Prof. İbrahim S. Canbolat
Prof. İbrahim S. Canbolat
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

İmralı zabitleri neyi hedefliyor?

GİRİŞ 07.03.2013 GÜNCELLEME 12.03.2013 YAZARLAR

Risk göze alınmadan, önemli dönüşümleri hayata geçirmek mümkün olmaz. Ne var ki, bu, çözüm arayışıyla çıkılan yolda mantıklı bir risk hesabının ihmalini mazur gösterecek bir durum oluşturmaz.

Türkiye'de PKK terörüne karşı geliştirilmeye çalışılan siyaset sürecinde, artık İmralı mukimi  olarak gündemde yer alan terörist lideri ile istihbarat görevlileri ve BDP'liler arasındaki görüşmelerin içeriği, 'İmralı Zabıtları' adıyla,  bir gazetede yayımlandıktan sonra çeşitli görüşler etrafında yeni tartışmalar başladı. Bir yanda barış vurgusu ve bu yönde yola devam çağrıları...  Diğer yanda,  İmralı mukimine ait olduğu ileri sürülen sözlerin toplumda ve siyaset çevrelerinde yol açtığı ayrışma ve şüphe... Başbakan hakkında övücü mü yoksa töhmet  altında mı bırakıcı olduğu tam anlaşılmayan, kafa karıştırıcı sözler...  

Acaba bunlar İmralı zabıtları/tutanakları değil de, İmralı zabitleri midir? İmralı'yı da kullanan,  bazı şeyleri zapturapt altına alıp yönlendirmek isteyen güçler midir? Gerçek amaç nedir?

Başbakan Erdoğan'nın samimi bir gayretle ülkede barış ve güvenlik için özverili bir işe   giriştiğini  görüyoruz. Ne ki, İmralı zabitleri de kendilerine özgü bir tercihle, sürece hükmetmeye çalışıyor. Açıklanan tutanakların ne ölçüde gerçeği yansıttığını bilmiyoruz. Ama eğer onlar doğru değilse, ilgili kişilerin düzeltme yapma olanağı vardır. Kaldı ki, daha önceki tanıklık ve tecrübeler,  yayımlanan sözlerin ifade edilmiş olduğunu destekliyor.

Gerek o sözlerin sahibi, gerekse onları ifşa edenler, bir anlamda siyaset zabitleri  gibi davranmaya yönelenlerdir. İmralı zabitleri, ülkede gerçeküstü bir ortam yaratarak, kendi işlerine geldiği gibi bir siyasi ve toplumsal düzen oluşturma amacındadır. Bu düzende, öyle anlaşılıyor ki, potansiyel bir dönüştürücü güç olan AK Parti ve Fetullah Gülen cemaati  arasında  kırılma ve kopmalar olması için mevcut süreç üzerinde söz sahibi olmaya çalışılıyor.

İmralı mukimi bir yandan  bu süreçte Kürtler ve Türkler ile ilgili olarak İslam'ın birleştiriciliğine göndermede bulunurken, diğer yandan İslam inancı ve düşüncesinin gerçek zeminde yayılması için ömürlerini vakfetmiş şahsiyetlere densizce hakaret ve iftira yoluyla haksızlık ediyor. Bir zaptiye rolüne soyunarak, Kürtler ve AK Parti hükümeti ile ülkenin geleceği hakkında kerameti kendinden menkul barış ve özgürlük söylemleriyle, ama aynı zamanda tehditle, merkezi bir konuma yerleştiriyor kendini. Psikolojik boyutta gelgitleri olan bir ruh halinin işaretlerini yansıtan davranışlar sergiliyor.

Diğer yandan şunu da gözlemliyoruz: Dünün bebek katili, teröristbaşı, bugün ülkede kardeş kanının artık daha fazla akıtılmaması yolunda gerçekten bir rol üstlenecek ve bu herkesin yararına  olacaksa, kamuoyu buna belirli ölçüde destek veriyor. Hükümet, özellikle de Başbakan Erdoğan, bu yolda siyasi riski göze alarak, Türkiye'nin terör musibetinden kurtulması için çaba sarfediyor. Şahıslar, kavramlar ve dil ile ilgili temkinli bir söylem ve hatta hızlı bir değişim gözlemleniyor. 'Baldıran zehiri içmek'...  'Kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek'... Bunlar, ülkede barış ve istikrar için nelere tahammül edilebileceğini gösteren iyiniyet ifadeleridir.

Gel gör ki, İmralı zabitleri böylesi iyiniyetten çok, konjonktürel çıkarlar peşindedir. Peki, buna rağmen yola devam edilemez mi? Edilir, tabii ki. Ama bir şartla: Hiçkimse kendisinde bulunmayan bir temsil kabiliyeti vehmine kapılmamalı. Somut olarak ifade edecek olursak, Türkiye'de terör ile Kürt Sorunu konularını birbirinden farklı bağlamlarda düşünmek ve İmralı mukimini Kürt vatandaşların özgürlük savaşcısı konumuna getirmemek şart.

Hâlen devam etmekte olan anayasa hazırlama sürecinde gündeme getirilen 'demokratik cumhuriyet'e bir itiraz olmaz,  ama anayasada Türkler ve Kürtler vurgusu Türkiye'nin sosyolojik gerçekliği ile bağdaşmaz. Çünkü Türkiye'nin demografik yapısı sadece bu iki etnik aidiyet ile sınırlı değildir. Fiilen Osmanlı'nın halefi/ardılı konumunda olan Türkiye Cumhuriyeti, tarihsel bir gerçeklik olarak, birçok etnik unsurun Müslümanlık ortak paydasında biraraya geldiği sosyal ve kültürel bir dokuya sahiptir. Burada Çerkez de var, Arnavut ya da Gürcü veya Boşnak da. Teorik anlamda bir model uygulanacaksa, bu niceliğe göre değil, niteliğe göre olur. Sayıca daha çok olanların üstünlüğü ilkesi, insani  anlamda eşitliksizlik yaratır.

Eşitlik, İslam inancını benimsemiş farklı etnik unsurların  tarihsel ve kültürel tecrübeyle oluşan bir Türk Milleti kimliğinde temsil edilmesiyle olabileceği gibi, demokratik cumhuriyette temel insan haklarına sahip  bir vatandaşlık marifetiyle de sağlanabilir. Ama İmralı zabitlerinin hedefi, öyle anlaşılıyor ki, bu değildir.

O halde, içinde bulunduğumuz dönemde Türkiye'de siyasi iktidar ve muhalefet ile toplumun üreten ve düşünen her ferdine düşen bir görev vardır. O da, retorik eleştirel söylem yerine, samimi ve yapıcı bir dil geliştirerek, Türkiye ve insan odaklı bir çözüm(leme) siyasetine katkıda bulunmak, hiç değilse buna yönelmek olarak ifade edilebilir.

İbrahim S. Canbolat - Haber 7

icanbol@hotmail.com

YORUMLAR 5
  • mustafa akgül 12 yıl önce Şikayet Et
    halk yürütülen bu sürece bu şekilde destekmi veriyor?. birde şimdi bu pompalanıyor,halkın büyük çoğunluğu destek veriyormuş.ak parti genel merkezinde ve bdp genel merkezinde yapılan anketler buna kanıt olarak gösteriliyor.buyrun referanduma gidelim,ak koyun karakoyun belli olsun.eğer %30 çıksın ben bu ülkeyi terkederim.böyle karapropagandalar 28 şubat sürecinde yapılırdı,acaba diyorum 28 şubat devammı ediyor?
    Cevapla
  • İsmetlim 12 yıl önce Şikayet Et
    Çözüm sürecine dahil olup da çözüme kastedenlere dikkat... Yaşanan çözüm sürecinin risklerine rağmen Başbakanın gösterdiği cesaret,birilerinin hesabını bozduğu için zihinleri karıştırmak için onlar da boş durmuyorlar.Son sızdırma girişimi de bunu doğruluyor.Çözüm sürecine dahil olup da çözümsüzlük isteyen derin devletçi ve terör yanlıları şunu hedefliyorlar.Başbakanı ,Öcalan la yan yana gösterip onun istediklerini yapıyor imajını yerleştirip iktidarı yıpratmak, muhalefetin de desteği ile özellikle Başbakana duyulan güveni sarsmaktır.Elbette bütün bunları Başbakan da görmektedir.Ama buna rağmen bu çözüm süreci son çare olarak sürdürülmektedir.İnşallah bu milletin her ferdi bu iyi niyeti görür de,mevcut krizlerden lemalanan odaklara aldırış etmeden dualarıyla da bu sürece katkıda bulunurlar.
    Cevapla
  • kenan elli 12 yıl önce Şikayet Et
    Türkiye için en büyük risk pkk'nın bitmesi için risk almayan yönetimlerdi.. Gün bugün inş.. pkk, 30 yılı aşkın süredir Türkiye'nin taşıdığı ve maddi-manevi büyük bedeller ödediği en büyük risktir. Böylesi bir tehlikenin bertaraf edilmesi yönünde atılan adımlarrın riski elbet olacaktır. Risk alma günü bugün, risk alacak vatan-millet sevdalısı bir lider şuan yönetimdedir.. İmralı zabıtları işte bu tabloyu iyi okumaktadırlar. Derin bağlantıları ile birlikte gelecek güzel günlere engel olma çabasıdır sızan kimi tutanaklar.. belki de tüm bu sızmalar yok hükmünde de olabilir... Resimde gözükmesi istenilen de olabilir. Aslolan yürütülen bu sürece olan yoplumsal inançtır. Bu inançta bir azalma oluşturmamıştır bu sızmalar.. Kimi şovmenlerin şarlatanlıklarına zemin hazırlamıştır sadece..
    Cevapla
  • levent 12 yıl önce Şikayet Et
    akp yi demokratik yollarla deviremeyecegini anlayan ergenekon. kendisinin kurdugu ve yonettigi pkk araciligi ile bu cozum yem ini atti - guye pkk teror u sona erdirecekmis - asil amac akp ile pkk yi bir tutmak - asil amac erdogan i baskanlik ugruna kurtlere ozerklik veren lider goruntusune sokmak - ne ergenekon ne de pkk uyusturucu mazot sigara insan kacakciligindan gelen milyarlarca dolardan vazgecmez - yakinda akp de erdogan da oyuna getirildiklerini anlayacaklar - simdiden meydanlara ocalan serbest kalacak diye bagirmalari size bir sey anlatmiyorsa yakinda pkk ile birlikte hazirlayip millete referanduma getireceginzi anayasa %65 ile reddedilince uyanirsiniz - yapin bir anket akp pkk anayasasina evet oyu verirmisiniz diye bakalim ne sonuc cikacak
    Cevapla
  • ertan korkmaz 12 yıl önce Şikayet Et
    bulanık suda...... Yapılan işler,sızdırılan görüşmeler bulanık suda balık avlamak içindir.Hangi taraf neyi amaçlıyor bilinmez duruma geldi.Bir taraf bu olan biteni kanıksamak ta diğer tarafta ise yadsımaktadır.Toplumun büyük kesimi artık ''bana ne''cilik içerisindedir.Başbakanın özveri ve samimi çabalar içerisindeki tutumu devletin bekasının ve gücünün yansımasıdır.Zaman içerisinde daha net olarak görülecek ve anlaşılacaktır.İnşallah ''niyet hayırlı olduğu için sonuçta hayırlı olur''.
    Cevapla