Türkiye’ye kapılar açacak soru
Hem işin teknik boyutu var, hem de (özellikle uçak olayı ile ilgili: füze ile mi yoksa uçaksavar bataryası veya başka bir sistemle mi vurulduğu konusunda ve buna bağlı sonuçlara ilişkin) belirsizlikler söz konusu. Bunu söylemek belki askerî strateji uzmanlarının işi, ama onlar da ne olacağını söyleyemez. Genel Kurmay Başkanı ne demişti? “Ne yapacağımızı, yaptıktan sonra görürsünüz”. Bir açıdan bakıldığında, böyledir.
Ama meselenin bir başka yanı daha var. Bizim için esas önemli olan budur. Eğer gündemdeki konu hakkında toplum ve karar alıcılar için faydalı bir iş yapılacak ise, burada bir işbölümü de gereklidir. Herkesin her konuda hüküm verici söylemde bulunması yerine, söyleyecek sözü olanın, gerektiğinde kendini sınırlandırarak, daha faydalı olabileceği bir biçimde, hem de anladığı/bildiği ölçüde soruna yaklaşması iyi olur. Bu satırların yazarı için de geçerlidir dile getirilen ölçü.
Sözünü ettiğimiz sınırlandırmanın amacı; konunun daha geniş bir kapsamda anlatılması, okuyucu nezdinde anlaşılır kılınmasıdır. Belki (bir kısım) okuyucu hükümetin krizle ilgili bir sonraki adımını merakla bekleyebilir, kendine göre bir yargıyla acil bir beklenti sürecine girebilir. Bu durumda, bizim burada üzerinde durduğumuz yöntem onu tatmin etmeyebilir. Çünkü o acelecidir. Aceleci olduğu ölçüde de, sorunu anlama ve kavrama noktasında elde edeceği hisse azalacaktır.
Şimdi, bu açıklamalar ışığında, Suriye krizini; a) devletin ve toplumun güvenliği, b) Ortadoğu’nun dönüşümü bağlamında incelemeye çalışalım.
a) Devletin ve toplumun güvenliği
Daha önce çeşitli vesilelerle, örneğin Türk hacılara yönelik saldırılarla ilgili olarak, Suriye’de bir devlet zafiyetinden söz etmiştik. Yönetim zafiyetinde olan devlet, kendi geleceği ve çevresi için tehlikeli, irrasyonel davranışlara yönelir. Uzunca bir süredir bunun somut örneklerini görüyoruz Suriye’de. Korkunun güdümündedir artık bu devlet.
Oysa korku, “kötü bir öğütçüdür”. Zayıf yapılı olur korkunun yönlendirdiği kişi ve devlet. Serinkanlı bir güvenlik siyaseti geliştiremez. Güvenlik yani varlığını koruyup sürekli kılma ve kabul görme durumu. Suriye şimdi yanlış bir güvenlik algısı içerisinde görünüyor. Onun izlediği yol, tercih ettiği strateji de gerçek güvenliği sağlamaktan çok uzaktır.
Böylesine marazî bir güvenlik stratejisine Türkiye’nin aynıyla mukabelede bulunması, tabii ki doğru olmaz. Temkin ve itidal, özellikle bu marazî güvenlik algısına dayalı stratejiye yanıt aşamasında asıl anlamını bulur.
Bazı Batılı basın-yayın organlarında çıkan, Suriye karşısında sessiz kalan Türkiye’nin “bölgesel güç olamadığı”, “gürleyip de yağmadığı” gibi tahrik edici yorumları, Suriye’nin yukarıda ifade ettiğimiz marazî güvenlik algısı temelindeki eylemi ile ilişkili olarak değerlendirmekte yarar var. Anlık prestij değil, kalıcı güvenlik önemlidir. Ama bununla beraber, kamuoyundaki beklentinin devlet (Türkiye) tarafından en iyi biçimde karşılanması da şarttır. Bunun ne zaman ve nasıl olacağı ise, en başta belirttiğimiz gibi, teknik bir konudur. Onu ilgililere, yetkililere bırakıyoruz.
Ancak, Suriye’ye verilecek yanıt zaman içerisinde etkisini ve anlamını yitirecek kadar ulusal ve uluslararası kamuoyunun gündeminden düşerse, Türkiye’ye yönelik eleştiriler ve negatif değerlendirmeler için zemin genişlemiş olur. Bu da dikkate alınması gereken bir olgudur.
Şimdi, yukarıda değinilen devlet zafiyetinin sonuçlarına bakalım. Hem Suriye hem de Türkiye açısından toplumsal nitelikli ve aynı zamanda askerî güvenlik bakımından öncelikli sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Suriye’de devlet zafiyetinin Türkiye’ye zararı
Bu ülkeden transit geçen araçların ve insanların güvenliğinin tehlikeye düşmesinden başka, devletin yönetim gücünü kaybetmeye başlamasıyla birlikte tehlikeli bir durum daha ortaya çıkmıştır. Halkın başkaldırısını normal devlet gücüyle ve araçlarıyla yatıştıramayan Esat rejimi, toplumun bazı kesimlerini karşı karşıya getirecek bir yola tevessül etmektedir. Özellikle de ülkenin kuzey bölgelerinde yoğun olarak yaşayan Kürt vatandaşları arasında ayrılık ve çatışma sinyalinin görülmesine sebep olan çaresizlik kararları söz konusudur.
Örnek: Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi (SKUM) çatısı altında Esat rejimine karşı silahsız direniş sergileyen geniş tabanlı bir Kürt kesimi ile Demokratik Birlik Partisi (PYD) adıyla PKK benzeri faaliyette bulunan silahlı grup birbirinden farklı stratejiler izlemektedir. Gözlemciler, Esat yönetiminin bölgede her türlü denetimi PKK’nın Suriye birimi gibi çalışan PYD’ye devrettiğini belirtmektedir. Bu durum hem Suriye Kürtleri hem de Türkiye açısından zararlı gelişmelerin habercisi olabilir.
Suriye’deki bu tehlikeli yarı canlı rejimin en kısa sürede devre dışı bırakılması sadece Türkiye’nin değil, tüm bölgenin yararına olacaktır. Son günlerde PKK’nın Türkiye’de sivil ve askerî hedefler seçerek toplumun huzurunu kaçırmaya yönelik terör eylemlerinde bulunması ile Suriye’de PYD’nin kendine alan açma fırsatı elde etmesi kimin işine yarar? Sadece terör odakları ile bunlara destek verenlerin. O da geçici olarak.
Komşudaki bataklık sinek üretmeye başlamıştır. Birilerinin amacı, bataklığın genişletilmesidir. Bundan en fazla zararı toplum görecektir. Esat öyle ya da böyle gidicidir. Önemli olan, sürenin fazla uzamaması ve tahribatın önüne geçilmesidir.
b) Ortadoğu’nun dönüşümü
Tunus, Mısır ve Libya örneğinde gözlemlediğimiz dönüşüm, Suriye için de düşünülebilir. Bunu beklemek oradaki insanların da hakkıdır. Belki bir zaman gecikmesi olacak, ama sonunda serbest seçimler aracılığıyla halk iradesi gerçekleşecektir.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ortadoğu’da muhalif çevreler İslam eksenli bir çözümü kendi sloganları yapmışlardı. Sosyalistler bile “İslam Sosyalizmi” kavramıyla ifade ediyorlardı tasavvur ettikleri düzeni. Emperyalist ve kapitalist Batı da, merkezî planlamacı ve ateist Doğu da tasvip edilmiyordu.
Müslüman Kardeşlerden Seyyid Kutup bu yolda yürürken idam edilmişti Mısır’da. Şimdi ise Müslüman Kardeşlerden biri, Muhammed Mursi, Mısır’daki yeni rejimin cumhurbaşkanı seçildi.
Seçilmek daha sonra da başarılı olmanın garantisi değildir tabii ki. Ama önemsenmesi gereken bir merhale, bir dönüşüm işareti sayılır. Halk iradesinin gerçekleşmesi adına… İnsan haklarına saygı ve şeffaflık adına…
Suriye niçin Ortadoğu’daki bu dönüşümün dışında kalsın? Türkiye eğer büyük düşünecek ve ona uygun bir yol çizecek ise kendine, önce bu soruyu sormak durumundadır. Kapılar açacak soru budur.
Bu soruya yanıt olacak tarzda geliştireceği bir siyaset marifetiyle, Türkiye, bölgede sözü geçen ve küresel ölçekte kabul gören bir güce dönüşebilir.
-
kenan elli 13 yıl önce Şikayet Etyılmadan sabırla akıllı adım atma günü bugün. suriyede ve bölgede yaşananlar, adeta kılcaldamarlar derinliğinde yapılan hassasiyetli bir inceleme ve değerlendirme ile kaleme alınmış. bu yaklaşım hem ülkemize hem de bölge insanına aydınlık yarınları getirir. türkiye bu aydınlık yarınların gelmesinde en büyük role talip gözüküyor. bu rolün yürütülmesinden rahatsızlık duyanlar hem içte hem dışta olmaya da devam edecek tabi. yılmadan sabırla ve akıllı adımlar atma zamanı bugün.Beğen
-
adam turk 13 yıl önce Şikayet Eteçağımızı suriyenin düşürdüğüne emin değiliz. mavi marmara gemisini israil vurdu,gemiyi vurduk bişey çıkmadı birde uçak vuralım görsünler, demesinler sonra, mesela alman gemilerinin türk bayrağı çekerek rusyayı vurup ozmanlya sahiplenmek zorunda bırakılıp, rusyayı başımıza bela ettikleri gibi,burda da başka bityeniği olmasın,suriye diye birdevletmi varki onun savunma sistemi olsun. kata kulli ile güya suriye topraklarına gitdiğimiz için vurulmuş gösteriliyor,biz hariç dünya buna inanmış vaziyette.bu kadar şeytani bir planı hazırlayacak kapasiteyi esat ve suriyede görmek imkanız, olayı suriyeden hariç değerlendirmeliyizBeğen
-
Mehmet Ciranoğlu 13 yıl önce Şikayet Etdenge denge denge!!. evet suriye köşeye sıkışmış kedi gibi ve dolayısıyla güvenlik algısı marazî hatta arızî.. ve evet türkiye aynı kontrolsüzlük içinde tepki vermemeli.. ama denge derken gerçekten zamanlamanın da kamuoyunu tatmin edecek şekilde ayarlanması ve algının da bu doğrultuda yönetilmesi lazım.. toplum gözünde mevzunun geldiği yeri iyi okumuşsunuz hocam, elinize sağlık..Beğen Toplam 1 beğeni