline dikilen “Beyaz Martı” heykelini görünce Alfred Hitchcock’un korku ve gerilim filmi “Kuşlar” aklıma geldi.

Heykeldeki martı, çığlık atarcasına açılmış ağzı ile Hitchcock’un filmindeki saldırgan kuzgunların albino hastalığına yakalanmış halini hatırlatmakta.

Altı metre yükseklikteki beyaz kaidesi, köpürmüş dalgalardan daha ziyade tepesinden aşağı kireç dökülmüş sığın (mus) geyiği boynuzlarını andırmakta.

Heykelin meydandaki enfes Boğaz manzarasını kapatacak şekilde sahile yerleştirilmesi ise zevksizliğin en bariz örneği olarak sırıtmakta.

Sarıyer’in çözüm bekleyen onca sorunu varken bu amorf heykel için tören yapıp slogan atmak da aslında “Sarıyer” ne ölçüde dert edinildiğini göstermekte.

Kafayı heykel ile bozmuş olan malûm belediyeler, sanırım heykel ile anıtı birbirinden ayıramamakta.

CHP’li belediyelerin elinde sanat olmaktan çıkarak ticarî metaa ve rant kapısına dönüşen heykelcilik, neredeyse sanatsal özelliklerini de tamamen kaybetmekte.

Boş gördükleri her yere heykel dikme gayretkeşliğini gösteren malûm belediyeler, bu marifetleriyle övündükleri kadar hiçbir şeyle övünmemekte.

Gün geçmiyor ki memleketin bir tarafındaki CHP’li bir belediyede absürt bir heykelin açılış töreni düzenlenmesin.

CHP’li yerel yöneticilerin heykel sevdası, Orta Çağ’da Avrupalıların Romanesk mimariden Gotik mimariye geçişteki heykel takıntısını fersah fersah aşmış vaziyette.

Nitekim yıllardır CHP’nin elinde bulunan İzmir’de o kadar çok heykel dikilmiş olmalı ki İzmir Belediyesi’nin bunların envanterini çıkartmak için ihale açtığına dair haberler medyaya yansıdı.

Belki bu kadar çok heykel, 500 senede inşa edilen ve içinde binden fazla heykel bulunan Milano’daki Duomo Katedrali’nde bile yoktur.

Heykel takıntısının İzmir’i getirdiği sonuç ortada.

Bir zamanlar Türkiye’nin her açıdan ikinci büyük ekonomisi olan İzmir, birçok kriterde gerileyerek Bursa’nın ve Kocaeli’nin gerisine düştü.

Sarıyer ise İzmir’den de beter.

Kentsel dönüşüm bekleyen sayısız mahalle.

Çözülmeyi bekleyen ulaşım sorunu.

Bırakın Beyoğlu’nu, Beşiktaş’ın yarısı kadar bile olamayan kültürel ve sanatsal fukaralık.

Dünya tarihinin gördüğü en büyük heykeltıraşlardan olan Michelangelo, Sarıyer’deki absürt martı heykelini görseydi, onu oraya dikenleri her halde meşe sopası ile ta Roma’ya kadar kovalardı.

Her mimarî eserini eşsiz bir estetik zevk ile inşa eden Mimar Sinan görmüş olsaydı, o amorf çirkinliği muhtemelen tez elden kaldırtıp Boğaz’ın en derin yerine attırırdı.

Aynı zamanda iyi bir heykeltıraş olan Picasso ise kübizm dışındaki yaptığı bütün eserleri tuzla buz ederdi.

Milletlerin tarihinde ve kültüründe büyük önem taşıyan olayları ve olguları anmak, elbette milletleşebilmenin temel gereklerinden biridir.

Anıtlar bunun için vardır.

Taksim Cumhuriyet Anıtı, Abide-i Hürriyet Anıtı, Dumlupınar Anıtı ve Malazgirt Anıtı bu amaçla dikilmiş önemli eserlerdir.

Sarıyer’e de ilçenin tarihini ve kültürünü yansıtan bir anıtın dikilmesinden doğal bir şey olamaz.

Ama bu bir absürt heykel olmamalı.

Hele hele eşsiz Boğaz manzarasını kapatan amorf bir nesne hiç olmamalı.

Kalın sağlıcakla.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL