Prof. İbrahim S. Canbolat
Prof. İbrahim S. Canbolat
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

'Ya Allah, bismillah'; demeye var mıyız?

GİRİŞ 27.10.2011 GÜNCELLEME 27.10.2011 YAZARLAR

   Yeni bir bilinç tetiklesin deprem

       Ya Allah, bismillah

      Van ve çevresini sallayan 7.2’lik depremin ilk görüntülerini izlerken,  bir haber ajansının Van bürosunda görevli muhabirin çaresiz ama tevekkülle, sürekli, “ya Allah, bismillah…ya Allah, bismillah…” dediğine tanık olduk. Bir muhabir için o anda yapılabilecek başka bir şey, söylenilecek başka bir söz düşünülemezdi. Aynı zamanda kamera çekimini de yapan muhabir, bir yandan merkeze haber ve görüntü ulaştırmaya çalışırken, bir yandan da kendi akıbetiyle ilgili her olasılığı göze alarak, Allah’a sığındığını gösteriyordu o sözleriyle.

      Muhabirin bu hâlinden hepimiz dersler çıkarmalıyız. Sadece depremle ilgili değil, genel akıbetimizle ilgili dersler.

      Ortak akıbet bilinci

     Türkiye olarak şimdi “ya Allah, bismillah” deme zamanı. Bugüne kadar ihmal edilmiş sorumlulukları “bismillah” deyip üstlenme zamanı.  Hem deprem gerçeğini kavrayarak ona uygun davranış geliştirme (yapılar dâhil), hem de ortak akıbet bilinci oluşturma anlamında bir sorumluluktan söz ediyoruz. 

      Nasıl bir akıbet bekliyor bizi? Ya da şöyle soralım önce: Akıbetten bizim anladığımız nedir? Ne bekliyoruz akıbetten?

     Akıbet, geleceğimizin de geleceğidir. Basit bir son değil, daha önceki tercih ve davranışlarımızın bir serencamıdır. Biz neysek, akıbetimiz odur. O olacaktır. Bizim ondan bir beklentimiz söz konusu olamaz. Buna hakkımız yok. Onun bizden beklentisi olabilir.

      Öyleyse, dönüp kendimize bakma zamanıdır. Akıbetimizin ne derecede ortak ya da farklı olduğunu, olacağını anlamaya çalışmalıyız. Deprem bunu bize kolaylaştırır. Ayrıştırıcı siyasetin ve terörün öldürdüğü güven duygusu özlemi de öyle.

      Türkiye coğrafyasının neredeyse tamamında gözlemlenen yer altı çatlakları (fay), ürettikleri depremle bu ülke insanlarını bir ortak akıbette birleştirirken; ayrıştırıcı siyaset ve terörle niçin öldürülsün milletin bin yıllık güven duygusu!..     

      Söz konusu güven duygusu gereksinimi ve onu yeniden tesis ettirme çabası, Türkiye’de ortak akıbet bilinci için yararlanılması gereken bir fırsattır.

      Doğal afet siyasete âlet edilmez

      Ama ne yazık ki, Van depremi sonrasında ülkenin her köşesinden oraya yardım elinin/niyetinin uzandığı bir sırada Van yerel yönetimi (Belediye)  ile hükümet/devlet ve onun temsilcisi konumundaki Valilik arasında tamamlayıcı bir işbirliği yerine, yukarıda belirttiğimiz ayrıştırıcı siyasetin etkisiyle, anlamsız bir suçlamanın hâkim olması,  bu fırsatı yaralamıştır. Van Valisi, Belediye Başkanı’nın ilde oluşturulan Kriz Yönetim Merkezi’ne gelmediğini söylüyor. Belediye Başkanı ise kendince bazı kavramsal ve teorik açıklamalar yapmaktan öteye gitmiyor. CNN Türk’te Cüneyt Özdemir ile Van Belediye Başkanı arasında geçen konuşma bunu açıkça gösteriyor.  Daha insanların bir kısmının enkaz altında kurtarılmayı beklediği, diğerlerinin soğukta barınmaya, ekmeğe ve suya gereksinim duyduğu bir ortamda bir yerel yönetici sorumluluğuyla bir an önce yardımları organize ederek dağıtmak varken; incir çekirdeğini doldurmayacak türden, içi boş lâflarla zamanı heder etmeye ne gerek var! Cüneyt Özdemir de, yönelttiği sorular ve sonrasındaki yorumlarıyla, aslında, tam da bunları dile getirmeye çalışıyordu.

       Doğal afet enkazı ve insanların mağduriyeti, siyasete ( hele de ayrıştırıcı siyasete) hiçbir surette âlet edilmemelidir. Aksine, böylesi durumlar, zedelenen karşılıklı güven duygusunun onarımına vesile olmalıdır. Oluyor da, aslında.

       Konuya genel olarak baktığımızda, ortak akıbet bilinci sayesinde, ülkenin fizikî ve doğal gerçekliklerinden dolayı aynı kaderin paylaşılacağını, bunun için uygun önlemleri almak gerektiğini anlarız. Yalnızca evinizi depreme dayanıklı inşa etmeniz yetmez. Ülkedeki tüm işyerlerinin, alışveriş mekânlarının, okulların ve yakınlarınızın evlerinin de öyle olması gerekir. Çünkü zamanınızın bir bölümü oralarda geçer. Son Van depreminde bir kez daha gördük ki, komşusunun evinde, iş veya gezi için gittiği yerde depreme yakalanan çok sayıda insan var. Bunlardan bazıları yıkıntı altında kalarak ruhlarını teslim etmiştir.  

       O’na dönüş bilinci

      Akıbet bilincine bir başka perspektiften baktığımızda, daha geniş ve kapsamlı bir ortak akıbet algısıyla karşılaşırız. Aynı fay hattı üzerinde bulunmak değildir sadece, akıbetimizi belirleyen. Nerede olursak olalım, bir dönüş gününün geleceğini ve dönüşün sadece O’na olacağını bilip bunu düşünce ve davranışlarımıza yedirmek,  akıbet bilincinin en büyüğüdür. Aynı zamanda da en değerlisi. 

      Ancak o zaman depremin getirdiği akıbet öldürücü olmayabilir. Çünkü daha plan ve inşaat aşamasında hak-hukuk bilinci devreye girer. Yalandan denetim, demirden çalma, ucuza mal etme gibi sahtekârlıklara tevessül etmez bu bilinçte olan. Dönüşte hesap verileceğine tam anlamıyla inanır, inancını işine yansıtır. Eğer inancı kişinin işine yansımıyorsa, o kişi tam inanmıyor demektir. Yazık böylelerine. Namaz kılsa da yazık… Oruç tutsa da yazık…

      İnsanın gafletten silkinip uyanmasını sağlayabilir deprem. “Ya Allah, bismillah” diyerek, yeni bir yön çizebilir kendine. Enkaz altında kalıp dışarıya sesini duyuramayan çocukların, kadınların, annelerin, babaların sessizliği…Yıkılan binaların etrafında koşuşturan aile fertlerinin, yakınların canhıraş bağırtıları…Hemen yıkıntının yanı başında  dimdik duran sekiz katlı binanın depreme yukarıdan bakışı… Ve her iki binayı inşa edenlerin farklılığı. Bu bir bilinç farklılığıdır.

      Bu farklılık ne kadar belirgin ve apaçık ortada ise, doğru ve yanlış da o derecede aşikâr ve bellidir. Şimdi insanın karar verme zamanıdır. Hangisini tercih edecek? Doğruyu mu yanlışı mı?

      Doğruyu seçip “ya Allah, bismillah” demeye var mıyız?

      Esas mesele buradadır. O inancın ve bilincin yeşermesini tetiklemiş olmasını diliyoruz depremin.

     Akıbetimiz hayrolsun.

İbrahim S.Canbolat  / Haber 7
icanbol@hotmail.com

Twitter.com/icanbol  

YORUMLAR 10 TÜMÜ
  • van baskalem 14 yıl önce Şikayet Et
    her zaman varız.... türk-kürt herkesin nerede yanlış yapıyoruz deyip, islam şuuruyla hareket etmesi gerekir. biz yeter ki bir olup, ümmet çatısı altında buluşalım o zaman YÜCE RABB'imizin izniyle müslümanlar dünyaya söz geçirir. hayal değil, çünkü yaşanmış örnekleri var.
    Cevapla
  • ahmet gençaslan 14 yıl önce Şikayet Et
    AKİBETİMİZ 3-4 TANE HIRSIZ MÜTEAHHİDİN ELİNDE OLMAMALI. Van Erciş'te yakınını hem de 29 yaşında bir genç kız öğretmeni kaybedenin yakınıyım. Oradaki manzarayı görüpte bu binaları dikenlerden ve var sa denetleyenlerden nefret etmemek mümkün değil. Kendisi sapa sağlam ayakta duran villasında oturan ve yan tarafta yerle bir olmuş binayı yapan müteahhitten nefret etmemek mümkün değil. Hırsızlık ne kadar şerefli bir meslek ki, insanların başını sokacağı evlerden çaldığı malzemelerle kendine yaptığı yıkılmaz villada gerile gerile oturabiliyor. Ama bir insanda Allah korkusu yoksa, kuldan utanma yoksa bunu yapar. Japonya'da 9 şiddetindeki deprem sonucu 3-5 kişi öldüğünde hükümet istifa ediyor, ama bizimkilerin kılı bile kıpırdamıyor.
    Cevapla
  • İsmetlim 14 yıl önce Şikayet Et
    İkrar ile tasdik. Cuma namazını eda ederken,Terörü lanet için getirilen "Ya Allah Bismillah Allahüekber" diye bağrışan kalabalığın o anda cuma namazını eda için camide olmalarını düşünmüştüm.İmanın şartında dil ile ikrar kalb ile tasdik gerektiği gibi,yukarıdaki örmekte de görülen en büyük noksanlık söylenilenler ile yaşanılanların örtüşmemesidir.Her hangi bir felaket anında akıbeti hatırlamak değil,yazarın yerinde vurgusuyla hatırlattığı "en büyük akıbet bilinci" ni samimiyetle,sadakatle kalplerimize kazıyıp gereğini hayatımıza yansıtmalıyız.Terör-Deprem gibi ülkemizin içinde bulunduğu bu badireli günlerde,yazarın seçtiği konu çok isabetli ve boşluğu dolduran bir yazı olmuştur.Hesap içinde hesap arayanların biraz da kendi hesaplarını tutarken,bu bilinçle hareket etmeleri gerekiyor.Elbette deprem anında söylenilen "ya Allah bismillah" nidaları da bir güzelliktir.Bu güzellikler hayatımızı kuşatsın,sıkıntılar da inşallah sadırların inkişafına vesile olsun.
    Cevapla
  • Serdar H. 14 yıl önce Şikayet Et
    Eski Yanlışları da Düzeltmek. "Yalnızca evinizi depreme dayanıklı inşa etmeniz yetmez. Ülkedeki tüm işyerlerinin, alışveriş mekânlarının, okulların ve yakınlarınızın evlerinin de öyle olması gerekir" yazarın bu cümlesi çok önemli. Belki son dönemde yapılan binalar artık kontrollü ve dayanıklı yapılmaya başlandı ancak eskilerde yapılmış, halen kullanılmakta olanların nasıl güçlendirilip yeniden yapılandırılacağı hayati önem taşıyor. "Ya Allah Bismillah" deyip bu konudaki eylem planları, somut adımlara dönüşmeli.
    Cevapla
  • Salih 2 14 yıl önce Şikayet Et
    Yarab, Mahşerde bizi bu ikrar ile haşret. Müjdeler olsun, Ya Allah diyerek bu dünyadan ayrılanlara; İmrendim oradaki Ya Allah Bismillâh diyene, Tekbirle getirenlere, Bu çok önemli mübarek kelimeleri o anda getire bilmek için kişinin antremanlı olması lâzım. Normal zamanlardada bu kelimelere ağzımızı alıştırmamız lazımki ayagımız taşa takıldığında sözümüz ALLAH olsun.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle