Prof. İbrahim S. Canbolat
Prof. İbrahim S. Canbolat
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Aklın inkârı yasası

GİRİŞ 26.01.2012 GÜNCELLEME 26.01.2012 YAZARLAR

      Fransa Senatosu’nda kabul edilen tasarı, “soykırımın inkârı yasası” olarak adlandırılıyor. Daha önce Senato Kanunlar Komisyonu’nda görüşülen tasarının, hukuka ve anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, oylanmadan Senato gündeminden düşürülmesi önerilmişti. Ama öneri reddedildi. Hukukçular, tarihçiler ve Fransa Parlamentosu’nun aklı selimle düşünen bazı temsilcileri tarafından “kabul edilemez” bulunan  “soykırımın inkârı yasası”, Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin de onaylamasından sonra yürürlüğe girecek.

    Nur topu gibi değil

     Böylece Fransa, artık seçim topu gibi mi dersiniz, kin topu gibi mi, ne derseniz deyin, ama asla nur topu gibi olmayan taze bir yasa edinmiş olacak. Onlar bunu “soykırımın inkârı yasası” olarak ifade etseler de, aslında buna en uygun isim aklın inkârı yasası olabilir. Çünkü akıl, sorunları anlamak, kavramak ve çözüm üretmek için insanın yararlanabileceği en önemli değerdir. Bir toplulukta belirli bir çoğunluğu sağlayarak, aklı ve düşünceyi devre dışı bırakmak, aklın inkârı sayılır. Bunun bir de yasa marifetiyle yapıldığını düşünün…  Bu durumda, kanuna saygı ilkesine de büyük zarar verilmiş olacaktır. Hatta bir istismar söz konusudur burada. İnsanların zihninde belirli bir yeri olan kanun/yasa fikri ve algısı istismar edilmiş oluyor.

      Âdi siyaset işi

      Amaç, herhangi bir soruna çözüm bulmak değildir. Âdi siyaset işidir bu yapılan. Ne Ermenilerdir düşünülen, ne de bir hakkın teslim edilmesi. Öyle olsaydı, Fransız vatandaşı olduğu halde birçok Ermeni bu yasanın mantığına ve yapılış tarzına karşı çıkmazdı.

    Söz konusu yasanın bu anlamda bir sorun çözümleme gücüne sahip olmadığını zaten kendileri de biliyor. Kanunlar Komisyonu Başkanı Jean Pierre Sueur’un bu konudaki sorusu çok isabetli ve anlamlıdır:

      “Bu yasa ne işe yarayacak? Halkların dostluğuna mı, diplomatik sorunların çözümüne mi?...”

        Tabii ki hiçbirine yaramayacak.

        Kanunlar Komisyonu’na göre, söz konusu yasa tasarısı hem Fransız anayasasına hem de ifade ve araştırma özgürlüğü ilkesine aykırıdır. Bizce de bu tespit, aklın gereğidir.

      Fransa Dışişleri Bakanı Allen Juppe ise, kendisinin böyle bir yasayı uygun bulmadığını dile getirerek,  Türkiye’ye elini uzattığını belirtip itidal çağrısında bulunmuş. “Ben gerçekçiliğin, duyguların üstesinden geleceğine inanıyorum” demiş.

     Dışişleri Bakanı, işin yükünü taşıyacak olanlardandır. Uygun bulmaması normal. Ama, hangi gerçekçilik acaba bu sözünü ettiği? Batılıların anladığı gerçekçilik, Prof. Hasan Köni hocanın veciz (J) ifadesiyle, “nerede lavanta orada avanta” türünden bir gerçekçilik midir yoksa? Ne kadar Ermeni oyuna denk gelir bu “soykırım” yasaları? Üç yüz bin, beş yüz bin Ermeni oyu için değer mi?

      Başbakan Erdoğan, “bu yasa bizim için yok hükmündedir” dedi. Bunu başbakanın o olaydan sonra hangi duygu yoğunluğu içerisinde söylemiş olabileceğini anlamak mümkün. Eleştirmeye de gerek yok. Ama bu ifade, o talihsiz yasayı çıkaranlarda şöyle bir yargı oluşturabilir: Diyebilirler ki, “bakın işte gerçeği böyle yok sayıp inkâr ediyorlar”.

      Desinler, ne önemi var… Diyecek olduktan sonra her şeyi derler. Tamam. Ama asıl inkârcılar bu yasayı çıkaranlardır. Böyle de bakılabilir.

      Neyi inkâr etmiş oluyorlar? Fransız İhtilâli ve Aydınlanma Felsefesi ile ulaştıkları bazı değerleri. Örneğin despot yönetimlerin sultasından kurtularak, özgür düşünce, eşitlik, hukuka saygı temelinde demokrasiyi yaşatma hedefini inkâr etmiş oluyor bu yasayı çıkaranlar.

     Yasanın hukukçular ve tarihçilerin itirazına rağmen  (bazı) siyasetçiler tarafından çıkarıldığı düşünülürse, bu yasanın dar görüşlü siyasilerin söz konusu değerleri inkârı anlamına geleceği hemen fark edilir. Bu arada Başbakan Erdoğan’a haksızlık etmemek için belirtelim: Bir yabancı gazetede Erdoğan’ın söz konusu yasayı “ düşünce özgürlüğünün katli” olarak yorumladığı yazılıydı. Bu da önemlidir.

      Tarihsel gerçekliğin (nasıl şekillendiğini bilmeye yönelik olarak) özgürce araştırılmasına izin verilmeksizin, “bu zaten bilinen bir gerçek” denilerek, yasa yoluyla insanların nasıl düşünüp kanaat oluşturmaları gerektiğine hükmetmek, aklı ön plana çıkaran Aydınlanma ruhunu inkâr sayılır. Bu açıdan bakıldığında, bu yasa,  yukarıda değindiğimiz gibi, aklın inkârı yasası olarak görülmelidir.

      Aydınlanma çağını sahiplenen Batı, düşünce ve özgürlük gibi değerleri de kendi tekeline almaya eğimlidir. Dün de uygarlığın izleri neredeyse, kendi kimlik köklerini orada bulmaya çalışmıştır. Sırasıyla Mezopotamya, Anadolu ve Eski Yunan tarihi ile felsefesi Avrupa’nın kimlik arayışında konjonktürel duraklar olmuştur. Ama zaman değişmiş, bunları da inkâr etmiştir Avrupalı.

      Böyle insanlar da vardır. Yalancı ve riyakârdır, ama kendini yüce değerlerin savunucusu gibi göstermeye çalışır. Dolap beygiri gibi döner de döner… Sabit bir sözü ve davranışı olmaz böylelerinin. Hep bir menfaat arayışındadır…İşine nasıl gelirse öyle tavır alır. Bazen sizi de zor durumda bırakır bu dönüşleriyle.. Hiç dönmediğini, her zaman aynı üstün değerler adına konuşup davrandığını size telkin etmeye çalışır bir de. Bu kadar da yüzsüzdürler.

     Yalancılardır onlar ve şerliler

     Doğu-Batı Divanı’nda geçen hikâyemsi bir anlatım vardır: “Yalancılardır onlar ve şerliler” denilir. Yukarıdaki iddia ve davranışların sahipleri için de aynısı söylenilebilir.

      MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin söz konusu hadise dolayısıyla yaptığı benzetme ise, Türkiye kamuoyunda bugünlerde destek görecek türden. Şöyle diyor Bahçeli:

       “Tarihimizi yargılama cüretini kendinde gören sömürgenin kanlı dişlisi bu ülke, Türk milletinin geçmişinde mezalim değil bulsa bulsa adalet, insaniyet ve merhamet bulabilecektir. Sarkozy yönetimi katliamla ilgili iz sürmekte kararlı ise tavsiyemiz önce kendi …  tarihlerinden işe başlamaları ve başlarını Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar çevirmeleridir.”

     Kalıcı değişimlerin yolunu açmak

    Bu olay sonrasında duygusal tepkimizi de gösterelim, onu bastırmayalım. Bununla beraber ama kalıcı ve işlevsel önlemler almaktan asla geri durmayalım. Bunlardan biri, yurt içinde ve yurtdışında akademik çalışmalara ağırlık ve destek vermek olmalıdır. Yabancıların Türk-Ermeni ilişkilerini tarihsel gerçekliğe uygun olarak araştırıp kendi tezlerini oluşturmaları önemlidir. Biz birey ve devlet olarak bunu teşvik etmeliyiz. Uzun vadede bunlar mutlaka işe yarayacaktır. Şimdilerde bunun örneklerini görüyoruz. Amacımız, bunların çoğalması.

      Kısa dönemde siyasî iradenin alacağı önlemler de olacaktır. Halkın tüketici olarak tavrı, iş çevrelerinin kendi işleriyle ilgili tutumları bir süre varlığını hissettirecektir. Ne yazık ki, daha sonra bunlar unutuluyor. Esas olan, uzun vadede etkili ve kalıcı değişimlerin yolunu açmaktır.

İbrahim S.Canbolat  / Haber 7
icanbol@hotmail.com

Twitter.com/icanbol

YORUMLAR 8 TÜMÜ
  • İsmetlim 13 yıl önce Şikayet Et
    Sarkozy'nin korkusu ve iç politika malzemesi. Fransayı yeni tanımıyoruz.Tarihin geçmiş sayfalarında Fransa'nın işgalci,sömürgeci,katliamlarla dolu izlerini görürüz.Artık herkes görüyor ve biliyor ki;Sarkozy denen insan müsveddesi,iç politikasında bir manevra olarak bu yasayı çıkarttırdı.Bu esas niyet böyle bilinmekle beraber,Yazıda da vurgu yapıldığı gibi Türkiye de artık akademik,siyasi ve sivil örgüt kuruluşları ile dünya çapında ama (kesintisiz) sürekli olarak bu konuyu her platformda çok iyi işlemelidir.Başbakanımızın dediği gibi,Sarkozy'nin Türkiye üzerinden menfaat devşirmesine fırsat vermeden.Fert olarak,millet olarak ve hükümet olarak yapılacak çok şeyler var.Yeter ki birlik beraberliğimizi dosta,düşmana karşı gösterebilelim.Biraz da hükümete güvenelim ve destek verelim.Zira Türkiye'nin Dünya siyasetinde etkin rol oynadığı artık inkar edilemez bir gerçek.Türkiye'ye yönelik entrikalar ve psikolojik saldırılar bundan kaynaklanıyor.Ecdadımızın mektuplarla hallettiği işleri bugün bizler de görürüz inş.
    Cevapla
  • İsmetlim 13 yıl önce Şikayet Et
    Biraz iç politikaya yatırım biraz da Sarkozy'nin korkusu. Fransayı yeni tanımıyoruz.Tarihin geçmiş sayfalarında Fransa'nın işgalci,sömürgeci,katliamlarla dolu izlerini görürüz.Artık herkes görüyor ve biliyor ki;Sarkozy denen insan müsveddesi,iç politikasında bir manevra olarak bu yasayı çıkarttırdı.Bu esas niyet böyle bilinmekle beraber,Yazıda da vurgu yapıldığı gibi Türkiye de artık akademik,siyasi ve sivil örgüt kuruluşları ile dünya çapında ama (kesintisiz) sürekli olarak bu konuyu her platformda çok iyi işlemelidir.Başbakanımızın dediği gibi,Sarkozy'nin Türkiye üzerinden menfaat devşirmesine fırsat vermeden.Fert olarak,millet olarak ve hükümet olarak yapılacak çok şeyler var.Yeter ki birlik beraberliğimizi dosta,düşmana karşı gösterebilelim.Biraz da hükümete güvenelim ve destek verelim.Zira Türkiye'nin Dünya siyasetinde etkin rol oynadığı artık inkar edilemez bir gerçek.Biraz da Türkiye'ye yönelik entrikalar ve psikolojik saldırılar bundan kaynaklanıyor.Ecdadımızın mektuplarla hallettiği işleri bizler de görürüz inş.
    Cevapla
  • Serdar H. 13 yıl önce Şikayet Et
    Komedi. sarkozynin devlet adamı olmadığı ortada ama fransız parlamento ve senatosunun da bu komediye destek vermesi enteresan. Böyle yasaları burun kıvırdıkları dikdatörlerin yönetimindeki ülkeler bile çıkarmıyor.
    Cevapla
  • İbrahim Dursun 13 yıl önce Şikayet Et
    SARKOZY!..AKLINI ŞEHVETİNİN VE ŞÖHRETİNİN ARKASINA TAKANLARIN HALİ-1... Ya da aklını şehvetinin ve şöhretinin arkasına takanların hali..Ve AKLI İNKAR!VesSelam
    Cevapla
  • kenan elli 13 yıl önce Şikayet Et
    sarkozy trübünlere oynarken TÜRKİYE ilerlesin.... Aslında, Fransa ve ötesinde tüm batı için yeni Türkiye göze batıyor artık. Siyasi ve ekonomik gücü ve hızlı gelişimi ile, batının gözünde alıştıkları önceki Türkiye yok artık. "One Minute" diyen yeni bir Türkiye onlar için hiç te sempatik değil tabi ki. Türkiye ilerlemeye, büyümeye, dünya siyasetinde etkisini artırmaya devam ettirmeli. Evet, sadece duygusal tepkilere hapsolmadan, kimi eylem ve aksiyonlarımızı hem birey hem de devlet olarak sürekli olarak ortaya koymalıyız. Ki bu yasa, gerek avrupada gerekse ülkemizde bu manada milli birlik ve dayanışmamıza daha bir güç kattı.. Sarkozy seçim kaygısı ile tribünlere oynayadursun..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle