Prof. İbrahim S. Canbolat
Prof. İbrahim S. Canbolat
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Halk irfanı ile Türkiye'ye bakış

GİRİŞ 21.02.2013 GÜNCELLEME 21.02.2013 YAZARLAR

Ama aynı zamanda, bir haddi aşma ve bozulma durumu söz konusu olduğunda da, halk irfanı girer devreye. Sessiz bir protesto ile engelleyici rolüyle.

Acaba Ak Parti iktidarına 2002 yılında yüzde 34 oranında verilen seçmen desteğinin giderek yüzde 50'ye varmasında halk irfanının payı var mı? Kamuoyunda hükümet ve Başbakan ile ilgili tartışma ve eleştirilere bakılırsa, yüzde 50'lik bir desteğin nasıl oluştuğu sorusu akla gelebilir. Bu, mantıklı bir sorudur.

Faydacı davranış tercihi

O zaman toplumda şöyle bir tercihin varlığından söz etmek mümkün olabilir: Halkın yüzde 50'si zihniyet ve inanç temelli bir seçim davranışından çok, pragmatik/faydacı bir tercihi yansıtıyor. Somut olarak ifade edecek olursak, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kişisel inanç ve zihniyet dünyasına yabancı ve hatta eleştirel tavırlı seçmenlerin de önemli bir kısmının muhtelif sebeplerle Ak Parti'ye oy verdikleri anlaşılıyor. Bu, istatistikî olarak tespit edilebildiği gibi, sosyolojik açıdan da açıklanabilir bir durumdur.

Türkiye'de son on bir yıllık sürede gözlemlenen seçmen davranışına ilişkin bu gerçeklik, daha önceki dönemlerle mukayese edildiğinde anlaşılacaktır ki, yukarıda tanımlanan halk irfanı sayesinde meydana gelmiştir. Bunu şöyle ifade edebiliriz: ülkede daha önce yaşanan siyasal istikrarsızlıktan dolayı bir yandan ekonomik krizler ve buna bağlı olarak içeride huzursuzluk oluşurken, bir yandan da Türkiye'nin yurtdışındaki algısı kötüleşmişti. IMF'den gelebilecek birkaç milyar dolar tutarındaki borç paraya umutla bakılır olmuştu. Bu bir itibar kaybıydı devlet ve millet için. İşte bunu gözlemleyen seçmen, 2002 genel seçiminde tek parti iktidarına yeşil ışık yakmıştı.

Halkın verdiği desteğin yüzde 34'den yüzde 40'lara, daha sonra ise yüzde 50'ye ulaşması, birkaç faktörle açıklanabilir. Önyargılardan beslenen ve hayat tarzına müdahale olacağına dair endişelerin zaman içerisinde kaybolması, vatandaşa etkin fayda sağlayacak yeniliklerin hayata geçirilmesi (sağlıkta ve ulaşımda iyileşme gibi), ekonomik büyüme, dış borçların azaltılması, yurtdışındaki Türkiye algısının olumlu yönde değişmesi…  Bütün bunlar, Türkiye'de seçmenin Ak Parti iktidarından yana tavır almasına zemin hazırlamıştır. Çoğu yerde alenen olmasa da zımnen böyle bir tercih söz konusudur.

Bu durum siyaseten bir başarıdır Ak Parti için. Ülke açısından ise istikrarlı gidişatın yararlarını yadsımak mümkün değil. Burada Tayyip Erdoğan faktörünü tabii ki göz ardı edemeyiz. Konuyu bu noktada iki farklı açıdan değerlendirmek gerekir. Birincisi, Ak Parti tüzüğü gereğince, Tayyip Erdoğan'ın (bir karizmatik lider olarak) partinin liderliğinden ayrılma zorunluluğudur. Lidere bağlı bir partinin değişimden sonraki durumunun ne olacağı sorusuna verilebilecek yanıt ölçüsünde,  yukarıda belirtilen siyasî ve ekonomik istikrarın geleceği belli olacaktır.

Diğer yandan, ikinci bir husus olarak ifade etmemiz gerekir ki, Türkiye'de siyasî sistemin demokrasi temelinde insan haklarına ve düşünce özgürlüğüne saygılı bir gelişme göstermesi, kişilerden bağımsız bir siyaset kurumsallaşması ile mümkündür. Ak Parti tüzüğü bu bakımdan isabetli bir değişikliği öngörüyor aslında.

Şahıslar ne kadar başarılı olursa olsun, herkes için kaçınılmaz bir akıbet vardır. Çığır açan başarılı liderleri alternatifsiz kabul ederek, siyaset kurumunu şahıslara indirgemek, devletin ve milletin geleceği için iyi değildir.

Şu anda Türkiye, yukarıda dile getirilen anlamda, hassas bir süreçten geçiyor. Başbakan Erdoğan parti genel başkanlığından sonra Cumhurbaşkanlığı görevini üstlense bile, sözünü ettiğimiz akıbet orası için de geçerlidir. Şimdilerde gündemde olan yeni anayasa hazırlığı ve kurumsal dönüşüme yönelik çalışmalar, bu bakımdan büyük önem arzediyor.

Bir siyasî partide lider alternatifinin olması kadar, hatta daha fazla, ülkenin siyasî sisteminde iktidar alternatifinin bulunması da gereklidir. Aksi halde, çok faydalı icraatlarda bulunsa da, “tek adam”, iktidar yıpranması yüzünden gereksiz ithamlara maruz kalabilir. Bu ise hem şahsı hem de ülkeyi zor durumda bırakır.

Siyaset kurumunun bir bütün olarak iyileşmesi ve halka güven telkin etmesi durumunda, herkes en doğal rolünü oynar. İfrat ve tefrit uçlarında kutuplaşma olmaz. 

Zor zamanlarda feraset

Halk irfanı özellikle bu türden geçiş dönemlerinde iktidara zımnî ve denetimli destek, muhalefete ise ikaz anlamına gelebilecek bir davranışla kendini gösterir. Buna birçok yerde tanık oluyoruz. Bir esnafla veya şoförle piyasa ve genel sorunlar hakkında konuşurken, onun bireysel kazanç ile ülkenin dünyadaki konumu ve algısı arasında ayırım yaptığını, ulusal çıkarı bireysel kazançtan üstün tuttuğunu gözlemliyorsanız, bir halk irfanı ile karşılaşmış sayılırsınız.

Halk irfanını fark etmek, halkın değerlerini tanımakla olur. Zor zamanlarda ferasetle kapılar aralanır.

İbrahim S. Canbolat - Haber 7

icanbol@hotmail.com

YORUMLAR 5
  • İsmetlim 12 yıl önce Şikayet Et
    ...Maddi çalışmalarını yap.Feraset sahibi irfan ehli gönüllere gir .Ve yoluna devam et.. ....Yazıda da konu başlıklarıyla ifade edilen hizmetlerin yapılması,hayatın daha kolay yaşanılır hale gelmesi,yasakların kaldırılarak herkesin inancının gerektirdiği şekilde düşünüp yaşaması ve bunlar gibi daha niceleri Ak Parti iktidarının ömrünü uzatmıştır.Ama en önemlisi Başbakanın çok inandığı duaların o’na fazlaca yapılmasıdır.Feraset sahibi irfan ehli gönüller,atını sağlam kazığa bağlayan Başbakanın tevekkülünün maksadına ermesi için özel vakitlerde hep niyazda bulunuyorlar. Allah bu bağı koparmasın inşallah.
    Cevapla
  • İsmetlim 12 yıl önce Şikayet Et
    Maddi çalışmalarını yap.Feraset sahibi irfan ehli gönüllere gir .Ve yoluna devam et.. Türkiye diğer dünya ülkeleri ile kıyas edilemeyecek kadar,maddi ve manevi yaşanmışlıklarla dolu bir geçmişe sahip coğrafi konumu itibariyle de esrarengiz bir ülkedir.Bu husus düşmanlarının çokluğu ile de malumattan dır.Ak Parti iktidarının göreve başladığı tarihten bu yana,tek tek ortaya çıkarılan hainliklerin ve sözde hizmet maksatlı yapılan çalışmaların deşifre edilmesi, birçok şeyi halkın anlamasını sağlamıştır.Ve bu halk sahip çıkmıştır.Maskeler tek tek düşürülünce gerçek suratları tanımışlar,yıllarca kandırıldıklarını anlamışlardır.Samimiyetine ve cesaretine inandıkları Başbakana desteğe devem etmişlerdir....
    Cevapla
  • kenan elli 12 yıl önce Şikayet Et
    iktidarın icraatleri, halkın irfanına hitabetme melekesi ölçeğinde kendine ömür biçer... 2002'den buyana Türkiyedeki statüko kırılımı, derinliklerin açığa çıkarılması, ekonomik ve sosyal gelişmeler ile bunların tamamı üzerinden ülke imajındaki dünya algı şahlanışı inkar edilemez gelişmeler. İyinin iyisi her zaman vardır. Ancak T.C. tarihine damga vuran ekonomik, siyasi, sosyal gelişmeler , yazarın ifadesi ile halkın irfanından kaçmıyor.. Öylesine bir irfan ki, yaşanan kimi aksaklıklar, ve kaçaklara rağmen, anadolu ruhunun duaları ile, iktidarın ömrü uzadıkça uzuyor.. İnşaALLAH dua alma ihtiyacını ve icraatını kaybetmez R.T.E
    Cevapla
  • Mehmet Ciranoğlu 12 yıl önce Şikayet Et
    Aslında değinmişsiniz ama... kısaca geçmişsiniz meseleyi, Türkiye'de iktidar değil muhalefet sorunu var maalesef.. Şuan şahsi ikbalini (başkanlık meselesini) memleketin ikbali (yeni anayasa) ile yan yana getirmekten çekinmeyen başbakana bir uyarı vermek istesek kimin üzerinden vereceğiz bu mesajı.. Bunu kendileri de çok iyi bildiği için zaten bu kadar rahat davranabiliyor.. Ama bilsin ki birçok "rağmen"e rağmen alıyor o oyları..
    Cevapla
  • ertan korkmaz 12 yıl önce Şikayet Et
    kültürüne sahip çık . geçen hafta sevgililer günü ile ilgili açıklama yapan ve internet te izlenme rekoru kıran sohbette hoca bir yerde''bizim kültürümüz dinden alınma kültürdür.o yüzden de bize uygundur.''demişti.toplumun kültürüyle oynamak,biçimlendirmeye çalışmak,yasaklarla haklarını gasbetmek,inançlarını yaşama şekillerini kendi istedikleri kalıba sokmaya heveslenmek ve hatta bir vekilin hacca gidecek kişiyle ve dini değerleriyle alay etmesi ve diğer sebepler, toplumun büyük çoğunluğu islam dinine inanan insanları ekonomik nedenlerin ötesinde ve diğer kaygıları aşmış şekilde AKP'ye oy vermeye ,kültürüne sahip çıkmaya yönlendirmiştir.geçen süre zarfında diğer kaygıların da ortadan yok olmaya başlaması yapılan anketlerle halkın değerlerinden hala kopmadığını ve sahip çıktığını gösterir durumdur.
    Cevapla