Bir kedi mi kükredi?
Yeni Ford Fiesta 1.25 3K.
Bir Ford otomobili neden tercih ederdiniz? Bunun bir tek nedeni bile olabilir. Güçlü motor ve performans.
Bakmayın Fiesta’nın küçük boyutlarına. 1.25 litre hacimli ve sadece 62 kw (80 (beygir) gücündeki motor öyle bir performans sunuyor ki, akıllara zarar. Bunu, kontak anahtarına dokunduğunuzda çıkan tok ve kükrek sesten de anlamanız mümkün.
Fiesta’nın bu üç kapılı spor otomobili açıkçası dışarıdan bakıldığında erkeksi bir karakter yansıtmıyor. Oldukça feminen ve zarif çizgiler, su yeşili gibi cırtlak ve cazibeli bir renkle de bütünleşince ortaya uysal ve narin bir kimlik çıkmış gibi görünüyor.
Fakat otomobili çalıştırıp gaza bastığınızda iş değişiyor. Güçlü, sert ve agresif karakter tüm sürüş özelliklerine yansıyor. Vites değişiminden direksiyon tepkilerine, manevra ve yol tutuş kabiliyetine kadar birçok konuda bu karakterin izlerini görebiliyorsunuz.
Ford, Fiesta’yı iki donanım seçeneğiyle fakat bol motor seçenekli sundu. Yani kullanım tercihinize bağlı olarak istediğinizi tercih edin demek istiyor. Şimdi bu elbette hedef kitlenin aradığı bir şey. Tek motor seçeneği olunca tüketici haklı olarak sıkılıyor. Tercih şansı kalmıyor çünkü.
Fiesta’nın diğer motor seçeneklerini de deneme şansım oldu. Örneğin 1,6 dizel, bu motor kadar performanslı değil. Bir de gürültü problemi var tabi dizelin. Bunda motor gürültüsü yok haliyle fakat içeriye yansıyan asfalt gürültüsü hızınız yükseldikçe rahatsız etmeye başlıyor.
Fiesta, iç ve dış tasarım olarak detayların fazlaca öne çıkarıldığı bir otomobil. Direksiyon üzerindeki kumanda sistemi çok kullanışlı. Radyo ve ses düzeneği kusursuz çalışıyor. Oturma pozisyonu mükemmel sürüş için iyi ayarlanmış. Sadece en düşük oturma konumunda, sağ yan ayna biraz alçak kalıyor. Bu, yan aynaların normalinden geriye yerleştirilmiş olmasıyla alakalı olsa da koltuğunuzu biraz yükselterek bu sorunu halledebiliyorsunuz. Normal koşullarda yan aynalardan kaynaklanan bir görüş problemi yok sayılır.
Fiesta’da park sensörü olmamasına rağmen bu türden bir beklenti de oluşmuyor zaten. Küçük boyutlarıyla her yere rahatlıkla girip çıkabiliyorsunuz. Hatta arka sütun geri manevralarda bile diğer modellerdeki gibi görüş problemi oluşturmuyor. Bu farka neden olan şeyi, otomobili teslim ettiğimde 5 kapılı ile bunu yan yana kıyaslayarak anlamaya çalıştım. İki model arasında, birinde arka camın kelebek cam olarak ayrılmış olması dışında bir fark göremedim.
Park sensörü ve yokuşta kalkış desteği niçin gerekli?
Şimdi şöyle düşünmek lazım. Otomobil kullanıcıları her zaman usta sürücüler olmuyor. Her gün yüzlerce insan ilk kez trafikle yüzleşiyor. Kullanın veya kullanmayın artık bazı özelliklerin, küçük veya büyük, hangi sınıfta olursa olsun standart hale gelmesi gerekiyor. Bunlardan biri park sensörü. Hayatımızı kolaylaştıran böyle bir özellik varken neden tüm otomobillerde bulunmasın.
Bir diğeri de Hillholder olarak ifade ettiğimiz, yokuşta kalkış desteği. Yani kalkış için frenden ayağınızı çektikten sonra yaklaşık iki saniye otomobilin geriye kaymasını önlüyor. Birçok firma artık yeni otomobillerine bu özelliği ekliyor. Hem sürüş kolaylığı hem de sürüş güvenliği sağlıyor. Bir de şöyle düşünün.
Otomobilimizi dik bir yokuşta kaldırmak için zorlarız. Gaza fazla basar ve debriyaj balatalarını yıpratırız. Hilholder ne sağlıyor böylece. Hem yakıt sarfiyatına hem de parça ömrüne katkı. Bir taşla iki kuş.
Teknoloji gelişiyor. Her gün bir kolaylık keşfediyoruz. Tabiî ki bunu elde etmenin de bir bedeli oluyor. Teknolojideki gelişmişlikle insanların alım gücü maalesef doğru orantılı işlemiyor. Böyle olunca herkes teknolojinin nimetlerinden aynı anda ve daha çok yeniyken faydalanamıyor.
Neden üç kapılı?
Fiesta’ya tekrar dönecek olursak. Düşük motor seçeneği tercihi çok yerinde fakat gönül isterdi ki, Fiesta tam anlamıyla bir CC’ye (coupe cabriolet) dönüştürülsün. Madem üç kapılı tam olsun. Bu eski tasarıma ve boyutlarına sadık kalınarak çizilmiş sadece üç kapı olarak ortaya çıkmış bir model. Üstelik prestij değil tamamen tasarruf için üretilmiş. Fiesta’m biraz daha spor bir görüntüye sahip olsun diyenler için ideal bir tercih tabi. Yine de bir otomobili sadece üç kapılı diye özel bir nedenden dolayı tercih edenleri de yadsımamak lazım.
Fakat üç kapının kullanım zorlukları var. Ön kapılar 5 kapılı modellerin kapılarından daha büyük tasarlanıyor. Haliyle büyük kapı ağır ve hantal oluyor. Açıp kapatırken zorluk yaşatıyor. İkincisi arka koltukların kullanımı için daima ön koltukları yatırmanız gerekiyor. Üçüncüsü de emniyet kemerinin kullanımını zorlaştırıyor. Zorunlu olarak ön kapının bittiği noktaya yerleştirildiği için oldukça geride kalıyor.
Şimdi Fiesta’da dikkatimi çeken diğer detayları sıralayacak olursam,
Önce pozitif etki bırakanlar:
Uzay figürasyonlu şık orta konsol ve daire motifli koltuk desenleri,
Hemen klimanın altına yerleştirilmiş kart tutacakları (KGS vs. için)
Yarış otomobillerini çağrıştıran spor direksiyon tasarımı.
Ön konsolun en soluna, far anahtarının sağına ve soluna yerleştirilmiş şirin sis lambası butonları.
Negatif anlamda ise:
Torpido gözü ve güneşliklerin aydınlatılmamış olması,
Klimanın ayak konumunun ısıtma konusundaki yetersizliği,
Arka silecek turunun kısa ayarlanmış olması,
Aklımda kalan özellikler olarak bunları sıralayabilirim.
Fiesta da göze çarpan en önemli şey sağlamlık ve kalite hissi. Her şey tok ve sımsıkı. Bu çok önemli bir şey. Zira yıllar geçse de sanki otomobilin herhangi bir yerinden bir ses ya da gıcırtı gelmeyecek gibi. Bu konuda kesinlikle ikna edici.
Fiesta’nın bu kullanışlı, aynı zamanda sempatik ve şık otomobilini satın almak içinse, sanırım Nisan’ı beklemelisiniz.
Emniyet kemerleriniz bağlı, kısa farlarınız ve yolunuz daima açık olsun.
Salih ÖZDERYA - Haber 7
sozderya@yahoo.com