Ruşen Çakır
Ruşen Çakır
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Susurluk kahramanı Ergenekon'da neden devrede değil?

GİRİŞ 15.01.2009 GÜNCELLEME 15.01.2009 YAZARLAR

28 Şubat sürecinin etkilerinin sürdüğü günlerde, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı 9-11 Temmuz 1999 tarihlerinde 2. Abant Toplantısı’nı düzenledi. Prof. Mehmet Aydın’ın (şimdiki Devlet Bakanı) başkanlığında, Prof. Ali Bardakoğlu (şimdiki Diyanet İşleri Başkanı), Prof. Burhan Kuzu (şimdiki TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı), Gündüz Aktan (yakınlarda kaybettiğimiz MHP Milletvekili), Mehmet Ocaktan (şimdi AKP milletvekili) gibi isimlerin de yer aldığı toplantıda ben de tartışmacı olarak davetliydim. Oturumların birinde, herkesin aklından geçip ifade etmekten çekindiği bir konuyu, 28 Şubat sürecini masaya yatırmaya çalıştım. “Türkiye’de devletten bağımsız sivil bir İslami hareket olmuş olsaydı, 28 Şubat sürecine karşı sivil itaatsizlik eylemleri düzenlenebilirdi” deyince o dönem Fethullah Gülen cemaatinin etkin isimlerinden olan, vakfın eski başkanı Latif Erdoğan epey hiddetlendi ve 11 Temmuz 1999 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin kayıtlara geçirdiği gibi “Sen ne demek istiyorsun? Ayaklanma mı olması gerekirdi? Provoke mi ediyorsun?” diye gürledi. Bereket katılımcılar arasında “sivil itaatsizlik” teriminin anlamını ve Thoreau, Gandi gibi teorisyen ve uygulayıcılarını bilenler vardı. Örneğin Porf. Niyazi Öktem “sivil itaatsizlik”in ayaklanma değil pasif direnme anlamına geldiğini söyledi.

Hükümet yetmez

Yaklaşık 10 yıl önceki bu anekdotu günümüzdeki “Susurluk ile Ergenekon arasındaki ne tür ilişki ve farklar var?” tartışmasına katkıda bulunmak için aktarıyorum. Zira Susurluk ile Ergenekon arasında bir devamlılık olup olmadığını anlayabilmek için şu hayati soruya yanıt vermek gerekiyor: “Türkiye’de sivil toplum inisiyatifi denince akla Susurluk ve Marmara depremi geliyor. Neden dün Susurluk olayında ‘temiz bir toplum’ için sokaklara dökülen, ‘sürekli aydınlık için bir dakika karanlık’ta kalan onca insan bugün Ergenekon’da benzer bir duyarlık göstermiyor?”

“Dün sivil toplum, devlet kurumlarının bütün engellemelerine rağmen mücadele yürütüyordu, halbuki bugün başta hükümet olmak üzere devletin birçok kurumu Ergenekon soruşturmasına destek veriyor” diyenler var. Başkaları da “AKP yüzde 50’ye yakın oy almıştı” deyip şöyle devam ediyorlar: “Dolayısıyla Ergenekon soruşturmasına toplumun en az yarısı destek veriyor.”

İlk bakışta bu iki akıl yürütme de makul gözüküyor fakat kim ne derse desin, hükümet başta olmak üzere birçok devlet kurumunun sonsuz desteği Ergenekon’da sorunsuz bir şekilde sonuna kadar gidilmesine yeterli olamıyor. Çünkü olayın sivil toplum ayağı çok ciddi bir şekilde eksik. Bu nedenle medya üzerinden çok ciddi kampanyalar yürütülüyor.

AKP’ye oy vermiş insanların bu boşluğu doldurmaya yetmediği de ortada. Bunun başlıca nedeni de, yazının girişinde anlattığım örnekte de görüldüğü gibi, Türkiye’nin muhafazakâr ve milliyetçi kitleleri geleneksel olarak devleti sarsabilecek hareketlerden kaçınıyorlar. Yakın tarihimiz bize sağ’ın sokaktan korktuğunu; devlete karşı protestoların sol’dan, buna karşı devlete desteğin de sağ’dan geldiğini gösteriyor.

Solu kazanmak

Susurluk döneminde Türk solu, dıştan bakıldığında çok cılız olmakla birlikte muazzam bir performans göstermişti. O günlerin, güçlerinin çok üstünde bir performans gösteren aktivistleri bugün Ergenekon konusunda tereddütlüyse, bunun sorumlusu asla kendileri değildir. Yani Ergenekon soruşturmasına şu ya da bu şekilde “Ergenekoncu, darbeci” gibi saçma yaftalarla mahkûm etmeye kalkanlar aynada kendilerine bakmalılar. Eğer gerçekten Türkiye’de darbelerin son bulmasını istiyorlarsa, bunda samimilerse solu kazanmak zorundalar.

Fakat o kadar kendilerinden emin, o kadar kibirli ve o kadar hâlâ sol düşmanılar ki bu yolda herhangi bir çabaya yönelmiyor; bunun yerine solun temel değerlerini, sembol isimlerini karalamaya yelteniyorlar.

Amaçlarına ulaşamayacakları çok açık ve sırf onların yüzünden Türk demokrasisi çok büyük bir fırsat kaçırıyor.

Ruşen Çakır - Vatan

rcakir@gazetevatan.com

YORUMLAR 24 TÜMÜ
  • suleyman d 16 yıl önce Şikayet Et
    Diyalogcuların bir işe canhıraş sahiplenmesi, Bende Chp nin sahiplenmesi kadar kuşku uyandırır !. Sömürenin şu veya bu olmasından ziyade sömürülmekten kurtulmak önemlidir teslimiyetçiliği tescillenen kökü dışarıda projelerin ürünü parti ve akımların bu ülkenin menfaatini gözeteceğine inanmak saflıktan öte ahmaklıktır. Ergenekon gider tapınak şövalyeleri gelir.Düzen değişir ezilen aynı kalır.Bop iddialarımızı eşbaşkanın itiraflarına rağmen inkar yoluyla halkın gözünden kaçırmaya çalışanların varlığı haklılığımızın isbatıdır.
    Cevapla
  • suleyman d 16 yıl önce Şikayet Et
    Kavga,Türkiyenin yönünün (KAYNAKLARININ) batıya(Abd,Ab) mı doğuya(İran,Rusya,Cin) mı b(AKACAĞIDIR)!-. Ergenekon toz bulutu altında çevrilenlere devam edersek; Hegün askerlerimizi şehit eden teröristlerin cenazelerini kaldıran cemevlerine devlet kaynakları peşkeş çekilirken camilerin faturaya bağlanması mı açılım? Kıbrıs'ı bir safra gibi kenara atmak mı,Pkk nın baş destekçisi Ermeniden özür dilemek mi açılım? Yoksa Abd&İsrailin dümen suyunda madara olup Müslümanları kırdırmak mı? Bu açılımlardan romanlar bile payını aldı da;Nedense türbanlı bacılarımıza sıra gelmedi !
    Cevapla
  • suleyman d 16 yıl önce Şikayet Et
    Kavga,Türkiyenin yönünün (KAYNAKLARININ) batıya(Abd,Ab) mı doğuya(İran,Rusya,Cin) mı b(AKACAĞIDIR)!-. Gerisine halk edebiyatında doldurma mısra denir.Yok cephanelik bulunmuş,yok terör örgütü kurulmuş,Olmadı boxer şort,lastik ayakkabı giymiş.Siz biraz da bu gürültüye giden meselelere bakın.Kürt açılımı adı altında teröristler serbest bırakılıp,tescilli vatan hainleri aklanıp yüceltilirken, ilçelerin terör örgütünce ele geçirildiği hengameli dönemde vatan savunması verenlerden hesap sorulmasına bakın. Devamı çok.
    Cevapla
  • tankoy oytun 16 yıl önce Şikayet Et
    hizbullah olayı.... hizbullahı ve pkkyı ergenekon kurdu deniyor.pkk üyeleri hiç bir gün ördek gibi toplanmadı.ama hizbullahçılar bir gün geldi ördek gibi toplandı.hizbullahı ergenekon içinden örgütleyen ve tasfiye eden güç kimdi.yada nasıl.susurluk çetesi de bir şekilde tasfiye edilmiştir.nasıl.kutuplanmalar oluyor nasıl değişiyor.çözülmesi gereken önemli bir olay...veli küçük her zaman kutuplayan en üst nokta olduğuna inanmıyorum....
    Cevapla
  • suleyman d 16 yıl önce Şikayet Et
    Amacınız üzüm yemek olsaydı elbirliği ile bu pislik temizlenirdi. Kökü Abdye dayanan projelerin savcılığına soyunan güruh ve yandaş medyasının dikkatleri canhıraş çabalarla nasıl gerçek terör örgütleri ve katliamlardan (itrail & pkk) Ergenekon balonuna çevirdiğini görmemek için büyük aymazlık içinde olmak gerekir.Ya da ihanete gırtlağına kadar batmak.Bir yerde diyalogcu ve bopçu varsa Türk milleti onun karşısında yer almalıdır.Çünkü ikisi de düşmanlarının menfaatini savunan projelerdir.Sıkıyorsa savaşı emperyalist katillere karşı verin.Biz de tüm gücümüzledestek ola
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle