Rasim Özdenören
Rasim Özdenören
ALINTI YAZAR

Doğal akış bozulunca

GİRİŞ 31.05.2020 GÜNCELLEME 31.05.2020 YAZARLAR

Düzen doğal akışı içinde kaldıkça hayatta kalabilmek için ne denli çaba gösterdiğimizin farkına varmayabiliyoruz.

Doğal akış değiştiğinde veya doğal akış bir evreden bir başka evreye geçtiğinde canlıların hayatta kalabilmek için nasıl bir çaba içine düştüğü daha berrak görülüyor.

İster yazdan kışa, ister kıştan yaza veya bahara doğru bir değişim sürecinden geçilsin, her bir canlı hayatta kalabilmek için yeni koşullara uyum sağlayabilme adına kendi değişikliğini gerçekleştiriyor…

Yazdan kışa geçiş sürecinde giyim kuşamını açık renklerden koyu renklere, hafif giysilerden ağır ve kalın giysilere doğru dış görünüşünü değiştiriyor.

Yazlık yiyecekler tükendiğinden yavaş yavaş kış yiyeceklerine, kalorisi daha yoğun olanlara doğru bir eğilim kendini gösteriyor…

Çevre hayatı da ona göre değişime uğruyor. Açık havada gezip tozma yerine, yavaş yavaş kapalı mekânların korunaklı sıcaklığına doğru bir çekilme başlıyor…

Yazdan kışa veya kıştan yaza… Aynı değişim süreci her defasında yeniden yaşanıyor…

Doğanın anaç seciyesi, üstünde yaşayan canlıları hiçbir zaman apansız yakalamıyor. Onlara bir hazırlık fırsatı veriyor. Kıştan yaza birdenbire geçilmiyor. Arada, bir ilkbahar süreci var. Keza yazdan kışa apansız geçilmiyor, arada sonbaharın alıştırma süreci yaşanıyor…

Bu değişim salt insan için kurulmuş değil, tüm canlılar için doğa şefkatli anaç kucağını açıyor…

Kimi canlılar kış uykusuna hazırlanıyor… Onlar için kışın soğuk ortamında beslenmek zor… Organizmaları ona göre biçim almış…

Doğanın düzeni bozulduğunda, üzerinde yaşayan tüm canlıların da düzeni değişiyor. Her canlı daha önce yapmadığı, yapma ihtiyacı duymadığı yeni davranış kalıplarını benimsemeye doğru meylediyor.

Geçtiğimiz haftalarda Uludağ’da koronavirüs sonrası çıkış yasağı gelince, aç kalan ayıların yiyecek bulmak için şehre indiği medyaya intikal etmişti.

Bu durum tekil bir olay değil.

Şiddetli kışlarda kendi doğal ortamlarında yiyecek bulamayan kurtların köylere indiği az görülen olaylardan değil.

Keza karlı havalarda kendine ait ortamlarda yiyecek bulamayan kuşların karayollarına indikleri vakidir. Kuşlar otomobillerden atılan yiyecek kırıntılarına saldırırken bir kısmı da kazalarda telef oluyor.

Yeryüzünde bu durumdan ders alması gereken tek varlık varsa o da insandır.

Ama insan bundan ders alıyor mu?

İnsanın her türlü canlının genetiği ile oynayarak kendi heva ve hevesi için kokteyl yaratıklar icat etmeye çalıştığına bakılırsa, ders almayı geçtik, durumu istismar noktasına kadar götürdüğü ortada…

Tabii ki doğa da boş durmuyor, o da insana gereken cevabı kendi içinde geçirdiği değişimle veriyor. Doğaya ana bacı değil de fahişe muamelesi müstahak sayıldıkça insanla doğa arasındaki savaşım bu kısır döngüde hem insanın hem doğanın aleyhine devam edecek gibi duruyor…

Son söz:

İnsan aklını başına devşirmedikçe doğa öcünü almakta gecikmez… 

Yeni Şafak

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL