Prof. İbrahim S. Canbolat
Prof. İbrahim S. Canbolat
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Türkiye köprü mü?

GİRİŞ 19.12.2013 GÜNCELLEME 19.12.2013 YAZARLAR

Ülkelerindeki siyasî ve ekonomik sorunların mağduru olup Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine giden yoksul ve perişan durumdaki insanların sığınma talepleri ilgili devletlerce reddedilirse, bunlar Türkiye'ye geri mi gönderilecek? Ya da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve Avrupa'da zararlı faaliyetlerde bulunan kişiler mi Türkiye'ye geri gönderilecek?

Geri Kabul Anlaşması ve vize muafiyeti beklentisi

Konunun basın-yayın kuruluşlarında ve kamuoyunda tek boyutlu olarak algılandığını düşünüyoruz. Bir TRT haber proğramı yapımcısı bile yayına davet ettiği kişiye sadece Geri Kabul Anlaşması çerçevesinde görüş sorarken, bu algıyla yaklaşmış oluyor konuya. Hâlbuki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının AB ülkelerine seyahatlerinde vize muafiyetini öngören, ama bu arada bazı durumlarda Türkiye çıkışlı kişilerin bu ülkeye geri dönüşlerini hükme bağlayan iki farklı anlaşmadır söz konusu olan.

Avrupa Birliği demek istiyor ki, " evet biz vizesiz seyahate izin verelim, ama AB sistemi ve toplumu için tehdit oluşturan kişilerin Türkiye'ye geri kabulü için de önceden söz alalım". Bunun için Türkiye tarafında Dışişleri Bakanınca Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni, İçişleri Bakanınca ise Geri Kabul Anlaşması imzalanmıştır.

Gerçi Türkiye daha önce de muhtelif ülkelerle geri kabul anlaşmaları imzalamıştır. Bunlar uluslararası ilişkilerde olağan uygulamalardır. Önemli olan, bu uygulamaların insanların hak ihlâline maruz kalmayacak şekilde hayata geçirilmesi, buna ilişkin düzenlemelerin öngörülmesidir.

Düzensiz göçmenler

Türkiye üzerinden yasa dışı yollarla Avrupa Birliği sınırlarını aşan düzensiz göçmenler ile orada iken yasadışı eylemleri sabit olanların Türkiye'ye geri gönderilmelerine yönelik olan geri kabul anlaşması, öncelikle üçüncü ülke vatandaşlarıyla ilgilidir. Bunların özellikle Türkiye'den Yunanistan ve Bulgaristan'a geçişleri sebebiyle Avrupa Birliği sınırlarının düzensiz göçmenlere karşı korunması hedeflenmektedir. İstatistiklere göre, AB sınırlarını yasa dışı yollarla aşan göçmenlerin yarıdan çoğu Türkiye üzerinden yapıyor bunu.

Şimdi Avrupa Birliği geri kabul anlaşmasıyla en az üç yıl süreyle Türkiye çıkışlı düzensiz göç hareketini önlemek, ancak ondan sonra Türk vatandaşlarına vize serbestisi getirmek istiyor. Bir bakıma, vize muafiyeti, geri kabul anlaşmasında belirtilen hususlara Türkiye tarafından ne ölçüde riayet edildiğine bağlı bir gelişme gösterecektir.

Burada en fazla akla takılan konu, üçüncü ülke vatandaşlarının Türkiye aracılığıyla ülkelerine geri gönderilmeleri halinde bunların karşılaşacakları insan hakkı ihlâlleri, belki hayatlarıyla ödeyecekleri bedel olabilir. Eğer böyle bir durum söz konusu olabilecekse, Türkiye bu insanları ülkelerine göndermeyip kendi koruma önlemlerini de alabilir. Tabii ilgili ülkeyle geri kabul anlaşması imzalamamış ise.

Suriye'den kaçıp Türkiye'ye sığınanların durumu daha başkadır. Her ne kadar bu ülkeyle Türkiye arasında geçmişte geri kabul anlaşması bulunsa da, mevcut koşullarda Türkiye uluslararası anlaşmalar gereğince Suriye vatandaşlarını koruma altında misafir olarak gördüğü için geri göndermek zorunda değildir. Ne var ki, bunun da bir maliyeti vardır. Ekonomik, siyasî ve sosyal bir maliyet.

Avrupa Birliği'nin Türk vatandaşlarına vize muafiyeti tanıması, belli ki, Türkiye'nin geri kabul anlaşmasındaki taahhüdüne sadık kalmasına bağlıdır. Bunu ise zaman gösterecektir.

Doğru soru

Bizce, Türkiye ile ilgili öncelikli soru şöyle olmalıydı: Doğu ve Batı arasında bir köprü mü yoksa birçok yere aynı anda köprüler kurabilecek bir ülke mi? Hangisi daha zengin ve değerli olur?

Şüphesiz, köprü, bir işlev görür, ama kendi başına bir değer ifade etmez. Yolgeçen hanına benzer, gelen giden kendi amacı için kullanır onu. Sonra da yıpratır, çürütürler. Köprünün kaderi budur.

Türkiye, üzerinden geçilerek başka yerlere ulaşılacak bir ülke olarak değil, orada güvenlik ve refah içerisinde yaşanılacak bir vatan olarak çok daha değerli olur. O zaman ne Avrupa Birliği sınırlarında bekler vatandaşlarımız, ne de üçüncü ülkelerin hatırsız bekçisi oluruz.

Prof. Dr. İbrahim S. Canbolat - Haber 7

icanbol@hotmail.com

www.twitter.icanbol

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL