Prof. İbrahim S. Canbolat
Prof. İbrahim S. Canbolat
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Kürdistan’da barış mı? Yalan!

GİRİŞ 30.08.2012 GÜNCELLEME 30.08.2012 YAZARLAR

Acaba bir halkın geleceği ve gönenci mi düşünülüyor, yoksa o topluluk bazı siyasî hedefler için kullanılıyor mu? İlkin sorulması gereken, bizce, budur. Örneğin İngiltere’de 1994 yılında oluşturulan “Kürdistan’da Barış Girişimi- Peace in Kurdistan Campaignbu konuda çok net fikir verebilir. Kürt sorununa siyasî çözüm amacıyla başlatılan kampanyanın kamuoyuna duyurulan kurucu patronları şunlardır:

Lord Avebury, Lord Rea, Lord Dholakia, Barones Sarah Ludford, Jill Evans, Jean Lambert, Alyn Smith, Bairbre de Brún, Jeremy Corbyn,  Hywel Williams, Elfyn Llwyd, John Austin, Bruce Kent, Gareth Peirce, Julie Christie, Noam Chomsky, John Berger, Edward Albee, Margaret Owen, Mark Thomas.

Kürtsüz Kürdistan Savunuculuğu

Görüldüğü gibi, aralarında bir tek Kürt bulunmayan bir Kürdistan savunucuları heyeti ile karşılaşıyoruz. Bunlar arasında siyasetçiler, işadamları, akademisyen ve yazarlar vardır. Bu oluşumun en belirgin faaliyetlerinden biri, 1998-2005 yılları arasında Ilısu Barajı’na karşı kampanya yürütmek olmuştur. Gerekçe ise Kürt topraklarının su altında kalacak olması ve o bölgedeki Kürtlerin yerlerinden/yurtlarından çıkmaya mecbur bırakılmaları olarak ifade edilmiştir. Dicle Nehri üzerinde 2006 yılında temeli atılan Ilısu Barajı, enerji kazanımının yanı sıra, aslında, Güneydoğu Anadolu bölgesinin ekonomik ve toplumsal kalkınması açısından büyük öneme sahiptir.

Gel gör ki, ağırlıklı olarak Kürt vatandaşların yaşadığı bir bölgenin gelişmesine yol açacak bir proje, sözde “Kürdistan’da Barış Girişimi” kurucularınca zararlı görülmüştür. Bu bile gerçek amacın anlaşılması için yeterli olabilir.

Fırat ve Dicle hakkında uluslararası karar

Bu konuda Batılı öncelikler hakkında bize fikir verecek bir husus da; genelde su kaynaklarının paylaşımı, özelde ise Fırat ve Dicle sularının aşağı havza ülkelerince yeterli ölçüde kullanımı ile ilgili kuram ve model geliştirilmiş olmasıdır. Söz konusu modelde uluslararası bir kurula yetki verilmekte, bu kurulun suların dağılımı hakkındaki kararı geçerli olmaktadır.

Demek ki amaç Kürtlerin hakkının savunulması değil, kaynağı Türkiye’de olan Fırat ve Dicle suları üzerinde uluslararası karar tesis etme çabasıdır. Bu arada asıl düşündürücü olan da, Batı kökenli bu modellerin bazı Türk akademisyenler tarafından Fırat ve Dicle örneğinde araştırma konusu yapılmasıdır. Bu konuyu işleyen tezler Batılı kuruluşlar tarafından hemen kitap olarak basılmakta ve övgüyle takdim edilmektedir.

Batı’nın Kürdistan projesi Türkiye’nin yanı sıra Irak ve Suriye’yi de kapsamaktadır. Ortadoğu’da meydana gelen halk hareketinin kurgusal bir Kürdistan için şimdilerde Türkiye ve Suriye’de de tahrik ve teşvik edilmesi söz konusu. Bu, bölgede yaşayan Kürt vatandaşın yararını gözeten bir proje olmaktan çok, İngiltere örneğinden anlaşılacağı gibi, Batılı çıkarlara hizmet eden bir plandır.

Petrol ve terör

Son zamanlarda dikkat çeken Hakkari çevresindeki PKK saldırıları da bu açıdan değerlendirilebilir. Bu bölgede tespit edilen petrolün çıkartılarak Türkiye’nin refahı için kullanılması terör faaliyetlerinden dolayı mümkün olamıyor ise, bunun sebep ve sonuçları üzerinde iyi düşünmek gerekir.

Acaba petrol rezervlerinin bulunduğu Güneydoğu Anadolu bölgesinde Türkiye’nin hükümranlığının Kürt Sorunu söylemi ve terör eylemleriyle sarsılması mıdır amaç?  Kürt vatandaşlarımızın geçmişte ve günümüzde muhtelif sorunlarının olduğunu ve bunlara çözüm bulunması gerektiğini önce biz bir tespit olarak belirttikten sonra, hemen ifade edelim ki, terör asla bu sorunların çözümüne yönelik bir yol değildir. Ama buna rağmen terör örgütünün elindeki silahı bırakması kolay olmayacaktır. Çünkü bu onun varoluş sebebidir.

“Kürt sorununa siyasî çözüm” önerisiyle girişimde bulunan Batılı çevreler ve onların yerli işbirlikçileri için de silahlı terör örgütü bulunmaz bir fırsat sunmaktadır. Böylece söz konusu çevreler Kürt Sorunu’ndan beslenmekte, siyasî çözüm vurgusuyla ise katliamcı teröre alternatif bir müzakere yolu önermiş olmaktadır.

Kürdistan’da Barış Girişimi” bu retoriğin bir ürünü olabilir. Buradaki “barış”, tıpkı daha önce bir başka bağlamda ifade ettiğimiz türden bir imajın adıdır yalnızca. Tarihin hiçbir döneminde (yukarıda isimleri belirtilen) bu kadar Batılı fikir ve söz sahibi kişinin bir araya gelerek Ortadoğu bölgesinde barış için girişimde bulunduğu görülmemiştir. Bugün ifade ettikleri de yalandır.

Ama bu girişimin bir kazancı olmuştur onlar için. “Kürdistan” diye bir ülke tasavvuru ya da kavramsallaştırması uluslararası toplumda yankı bulmaya başlamıştır. Bu ise Türkiye, Irak, Suriye ve hatta İran üzerinde bir siyasî baskı unsuru olarak, yeri geldiğinde, devreye girmektedir.

“Kürt Sorunu” ve PKK terörünün böyle bir arka planı olduğunu da bilelim. Ama Kürt sorununu yalnızca bununla açıklamanın asla doğru ve mümkün olmayacağını unutmayalım.

Prof. Dr. İbrahim S.Canbolat - Haber 7

icanbol@hotmail.com

YORUMLAR 7 TÜMÜ
  • kenan elli 13 yıl önce Şikayet Et
    pkk pisliğinde ve kürt sorunu oluşturma gayretinde arka plan... "mekan ingiltere" ve konu "kürdistan da barış girişimi" ne alaka ingiltere, ne kürdistanı, ve terörle beslenen bir yapıda, ne alaka barış girişimi.. anadolunun göbeğinde ve orada yaşayan kürt vatandaşın da faydasına olacak ılısu barajı v.b. güzerlliklerin engellenmesi hepsi aynı kurgunun resimleri.. mekrezi türkiye olan bir pozisyon üzerinde oynanan oyunlar, tuzaklar. pkk terörünün geri planını deşifre eden güzel bir yazı.. görmek isteyenler için işaret ve açıklık çok fazla. görmek istemeyenler için, körlük bir kanıksanmışlık zaten..
    Cevapla
  • Dılgeş 13 yıl önce Şikayet Et
    doğru söylüyorsunuz. sevgili yazarım haklısınız batının ne mal olduğunu biliyoruz fakat kürdlerin anallarından doğarken sahip-haklarını yok sayan. yok saymakla kalmayım yok etmeye çalışanlar kürdleri çokmu seviyorlar hemde alllah peygamber kıble bayrak devlet bir bir diye saydıkları bu kutsalları ağızlarında tekerleme yapıp hak teslim etme noktasında yerinde padanaş yapanlara ne yapacaz. batılıların kefesinemi koyacaz yoksa kardeşin attığı kazık bişey olmazmı diyecez. kendi eğrisini görmeyen yılan devye boynun eğri der. yanlış anlamayın kardeşlimimize inanıyorum fakat şu ikiyüzlülükten vazgeçelim. o zaman batı bitarafını yırtsada bişey olmaz
    Cevapla
  • Serdar H. 13 yıl önce Şikayet Et
    batılı güçler ve özelikle ingiltere. kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde veya ortadoğu genelinde barışı batı neden istesin ki! oradaki devletler güçlü olur ve petrolü kendileri kullanırsa nasıl başa çıkacaklar. dolayısıyla bu bölgeleri ve türkiyeyi sürekli karışıklık içinde bırakmaya çalışacaklar. ömrühayatımızda türkiye olarak bizim onlar üzerinde plan yapabileceğimiz günleri görebilirsek ne mutlu. yoksa bu ve benzer olaylarla uğraşmak zorunda olduğumuz gerçeği kaçınılmaz.
    Cevapla
  • mehmet nacar 13 yıl önce Şikayet Et
    gerçekler acıdır. kürt halkının haklarını savunduklarını iddia edenlerin gerçek niyetlerini apaçık ortaya koyan çok güzel bir yazı.asıl niyet bölgedeki huzuru bozarak kendi kirli emellerini gerçekleştirmek.çünkü yaptıkları bunun apaçık kanıtıdır.bölgeyi kalkındıracak,huzuru artıracak her olumlu adımı boşa çıkarmaya çalışmaktadırlar.biz mili ve manevi değerlerimize sahip çıktıkça,kardeşliğimizi korudukça allah onların tuzaklarını boşa çıkaracaktır.
    Cevapla
  • İsmetlim 13 yıl önce Şikayet Et
    gücü etkili ve yerinde kullanmak. ....gücün etkili ve yerinde kullanılmasıyla ilgili yol haritasında,uygulayıcılara fayda sağlayacak güzel bir yazı.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle