Bu dava neyi çözecek?
Perşembe günü de AKP temsilcileri yine Mahkeme üyelerine sözlü savunmalarını yapacaklar. Ardından raportör raporunu hazırlamaya koyulacak ve nihayet, rapor hazır olduktan sonra Mahkeme Başkanı kapatma davasının karar oturumu için gün verecek.
Görüldüğü gibi artık davanın sonuna geldik. Olağanüstü gelişmeler olmazsa Temmuz sonu, Ağustosun ilk yarısına kadar hem AKPnin, hem de Erdoğan, Gül, Arınç başta olmak üzere bu hareketin önde gelen birçok isminin geleceği belli olacak.
Her ne kadar demokrasilerde parti kapatma olmamalı, AKP kapatılmamalı şeklindeki görüşler baskın gözükse de davanın açılmasını sevinçle karşılayan ve AKPnin kapatılmasını dört gözle bekleyenlerin sayısının hayli yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Bu kişi ve çevrelerin, bazı samimi ortamlarda kimi zaman benzer, kimi zaman farklı hesaplar peşinde olduklarını söyleyebiliriz. İşte AKPnin kapatılmasını umanların bazı beklentileri ve bunların gerçekleşme şansları:
1) AKP kapatılırsa laiklik güçlenir
Basit bir mantıkla, AKPnin güçlenmesinin doğrudan laikliğin zayıf düşmesi anlamına geldiğini düşünen çok kişi var ve bunlar yine aynı basit mantıktan hareketle bu partinin kapatılmasının laikliği güçlendireceğini umuyorlar. Halbuki iktidar partisinin kapatılması tam ters bir etki yaratabilir, örneğin, normal şartlarda laiklikle çok fazla sorunu olmayan bazı AKP seçmenleri, laik cumhuriyet ve onun bazı kurumlarıyla aralarındaki mesafeyi bilinçli olarak açabilirler.
2) AKP kapatılırsa dağılır
FPnin kapatılmasından sonra yenilikçilerin Erbakan çizgisinden ayrılıp AKPyi kurmaları gibi, bu sefer de bir bölünme bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacağa benziyorlar. Çünkü parti içinde, FPdeki yenilikçiler gibi güçlü bir akım, fraksiyon yok; olacağa da benzemiyor. Kuşkusuz trenden atlayanlar veya siyaseti bırakanlar çıkabilir ancak bütün bunlar AKPnin yerine kurulacak partinin tek başına hükümet kurmasına engel olamaz. AKPnin bölünme ihtimalinin çok az olmasının temel nedeni, ortada ciddi anlamda bir alternatifin olmaması.
3) AKPnin yerine kurulacak partinin oyları düşer İki görüş çarpışıyor: Türk seçmeni mağduru sever diyenlere göre AKPnin devamcısı olacak partinin ilk seçimlerde yüzde 50yi aşacağı kesindir. Türk seçmeni güçlüye oy verir diyenler de, seçmenin, sistem tarafından cezalandırılmış olan AKPnin devamına oy vermeye çekineceğini düşünüyorlar. Aslında her iki görüş sahiplerinin de haklı olduğu noktalar var. Örneğin 1999 erken genel seçimlerinde FPnin oylarının düşmesi mağdur kaybeder teorisini; 27 Nisan e-muhtırasından sonra AKPnin 22 Temmuz 2007de oy patlaması yapması da mağdur kazanır teorisini doğrulamıştı. Bu sefer hangi görüşün etkili olacağını kestirmek gerçekten çok güç, ancak 1999 seçimleri öncesi yükselişteki bir Ecevitin DSPsi ile Bahçelinin MHPsinin olduğunu; bugünse muhalefetin fazlasıyla pasif olduğunu göz önüne alırsak, AKPden kaçacak seçmen nereye yönelecek? diye zor bir soruyla karşı karşıya kalırız.
4) Bu davayla Erdoğanın siyasi hayatı biter
Normal şartlarda AKP kapatılsa ve Erdoğana yasak gelse bile, hem bu hareketin, hem de Erdoğanın, belki de daha güçlenerek, yollarına devam edeceklerini söyleyebiliriz. Kuşkusuz hem yeni kurulacak partinin, hem de Erdoğanın önüne yeni engeller çıkarılmak istenecektir. Örneğin bir yolunun bulunup Erdoğanın bağımsız olarak milletvekili seçilmesinin de engellenmesini, onun en az beş yıl aktif siyasetten mutlak anlamıyla men edilmesini arzulayanların sayısı hayli fazla. Böyle bir durumda AKPnin devamı olacak partinin işinin iyice zorlaşacağı açıktır. Ancak hem yeni kurulacak olan partinin içinde, hem de muhalefet bünyesinde kendisine gerçek anlamda alternatifler ortaya çıkmadan, Erdoğanın siyasetten tasfiyesi söz konusu olamaz.
Sonuç olarak, davanın bitmesiyle Türkiyedeki siyasi belirsizlik ve kriz ortamından çıkmak mümkün olmayacak. Hatta varolan krizin daha da derinleşeceğini ve uzun bir zamana yayılarak iyice kronikleşeceğini öngörebiliriz.