Prof. İbrahim S. Canbolat
Prof. İbrahim S. Canbolat
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Sahteci Türk imajı yerine Alman kalite testi

GİRİŞ 20.10.2011 GÜNCELLEME 20.10.2011 YAZARLAR

      Bir Türk kurmak (einen Türken bauen), Türkleştirilmiş (getürkt) gibi deyimlerin mucidi Almanlar; Türk denildiğinde, kısa yoldan ve emeksiz iş ortaya çıkarmayı, sahteciliği düşünürdü. Almanya’daki Türkler arasında bile trafikte yanlış yerde U dönüşü yapmak, Türk dönüşü olarak adlandırılmaktadır. Kurallar çiğnenerek, sabırsız, düşüncesiz davranmak, Türk davranışı sayılmıştır.

      En kötüsü ise, Türkleşmiş/Türkleştirilmiş (getürkt) olmanın sahte anlamına gelmesidir. Öğrencilik yıllarında bir yandan böyle bir kabul karşısında rahatsızlık duyar ve genellemenin doğru olmayacağını savunurduk. Ama diğer yandan bir arkadaşımızın Türkiye’den getirttiği Gırgır dergisindeki karakterleri kısmen çizerek kısmen de fotokopisini çekerek, sözleri de Almancaya çevirip kendi eseri gibi Alman öğrencilere takdim ettiğini görünce, doğrusu, ne diyeceğimizi bilemezdik. Bu arkadaşımız bir süre sanatçı olarak kabul edildi. Uyarılarımız, onun kırılmamasına da özen gösterdiğimiz için, arkadaşımızın sahte sanatçı rolünü oynamasına mani olamadı. Sonuçta, hem üniversite öğrenimini hem de sahte sanatçılığı bırakmak zorunda kaldı. Mum uzun süre yanmadı. Yanamadı.

      O yıllarda Almanya’da Türkler şimdiki gibi muhtelif sektörlerde üretime katkıda bulunma konumunda değildi, misafir işçi (Gastarbeiter) olarak anılıyordu sadece. Kazma kürekle mezar kazanlar, temizlik işlerinde çalışanlar genellikle Türklerdi. Fabrikalarda dil bilmeden, işaret yoluyla anlaşarak, en ağır işleri yüklenenler de onlardı.

      Türklerin hangi koşullar altında çalıştığını anlamak ve bunu belgelemek amacıyla, gazeteci Günter Wallraff 1983’ten itibaren iki yıl süreyle çeşitli firmalarda bir Türk işçisi (Ali Levent Sinirlioğlu) kılığında çalışarak,  gözlemlerini En Alttakiler (Ganz unten) adlı bir kitapta kamuoyu ile paylaşmıştı. Alman işyerlerinde Türk işçilere karşı kimi yerde önyargı, kimi yerde ise dışlama söz konusuydu. Ama aynı zamanda, belki çelişkili biçimde, Türklerin çalışkanlığı ve içtenliği de Alman işverenler tarafından dile getiriliyordu. Bu, tercih edilen bir özelliğiydi Türklerin. Ne var ki,  bu özelliğin her yerde varlık göstermesi mümkün olmuyordu. Çevre koşulları ve farklılaşan beklentiler/önyargılar izin vermiyordu belki de buna.

      Bir özgüven sorunu vardı. Planlı, hesaplı ve uzun vadeli, emeğe ve üretime dayalı bir çalışma azmi için ortam elverişli değildi, belli ki. Şimdi, yaklaşık otuz yıl sonra, durum farklı. Türkler, hem Türkiye’de hem de Almanya’da işin sahtesini değil, (özgün ve ciddî emek mahsulü derecesinde) gerçeğini ve nitelikli olanını yapıyor bugün. Ona buna öykünmeye, taklide gerek duymadan, sahtecilikten uzak, dünya standartlarında ama kendine özgü üretim yapan Türkler var oldukça, Almanların deyimleri de temelsiz kalacaktır.

      Türk ürününe Alman kalite mührü

      Bunun işaretlerini görüyoruz. Geçen hafta (13 Ekim 2011) İstanbul’da Alman TÜV Rheinland firması tarafından İnegöl Mobilyasının test edileceği laboratuarın açılış toplantısındaydık. Bu ne demektir? İnegöl mobilyasını üretenler ürünlerinin kalitesinden o kadar eminler ki, bunu Alman kalite kontrol sistemine/ölçütüne tabi tutmaktan hiç korkmuyorlar. Aksine, İnegöl mobilyasına Alman kalite kontrol mührünün vurulacağından gayet emin İnegöllüler. Toplantıda konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da Alman yetkililere seslenerek, “siz de, kalite kontrolde bir dünya markası olarak, İnegöl Mobilyası ile çalıştığınızı duyurun dünyaya” şeklinde bir lâtifeyle, bir yandan bir Türk ürününün dünyaya açılmasından dolayı memnuniyetini ve coşkusunu dışa vururken, bir yandan da İnegöl mobilyasına güvenini dile getiriyordu.

      Bizim bütün bunlardan çıkaracağımız sonuç ne olmalıdır? Bunu en başta dile getirdiğimiz (Almanlardaki)  Türk imajı ve Türklerin (İnegöl Mobilyası örneğinde gözlemlenen) özgün üretim yeteneğiyle uluslararası düzeyde kabul görmesi açısından inceleyelim.

       Üretim yöntemi ve kalite

      Şunu görüyoruz ki, eğer herhangi bir iş onun kendine has gerekleri yerine getirilerek yapılıyorsa, o işin hakkı veriliyor demektir. Bu, söz konusu işe bir yöntem, o iş neticesinde ortaya çıkan ürüne de kalite kazandırıyor. Yönteme riayet etmeden kaliteye ulaşmak mümkün değil. Önce doğru-dürüst bir yaklaşımla irade, daha sonra emek, sabır, özveri ve tahammül gerekir. Her ne iş yapılırsa yapılsın, gerçek muvaffakiyetin temelinde bunlar vardır. Almanların yukarıdaki deyimde görülen sahteci Türk yargısı, bu yöntemle yapılan/yapılacak üretimlerden sonra değişmek zorunda kalacaktır. Sahteci Türk, bir istisna olmak durumundadır.

      En azından, TÜV Rheinland yetkilileri görüyor bunu. Kalite kontrolde dünyanın önde gelen kuruluşlarından olan bu Alman firması, İnegöl’de kurduğu test laboratuarında bundan sonra İnegöl mobilyasını dayanıklılık, kullanım rahatlığı ve kalite testinden geçirecek.  Testten geçen mobilya,  bir dünya markası/ürünü olarak uluslararası pazarlara girme olanağını yakalayacak.

      Mobilyanın ve ekonomik üretimin önemli bir merkezi olan İnegöl, sosyolojik doku çeşitliliği ve zenginliğinin yanı sıra, nüfus sayısı olarak da Türkiye’de kırk ilden daha önde gelmektedir. Uludağ Üniversitesi bünyesinde yeni açılan İnegöl İşletme Fakültesi, buradaki ekonomik üretimin akademik üretimle de güçlenmesine katkıda bulunabilir.  Özellikle fakültenin Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret Bölümü’nde söz konusu amaca yönelik yararlı çalışmalar yapılabileceğini düşünüyoruz. Üniversite-Sanayi İşbirliği, her iki taraf için gereklidir. Bunun yararı ise topluma, ülkeye olacaktır.

      Yerel kültür, evrensel bilim

      Esasen, yerel ölçekte sorunlarınıza çözüm bulduğunuz derecede, siz bir kültür üretiyorsunuz demektir. Bilim de yerel zeminde toplumun sorunlarına ilişkin açıklama/tespit ve çözüm önerileri sayesinde kendinden bekleneni verir. Evrensellik, bilimin genel ilkeleriyle ilgilidir. Yerellik ise, onun özgünlüğü (yerel düzeyde sorunlara çözüm getirmesi) ölçüsünde, bilimselliğini pekiştirir.

      Aslına bakılırsa, her şey yerelde başlar. Yerel/mahallî olan, kültürel üretim marifetiyle zaman içerisinde merkezî  (duruma göre evrensel) bir konum kazanır. İnegöl, mobilyasıyla ve üniversiteyle böyle bir konum değişikliğine doğru ilerliyor. Alman kalite kontrol sistemi eşliğinde.

      Türkçedeki dilmaç (tercüman) sözcüğünü Dolmetscher şeklinde ifade ederek kendi dillerine katan Almanlar da zamanında Türklerden kültürel anlamda istifade etmişlerdir. Zaten insanlar/milletler, tarihin ilk dönemlerinden itibaren birbirinden farklı topluluklar olarak bir tür alışveriş ilişkisi içerisinde olmuşlardır. Bu süreçte etkileşimin olması doğal ve insanîdir. Kültürler ve uygarlıklar böyle meydana gelmiştir.

…………………………………………………………………………………………………

       İnsanlıktan nasipsiz güruh

      İnsanlık ve uygarlıktan nasipsiz bir güruhun, gece yarısı Çukurca’daki güvenlik güçlerine kalleşçe saldırması, saldırtılması sonucunda şehit düşen kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve Türkiye’ye başsağlığı diliyorum.

     Barışın düşmanıdır bunlar. Barış kavramını çok kullananlardan geliyor nedense barışa en büyük zarar. Onlar, temsil iddiasında oldukları kesimin refahını da istemezler. Çünkü amaçları bu değildir. Türkiye’nin daha özgürlükçü, daha gelişmiş, sosyal adaleti tesis etmiş bir ülke olması değildir bunların amacı. Kendilerine özgü bir çıkar şebekesi kurmuşlar, bunu da istismar yoluyla yürütüyorlar. İstismar edecek bir şey kalmazsa, kendi varlıkları tehlikeye düşecek.

     Şimdi halkımızın sabırlı ve birbirine karşı anlayışlı, devletin de güçlü ve kararlı ama âdil olma zamanıdır.

İbrahim S.Canbolat  / Haber 7
icanbol@hotmail.com

Twitter.com/icanbol  

YORUMLAR 5
  • İsmetlim 14 yıl önce Şikayet Et
    Operasyonlar bitirici olsun inşallah.... Son yaşanan hain saldırılarda şehitlerimize Allah'tan rahmet,ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum.Hep sabır diliyoruz.Ama artık Devletimizin son operasyonları da bitirici olsun inşallah.Gerçi geçmişte olduğu gibi günümüzde de,Türkiye güçlenip büyüdüğü sürece çatlayıp,çıldıranlar olacaktır.İşte burada Devletin gücü,onların verecekleri zararları önlesin istiyoruz.Son saldırılarla ilgili Cumhurbaşkanımızın sözü de yerini bulsun,Şehitlerimizin ruhları şad olsun,ailelerinin yüreklerine bir nebze de olsa su serpilsin...
    Cevapla
  • İsmetlim 14 yıl önce Şikayet Et
    El ele ilerleyen... Türkiye'nin siyasi istikrarı,ekonomideki sağlıklı tirendi artık dünyada da kabul edilip,fark edilir olmuştur.Dün Türkiye'nin bile adını duymayanlar,bu gün Türkiye deki bir yerel gücün dünya standartlarındaki başarısından haberdar oluyorlar.Girişimcisiyle,Akademisyeniyle el ele ilerleyen ve bunun meyvesinin verildiğinin görüldüğü güzel bir TÜRKİYE.İnşallah İnegöl deki gelişmeler yazarın da bahsettiği şekilde artarak devam eder.Bölge güçlenir,Türkiye güçlenir...
    Cevapla
  • kenan elli 14 yıl önce Şikayet Et
    .. Ve umut veren gelişmeler. ..Yazarın konu ettiği, İnegölde kurulu İşletme Fakültesi üzerinden, bilimle desteklenecek olan, inegöl mobilya ve kalite patenti örneğinde görüleceği üzere, Batıda Sahteci Türk imajı algısı artık geride kaldı. Bugün, dışarıdaki türk beyin gücü göçünün ülkeye dönüşünün ötesinde, yabancı beyin gücü göçünün yaşandığı bir Türkiye var artık. İnegöl'de yerel gücün başarısı ve beraberindeki KALİTE patenti realitesi yeni Türkiyenin bir resmidir. Hele de bilimle beslenen üretim ve ticaretin uluslararası arenadaki rekabet gücü gelecekten umudumuzu daha da artırmaktadır. Ülkemizin geleceğindeki güzellikler Türkiyemizin ve Türkiyeli olan herkesin faydasına gelişmeler.. Teröre temel teşki eden hainlikler-kavgalar da bunun için olsa gerek..
    Cevapla
  • kenan elli 14 yıl önce Şikayet Et
    TÜRKİYEM üzerinde oynanan oyun.. Ve umut veren gelişmeler. evet "insanlıktan nasipSİZ bir güruh" birilerine,(ABD,İsrail-(Suriye-İran))hizmet etmeye devam ediyor. Sağduyulu olalım, OHAL ilanı gibi tuzak yollardan kaçınalım. Batı ve ABD'nin çok daha düşük profilli teröre karşı duruş ve aksiyonları ortada dururken TERÖR'e karşı, batı-ABD tepkisi bahanelerine de sığınmayalım.. Gün SAĞDUYU ile, çözüm ve sonuç alma günü.
    Cevapla
  • Alperen Yılmaz 14 yıl önce Şikayet Et
    Şu Yoğun Gündemde Manşete Çeklen Habere Bak. Başlarım çok afedersin imajından mimajından. Çok da önemliydi gavur birliğinin baş gavurlarının nazarlarındaki halimiz. sahteciymiş... onların insanlığının nasıl müsvedde olduğunu, ne sahtekarlıklar, ne katliamlarla dolu olduğunu ve bugün muhtac ülkeler için üzülmüş gibi yaparken suratlarını soktukları şekli biliyoruz. neyse ya ben de daldım konuya. manşete çekilecek haber mi kalmadı ????
    Cevapla